Bu topraklarda önce kadınlar uyanırdı. Sonra güneş doğardı. Çünkü Güneşi kadınlar doğururdu düşüncesiyle başlayan inanç. Güneş onların en kutsal varlığıydı. O’na dönerek dua ederlerdi. Mabetlerinin en önemli figürüydü. Onlara Farsçada İlah, Tanrı, anlamına gelen ‘’İzed’’ demişlerdi. Günümüzde Ezidiler olarak bilinirler. Kuzey Irakta yoğun olarak yaşarlarken yakın zamanda İşid terör örgütü çoğunu öldürdü, kadınlarını, kızlarını pazarlarda sattı. Dünyanın değişik ülkelerinde sekiz yüz bin kadar oldukları tahmin ediliyor. Bildiğimiz inançların düşmanca davrandıkları bu insanların her yılın Nisan ayının ikinci Çarşamba günü kutsal günleriydi. O gün Tanrı tarafından dünyanın yaratıldığına inanıyorlardı. Kırmızı çarşamba gününde Onların köyüne yolum düşmüştü.
Mağara köyü. Büyük taş dağın eteklerinde oyularak yapılmış evlerde yaşıyorlardı. Almanya, İsviçre, gibi ülkelerden gelenler orada özel giysileriyle törene katılacaklardı. Önce mezarlara koşmuşlardı. Mezarları bir sanat eseri gibiydi. Mezarların baş tarafı doğuya yani Güneşe bakıyordu. Mezarlıklara ayakkabıyla girilmiyordu. Mezar taşlarının tamamında yılan figürü bulunuyordu. Nuh ‘un gemisi kayaya çarptığında açılan deliği kara yılan kapatarak gemideki tüm canlıları kurtardığına inanıyorlardı. Bir Ezidi için en kötü kader kendi topraklarından çıkarılmasıydı. Dışlanmasıydı. Şu an bu kaderi yaşıyorlardı.
‘’Yaşamak isterim, yaşamak sevmek gibi gönülden olsun. Olursa şikayet ölümden olsun’’ diyen C.Sıtkı Tarancı’nın. ‘’Türkçülüğün babası’’ olarak bilinen yazar, sosyolog, şair Ziya Gökalp’in ve ‘’Bir ben bileceğim oysa. Ne afat sevdim. Birde ağzı var dili yok Diyarbakır Kalesi ‘’diyen Ahmet Arif’in memleketi inançlar ,kültür ve medeniyetler şehri Diyarbakır. Muhteşem bir şehir, canlı, dinamik bir hoşgörü ve sevgi şehri. Dinler, diller, farklı kimlikler ,farklı kültürler şehri. Şehir surları Çin seddinden sonra uzaydan görünüyor. İçerde tarihi ‘’ sur içi ‘’şu tadilatta. Ulu cami, Hasan Paşa Hanı. Dicle nehrinin iki yakasını birleştiren On Gözlü Köprüsü halen ayaktalar, Dört ayaklı minare ve camisi hemen on metre ilerde Ermeni Kilisesi bitişiğinde Süryani kilisesi ayaktalar. İnançların insana nasıl bir yaratıcılık duygusu verdiğini anlamak zor değildi. Aynı zamanda binlerce yıldan beri birbirlerine saygıyla yaşadıkları ortam. Önemli derslerle dolu bir görünüş. Araplar, Türkler ve Kürtler, Bütün renkler bir arada yaşıyorlar. İnsanlarının kendilerine has saygı ve hoşgörü anlayışlarını taktirle karşıladığımı bildirmeliyim.
Bir başka medeniyetler ve inançlar şehirleri Mardin , Midyat anlatmaya kelimeler yetmeyebilir. Taş bir dağın Mezopotamya’ya bakan yüzünde eski Mardin, yapılar, camiler dar sokaklar, birbirinin önünü kapatmayan yapıların görünüşleri. Sokaklarında çöpler halen eşeklerle toplanıyor. Şehir özelliğini koruyor. Dağıın arkası ise yeni Mardin anlatılacak bir şey yok çok katlı binalarla dolmuş. Eski Mardin yeryüzünün en muhteşem ovasına bakıyor sanki bir okyanus. Kasımiye medresesi ayakta. Ortası açık bir medrese esinti Orta Asya’dan geliyor. Uluğ Bey etkisi. Birinci katta hücre gibi derslikler ikinci katta yatakhaneler. Matematik, Astronomi, Fizik ,Kimya, İnsan anatomisi, hadis, kelam, Fıkıh dersleri veriliyor. Ortadaki havuza gece yansıyan yıldızların hareketleri gözlemleniyor. Midyat taş işçiliğinin zirveye ulaştığı bir şehir. Saç kılı kadar inceltilmiş gümüşten dantel gibi örülmüş Telgari sanatı kuşaklar boyunca sürüp gelmiş.
Ne kadar zengin ve güzel bir ülkemiz var. Topraklarımızda yaşamış bilinen insan toplulukları ve devletleri ,bıraktıkları kültürleri açığa çıkardığımız zaman dünyanın görülmeye değer merkezi olabiliriz. Günümüzde turizm gelirleri çok önem kazandı. Anadolu’da Hitit, Frig, Lidya, Likya, Sümer, Asur etkisi Urartu, Kimmer, Pers, Makedon, Arap, Roma, en son da Osmanlı medeniyetleri yaşamıştı. Şimdi Göbekli tepe kazısıyla insanlık tarihi on bin yıl önceye gitti. Yeni kazılarla belki daha da eskiye gidecek. Hem dünya hem de insanlık için önemli. Toprağın örttüğü medeniyetleri açığa çıkarmak insanın ne kadar muhteşem ve kutsal bir varlık olduğunu anlamamızı sağlar. İnançlara ve medeniyetlere saygımızın artmasını sağlar…