Hayatlarımızdaki en zorlu ,en yorucu , en acılı, en sabırlı gidilecek yoldan söz ediyorum. Kimler, nasıl insanlar, hangi  insanlar  insan yüreğine yolculuk yapabilir. Bu yolda giderken yanımızda neler götürdüğümüz çok değerli. Ulaşmak çok anlamlı, yüreğe girmek çok büyük bir başarıdır. Bu yolun vaz geçilmez ve doğal yolcuları anne ve babalardır. Çocuk dünyaya gözünü açar açmaz yolda taşıyacaklarımız oluşmaya başlıyor. Torbamızda en çok sevgi olmalı. Merhamet olmalı, iyilik olmalı, adalet olmalı, insana ve her şeye saygı düşüncesi olmalı. Ne kadar iyi ve değerli şeyler taşınıyorsa çocuklarımızda o kadar güzel olacaktır.

Diğer yolcular  kimlerdir? Tabi ki öğretmenlerdir.  Anne babanın yol arkadaşı öğretmenlerdir. Ne kadar uyumlu gidiliyorsa o kadar iyi insan, iyi vatandaş, iyi yurttaş, yetiştirmiş oluruz. Burada öğretmenlere öğüt vermek gibi bir düşüncem olamaz sadece öneriler olabilir. Bin dokuz yüz kırk iki yılında Hasan Oğlan Köy Enstitüsünden mezun olan üç öğrenci başarılarını kutlamak için yemek yerken birazda keyiflenerek içki kullanıyorlar. Fatura bekledikleri gibi gelmeyince eksiği tamamlamak üzere bir arkadaşları doğruca İlk Öğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’a gidiyor. Eksiği tamamlıyor. Odadan çıkarken Tonguç ‘’Bir daha ki gelişinde daha iyi bir gerekçen olsun ‘’ deyip uğurluyor. Böyle bir anlayışın, geleneğin öğretmenleri olarak daha çok güzel şeyler torbamıza koyarak bu yolda yürümemiz gerekiyor.

Yollarda akıl almaz hareketler yapan otomobilleri, motosikletleri görerek okula gelen öğrencilerimize sınıfta da korku salan anlar yaşatmayalım. Onların yüreklerini yaralayan anlayışlardan daha çok çocuklarımızı koruyan kucaklayan anlayışlarımız olsun. Korkutmayalım. Boyun eğen değil açık fikirli bireyler yetiştirmek için uğraşmalıyız.

Saçlarının rengini, eteklerinin kısalığını ve uzunluğunu bahane etmeden daima hoş görüyle karşılayıp ve sevgiyle yaklaşalım. Sevgiden hiçbir zaman zarar gelmez. Her ortamda karşılaştıkları şiddetten uzak davranışlarımız olmalı. Şiddet etkisiyle çeteleşmenin önüne ancak sevgi duvarı geçebilir.

Gücün silahla değil, şiddet ve korku salarak değil,  cazibenin marka giysilerle olmayacağını, güçlü insanın ancak bilgili insan olarak ayakta kalacağını ve saygı göreceğini, değerli insan olacağını anlatmamız, öğretmemiz ve örnek olmamız gerekmektedir.

Sevgi kültürünü öğretmek, anlatmak, uygulatmak ve hiçbir zaman vazgeçmeden ısrarcı olarak sürdürmeliyiz. Olmazsa olmaz ilkemiz bu anlayış olmalıdır.  Çocuklarımızın kanatlarını kırmayalım

Emeğe ve alın terine saygı duymayı kazandırırken, bencillikten uzak, ancak insan olmak hoş  görülülük ve bonkörlüğün insanı zenginleştireceğini öğretmeliyiz. Yardımlaşmak ve vefalı olmak duygularını yüceltelim.

Dersine hazırlıklı giren, işine ciddiye alan, sınıfta,  bahçede, sokakta sıcak davranan, verici olan, tutarlı olan, adaletli olan, genellemelerden kaçınan , diline dikkat eden, iz bırakan, öğrencilerin farklılıklarını gören öğretmenlerimiz hiçbir zaman unutulmayacaklardır.

Salihli lisesinde çalışırken öğrencim olan biri Matematik, diğeri de Kimya öğretmeni olan iki meslektaşımla sohbet ediyoruz. Tabi ki konu öğretmenlik.  Çok güzel sohbet sonuna doğru ‘’Benim öğretmenliğimi nasıl hatırlıyorsunuz ?’’ diye sordum. Hiç beklemeden cevap geldi. ’’Hocam biz sizin dersinizde insan olduğumuzu hatırlıyorduk’’ Elli yıllık meslek hayatımda bu kadar güzel bir cevap bütün yorgunluklarımı alıp götürmüştü.

Tüm meslektaşlarıma saygılarımla……………..