Bazı yıllar, mevsimler, bazı  aylar, haftalar ,günler hayatlarımızda acılarımızla ,  sevinçlerimizle, derin izler bırakarak geçip gitmişlerdir. Kırk dört yıl önce Aralık ayının  ikinci haftasında yaşanan acı ve hüzün dolu olayı dönemi yaşayan insanlar geçen zamanlara rağmen unutulmamışlardır. Ülkemiz gençlerinin birbirlerini kırdığı yıllar. Ülkeye terörün egemenlik kurduğu yıllar. ‘’Biz zaten yönetime el koyacaktık ama biraz daha bekledik’’ diyenlerin yılları. ‘’Netekim’’ öyle olmuştu. Ülkemiz 1960, 70,80 ve 90 lı yıllarda askeri yönetimleri yaşamıştı. ‘’Bir sağdan, bir soldan, iki sağdan iki soldan’’ mantığıyla darağaçlarında hayatları son bulan insanlarımız hiçbir zaman unutulmayacaklardır.

Yaşı tutmadığı halde mahkeme kararıyla yaşı büyütülüp idam edilen insanımızın darağacına giderken ‘’Son Bakış’ ’belleklerimize kazınmıştı. ’’Bir söz bitişi gibi, son buldu sevişler, bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terk edişler.’’ sözleri  bu  hüzünlü bakışı ölümsüzleştirmişti. O dönemin insanları yada o dönemlerde doğanlar bugün orta yaşın üzerine gelerek hayatlarını sürdürüyorlar. Çocuklularında ayaklarında lastik ayakkabılar, seker çuvalından yapılmış donlarıyla bilinen, renkli fotoğrafları olmayan, hatta çocuklularını hatırlayacakları fotoğrafları olmayan, kreş, özel okul, dershane bilmeyen ama bilgili, bilgi sahibi tuhaf insanlar.

Bu insanların birçoğu baskılarla yaşadı. Birçoğu Ülkücü, Devrimci çatışmalarına katıldı. Gözaltına alındılar, sorgularında işkenceler gördüler, hapishanelerde kaldılar. İhtilaller gördüler, muhtıralar gördüler, birçok ekonomik krizler yaşadılar. Hayatla ilgili tecrübeleri çok. Yokluklarla, yoksulluklarla terbiye edilmiş ve her biri dirençli, görgülü, ve hiçbir zorluktan yılmayan . Kendilerine göre meşrebi olan yol yordam bilen, çalışkan, özverili,  her biri istisnasız tamamı karşılıksız ve hesapsız bu güzelim vatanını sevmiş altmış sekizli, yetmiş sekizli yıllarının deli tayları, hatalı davranışlarının bedellerini kanlarıyla, canlarıyla ödeyen tuhaf insanlardı.

1950 ve 1970 yıllarda doğmuş bu insanlar birbirlerine çok benzeyen anlayış, bakış ve davranışlarıyla özel üretilmiş gibiydiler. Bir çoğu yatılı okullarda okumuştu, kardeşlik ve paylaşım duyguları çok yüksekti. Kitap okumayı çok severlerdi. Hayatı yaşayarak öğrenmişlerdi. Bağlarda, bahçelerde, pamuk tarlalarında, bostanlarda tütün tarlalarında çalışmışlardı. Simitte sattılar, çıraklıkta yaptılar. pazarcılık, hamallık yaparak okul harçlıklarını çıkarmışlardı. Kimseye muhtaç olmak istememişlerdi. Çalışkan ve sabırlıydılar. Kendi şahsına münhasır özel bir nesil olan bu kuşağın çocukları sorumluluk sahibi ve bir pireye de yorgan yakan, hırçın , birazda öfkeli ilginç bir nesil. Bunlara iyi bakın, bunların sonu gelmek üzere, bunlara iyi bakın bunların nesli tükenmek üzere. Kullanım sürelere dolmuş yavaş yavaş bu dünyadan göçmek üzereler. Hayat sınavında çok sınandılar, ama geride kalanlar dimdik ayaktalar.

Bu kuşağın üzerinden Emperyalistlerin himayesinde emrinde olan devlet silindir gibi geçti, ezdi. Arkadaşlıkları ve dostluları parçalamaya çalıştı. Kimileri ihaneti gördü, kimileri arkalarından hançerlendi. Zulmü de gördüler, vefayı ve dostluğu da gördüler, yaşadılar. katı yanları da vardı, aksilikleri de , ama dürüsttüler. Merhamet ve hoşgörülük mayalarında vardı.

Bu kuşağın yaşarken öğrendikleri bilgilerde, tecrübelerde en büyük zenginlikleridir. Halen her türlü zorlukları, zorbalıkları yaşamış ,inadına yaşayan anne, baba, amca, dayı, babaanne ,anneanne ,teyze ,hala, yenge kim varsa kıymetini bilin çünkü bu insanlar elinizdeki, yanınızdaki çok değerli hazinedir. Onlarla oturun, konuşun. Dinleyin onlardan geçmişi öğrenin, onlar yakın tarihin canlı tanıklarıdırlar. Her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır. Burada sözünü ettiğim kuşak   Türkiye gençliğidir. Şimdi kendini solcu, sosyalist, devrimci  hissedenlerle, kendini ülkücü ve  milliyetçi hissedenler aynı gemidedirler. Acılar içinde yaşayan gençler  ne oldu da birbirimize karşı acımasız davrandık.? Birbirimize düşman olduk. Nedeni fikirlerimiz miydi? Yoksa başka etkenler mi bizi bu hale getirdi ? bizler kaybettik. Peki kimler kazandı?