Yaş aldıkça çatımızı onarsak duvarımız bel veriyor. Duvarları boyatsak tavandan su alıyoruz. Merhaba derken bile aslın da hoşça kal der gibi oluyoruz.
Ne olursa olsun aslında yaşam enerjimizi kaybetmemek gerekir. Sağlığımız ve neşemiz yerinde ise insan kendini tüm dünyanın zengini gibi hisseder.
Her şeyin dört dörtlük gitmesi imkansız arada inişler ve çıkışlar mutlaka olacaktır. Bazen yanardağ volkanı gibi patlayıp sel olup akacağız. Neşesini kaybetmeyenler milli piyangodan, ikramiye çıkmış gibi sürekli hayata pozitif bakarlar.
Gülmek ruhu ve bedeni nehirler de yıkanmış kadar hafifletir.
Aynı zamanda esnemek gibi sâri bir hastalıktır. Genişleyen, başkasını da etkileyen bir yönü vardır. Dolayısıyla kişi güldüğünde psikolojik bir rahatlama yaşarken diğer insanlarla iletişimi sağlayan, onlara duyguyu aktaran, sosyalleşmeyi sağlayan bir edim haline de dönüşür. Fakat aynı zamanda gülme veya gülümseme bir üstünlük taslama, aşağılama, dışlama veya küçümseme için de kullanılabilmektedir. Bu da yine sosyal hayat içerisinde iletişim sorunlarına neden olmaktadır.
Güzel olan ise gülünce yüzümüzde gül bahçesi gibi rengarenk güller açmasıdır. Ruhumuzdaki dikenlerin güle dönmesidir. Ağlamak kadar doğal olan gülmenin sağlığa oldukça faydaları vardır.
Bir gülüşü ile dünyayı güzelleştiren insanlardan olmak kim istemez ki? Ruh sağlığı için , çene kasları için gülmek gerekir. Kahkaha ile gülmek insanı pirzola yemek kadar mutlu eder.
Yukarıda da belirttiğim gibi mizah veya gülme, vücutta psikolojik değişimlere etki eden ve iyileşmeye destek olan pozitif durumların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca bireyin bilişsel algısını değiştirerek stresin sebep olduğu etkileri düzenlemede yardımcı olmak suretiyle olumsuz fiziksel etkileri kontrol etme becerisini artırmaktadır. Bunun yanında kişilerarası ilişkiler ve sosyal destek anlamında da faydaları bilinmektedir.
Gülmek insana özgü bir davranıştır. Bu davranışın aleni olması bunun toplumsallığına işaret eder ve çevresindeki insanlar tarafından algılanır.
Neden güldüğü ise psikolojik duygu durumunu gösterir. Kaygılı gülme, küçümseyen ve dışlayıcı gülme veya mutluluğun bir ifadesi olarak gülme birbirinden ayrılacaktır, zira her biri ayrı bir duygunun dışa aktarım şeklidir.
Bireysel olarak insanın günlük hayatındaki duygu aktarımı ve boşaltımının karşılığı olan gülme, bir topluluğun duygularının dışa vurmasını sağlamak adına ortaya çıkan bedensel tepkimedir. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu beden hareketi aslında bir sanattır.
Gülmek tanrılara özgü bir güç gösterisidir. Hava, nefes, ses vermek ve gülmek insanın bu dünyadan ötekine geçişini kolaylaştırmak için tanrıların insana armağanıdır.
Mitoloji de İnsanın; evreni, doğayı, yaşamı anlamaya çabalarken düştükleri zaaflara Yunan tanrıları gülermiş. "Yunan tanrıları Yahudi Tanrı'sından daha kolay ve daha sık gülüyorlardı; gerçekten de,
doğuştaki yürekten gülüş bir bebeğin tanrısal karakterini imgeliyordu. Yaşlı Plinus, Zerdüşt'ün doğarken yüksek sesle güldüğünü, bunun da tanrı olarak doğduğunun ilk göstergelerinden biri olduğunu söyler" (Sanders, 2001, s. 82). Zeus hem tanrılara hem de insanlara karşı başarılarını kükreyerek gülmekle kutlarmış. Zaten öyle bir deyim bile var: "İnsan düşünür, Zeus güler" diye.
Yüzlerden gülümseme eksik olmasın ruhumuzu dağıtan kara bulut gibidir gülmek. Gülümsemeye başladığımızda tüm evrende bulunan kara bulutlar dağılır.
Doğarken ağlayan insanoğlu yaşarken karşılaştığı tüm zorluklara rağmen gülümsemeye devam etmiştir.
Ne olursa olsun yüzünüzdeki güller hiç solmasın.