Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.

                                       Mustafa Kemal Atatürk

Kızlar Sivrisi; Batı Torosların en yüksek (3071 ) zirvesi ilk yüksek irtifa dağım olması nedeni ile kalbimde özel bir yere sahip. Toroslar başlangıçta temiz yorar insanı, emin misin? Devam etmek istiyor musun? Diye nazikçe sorar : ) sana gelmek istiyorum, dedikten sonra zirveye ulaşırsan, ödülü kana kana içmene izin verir.

 İçinde başkaldırma kurduyla doğmuş, tepeden tırnağa yürek olan İnce Memed’in Torosları tutar Akdeniz’i damarlarında gezdirir, bin kere ölmeden, bir kere dirilemezsin, diyen Hürü ananın sesini getirip başından aşağı döküverir o an içinden bir çift güvercin Yaşar Kemal’e doğru kanat çırparak havalanır o ihtişam karşısında nefesin kesilir.

İnişi daha zordur sabrını sınar ha sınar, çarşakla imtihanını bitirmeden zirve yaptın dedirtmez, ben bitti demeden bitmez! Diyen dağlardandır...

                                              

Dedegöl Dağı; Melikler yaylasında sürekli sizi gözetleyen, başında kardan kasketi ile gözleri yolda, kapısı daima açık baba evini andırır.

Baba ocağı gibi şefkatli anne kucağı gibi güvenli, güller göller ve dağlar diyarının efsanesi Dedegöl dağı, tekrar gitmek istediğim dağlardan...

Orta Torosların en yüksek zirvesi (3000m) Isparta, Antalya, Konya sınırlarında 3 ile aynı anda ayak basma lüksünü yaşatır ayak bastı parası da istemez : ) başlangıcı biraz sert olsa bile sonrasında fazla yormaz hırpalamaz, zirvesine kadar öyle olağanüstü manzaralar gösterir ki ne yorgunluğun ne uykusuzluğun kalır…

Eteklerinde olabildiğince oyalanmak istersin bu güzellik hemen bitmesin diye, bu güzellik ruhuna santim santim işlesin diye, bunaldığın anlarda gözünü kapadığında o manzara ruhunu dalga dalga sarsın diye.

Bir ressam itinayla yıllarca çalışsa bile böyle bir güzelliğe imza atamaz, güneş Beyşehir Gölünü kızıla boyarken saatler dursun zaman donsun istersin...

Etekleri böyle muhteşem olan dağın zirvesinin hayalini size bırakıyorum.

Aladağlar-Emler Zirvesi(3726) ; Güneşin dağları ahenkle yavaş yavaş morla karışık kızıla boyadığı an  nefesinin kesildiği yerdir Aladağlar.

Kapı diye tabir edilen yerden attığın ilk adımla birlikte sanki dünyayı arkanda bırakıp başka bir dünyaya adım atmışsın duygusu ile allak bulak eden, halay durmuş omuz omuza zirveleri ile ruhunu, gözlerini uçsuz bucaksız panoramik zevkle doyuran bir yandan da Altaylarla etimolojik bağının olup olmadığını sorgulatıp  o duygudan bu duyguya savuran dağdır.  Zirvelerinde daima hüzün bulutu barındıran, kılıcın en keskin tarafıdır Aladağlar.

 Öyle programsız öyle plansız tutup doğum günüme denk gelen tek dağ olma unvanını sürdüren ve faaliyet bitene kadar  zihnimde Erkan Oğur’un sürekli  “ey benim divane gönlümü” mırıldandığı  dağdır canım Aladağlar…

Whatsapp Image 2025 04 16 At 15.20.46

Dağcı kendini disipline edebilmeli, ruhunu aklını duru bir ahlakla dizayn edebilmeli bu şekilde düşünüp bu şekilde yaşayabilmeli, profesyonelleşmeyi elden bırakmadan daima amatör bir ruhla. Dağcı yalnız kendi ile yarışıp kendi sınırlarını öğrenmeye çalışmalı. Dağcılık dört nala zirveye koşup, yine koşa koşa inilen bir spor dalı da değildir yoksa atletizm niye olsundu değil mi : )  Hem ruhen hem fiziken yapılması gereken bir spordur.

Dağcılığın kıstası zorlu zirve veya yürüdüğün kilometre değildir, hız yarışı hiç değildir. Hangi şartlarla nasıl mücadele verdiğindir önemli olan, kritik anlarda doğru karar alabilmendir. Dağın kalbine yol alırken, eteklerinde durup dinliyor,  hissediyor musun? Kalbine dokunmaya kalktığın dağı tanımaya çalışıyor musun?

Dağa tırmanmanın amacı atraksiyon ve eğlence de değildir, dağcılık adım adım acı ter ve mücadeledir. Kendine meydan okumaktır, insanın ruhunu terbiye etmesidir. Kişiler ve doğa ile yarışana dağcı denmez.

Her sporu denedim param çok bir de dağcılığı deneyeyim diyenden de dağcı olmaz.

 Ekip halinde tırmanıyorsan ekip ruhu gerekir. Kendinden çok başkalarını da önemsemen gerekir.

Kıymet bilmen gerekir, güven gerekir.

 Vefa gerekir vefa! Yoksa ne zevkle ne inançla ne güvenle yürürsün.

Zirveye çıksan bile yaptığın sadece kaslarını çalıştırmaktan ibarettir. Bunun için de zaten spor salonları var  :)

Sırf zirve yapana dağcı diyeceksek Alex Honnold, Dan Osman ve medar-ı iftaharımız Tunç Fındık’a  hangi sıfatları vereceğiz hiç düşündünüz mü?

Dağcılıkta madalya yoktur, yarış yoktur!

 Aslolan erdemli ve güvenilir olmaktır.

Gerisi boştur, havadır, hevestir, laf-ü güzaftır.