Cumhuriyetin ilanından sonra  ülke insanlarımızın yüzde sekseni köylerde yaşıyordu. Okuma yazma oranı yüzde beşti. Sanayi yoktu. Tarım ilkel araçlarla yapılıyordu. Her alanda üretim yoktu. Eğitim ve sağlık çok yetersizdi. Kurucu liderimizin ölümü sonrası kaliteli insan yetiştirilmesi amacıyla yapılan toplantılarda ‘’Nereden başlamalıyız’’ sorusunun cevabı aranıyordu. Sonunda çok doğru ve mantıklı ve akıl dolu çözüm bulunmuştu.’’ Öğretmenden başlamalıyız.’’ Peki çoğunluğu köylerde olan vatandaşların eğitimi için ne yapılmalı ? İlkokulu bitirmiş olan köy çocukları okullara alınacak ve onları öğretmen yapıp, köylerine göndereceklerdi.

Eğitim seferberliği başlamıştı. Memleketim Poyraz köyünden Nazif Evren de  bu seferberliğe katılanlardan birisidir. Dibek dağının mor çiçekli kekik kokularını alıp Diyarbakır ,Dicleye kadar götürecekti. Çiftelerden, Gölköye,  Savaştepe’den Düziçine tam yirmi bir okul açıldı. Okulların adı Köy Enstitüsüydü. Bu okulların temel özelliği ‘’Yaparak ,yaşayarak ‘’ilkesiydi. Bu okullar o zamanın ülkesinde gelecek üzerine bir iyimserlik rüzgarı estirmişti. Karanlığın kuvvetini azaltmak için çok mükemmel birer araçtılar.

Bu okullarda doğa sevgisi yurt sevgisine dönüşmüştü. Toprağı, ağacı, çiçeği sevmek, yurdunu sevmek anlamına geliyordu. Bu kekik kokulu köy çocukları kısa zamanda on beş bin dönüm tarım alanı, bin iki yüz dönüm bağ, yüz elli okul binası, altmış işlik, otuz altı ambar, kırk sekiz ahır, on iki elektrik santralı, on iki su deposu, üç balıkhane, yüz kilometre yol ve sulama kanalları yapmışlardı. Ayrıca resim. Müzik, spor halk oyunları çalışmışlardı. Keman, saz, piyano, mandolin kullanıyorlardı ve en önemlisi dünya klasikleri kitapları okuyorlardı.

Okullarını bitiren öğretmenler köylerde görev alıyordu. Onlar aynı zamanda toplumu da  eğiteceklerdi. Bu alanda çok büyük dönüşümler olmuştu tespit doğruydu sonuç başarılıydı. Köylerdeki öğretmenler toprağı işleme konusunda ustaydılar. Öğrencileri ve köylüleri sağlık, aşı, bitki yetiştirme, hayvanları geliştirme gibi işlerde de eğitiyorlardı.

Müfettiş bir köy okulunu teftiş edecekti. Okula vardığında çocuklar teneffüsteydi. Öğretmenlerinin nerede olduğunu sordu. Çocuklar öğretmenimiz hastalandı ilçede hastanede dediler. Peki siz ne yapıyorsunuz burada? Öğretmenimiz gitmeden önce bizlere görev verdi. Sınıf temizliği, bahçe temizliği, derste kitap okuma, ödevlerimizi yapma konusunda, Biz her gün sabah zille derse başlıyoruz akşamda evlerimize gidiyoruz demişlerdi. Müfettiş çok mutlu olmuştu. Öğretmeninizin evi nerede deyince gösterdiler. Penceresinde elde örülmüş perde vardı. Kapıyı çaldı, açan olmadı. Bir daha derken komşu çıktı. Öğretmen hastanede eşi de akşam mahalledeki bir çocuğun bacağı sıcak suyla yanmış o nun  yarasını pansuman yapmaya gitti. Demişti. Müfettiş çok mutlu oldu. Amaca ulaşılmıştı. Sessizce köyden ayrıldı. Bakanlığa durumu aynen böyle rapor etmişti.

Okullarda başarılı çocuklar ödüllenirdi. Öğrenciler yönetime katılıyorlardı. Öğrenciler toplantılarda öğretmeni eleştirebiliyorlardı. Suç işleyenlere ceza verilirdi, cezalar eğiticiydi. Bir haftada sayısı çok kitap okumak gibi. Emekli olmuş öğretmenini otururken gören öğrenci yanına koşup gidiyor. Nasılsın falan derken öğretmenin kendisini tanımadığını anlıyor ve tanıması için uğraşıyor. Öğrenci hocam beni şimdi hatırlayacaksınız diyor. Bir arkadaşımızın sınıfta parası çalınmıştı. Siz herkes gözlerini kapatsın duvara dönün demiştiniz. Ceplerimizi yokladınız. Cebinden para çıkan bendim. Demişti. Öğretmen yine tanımadı. Öğrenci nasıl olur hocam deyince . Oğlum sizin gibi bende gözlerimi kapatmıştım demişti. Köy Enstitüsünde yetişmiş öğretmenin örnek davranışı. Kantinden lokum çalan öğrenciye kantini çalıştırma görevinin verilişi bu okulların kültüründen gelmekteydi. Mor çiçekli kekiklerin kokuları bütün Anadolu’ya dağılmıştı. 17 Nisan 1940 başlayan eğitim rüzgarı 1954 yılında son bulmuştu. İkinci savaş sonrası o zamanki Sovyetler Birliğinden ayrılan Finlandiya’nın Devlet başkanı Sinelman  eğitim için yapılan toplantıda o meşhur soruyu sormuştu ‘’Nereden  başlayalım ‘’ Öğretmen’den demişlerdi. Bu günkü dünya da eğitimdeki başarısıyla anılıyor Finlandiya…