Hayatlarımızın bütün evrelerinde yaşadığımız her şey belleğe kaydediliyor. Ertelenmesi ve silinmesi imkansızdır. Hatırlanması her zaman mümkündür. Hafta sonunda dünyanın en güzel şehri İstanbul’da kaldım. Ailenin bir kısmı bir araya gelmişti. Hoş zamanları ve geçmişe uzanan hatıraları, acıları, hüzünleri, sevinçleri, başarıları, başarısızlıkları geçen zamanın kattığı olgunlukla konuşmak çok anlamlı olmuştu.
Bizi memleketimize getirecek olan otobüsün uğrayacağı Dudullu otogarına gelirken Kızım bir sürprizi olduğunu söyledi ve otomobilin kasetçalarını açtı, gönlümüzde gizlenmiş bir şarkıyı dinliyoruz. Seksenli yıllarımızın sonlarında daha çok Pazar günleri kahvaltılarında dinlediğimiz şarkı. Çağdaş Türkü grubunun şarkısı. Kenar mahallede bir Pazar günü diye başlayan şarkı. Nedense her Pazar kahvaltısı şarkımız. Baba’nın bir çok acıyı atlattıktan sonra normal bir hayata dönmeye çalıştığı zamanlar.
Kenar mahallede bir Pazar günü
Buğulanır toprak, yol ve damlar.
Sabah güneşinin ilk akıntılarında
Göğü turuncu bir ağ kaplar.
Konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları
Öper yüzünü yeni bir sabahın.
Çamaşırlar hışırdar avlularda
Bayrakları gibi fukaralığın.
Ötelerde portakal bahçelerinde
Gün ışığı dans eder ,sabah yeliyle
Arklardaki sular el çırpar
Ürpertiden toprağı titrercesine
Sokaklarda satıcıların bağırtıları, kapıların önünde iyice tizleşir. Kenar mahallede bir Pazar günü böyle başladı nasıl biter kim bilir. Diyerek bitiyordu. Araçta üçümüzde kahvaltıdaydık. Çok eski yıllarımızı hüzünle ve acıyla hatırlamıştık. Ben, Derya ve aracı kullanan kızım süzülen göz yaşlarımızı silmeye çalışıyoruz. Hayatlarımızın en derinlerinde ne kadar yer almış bu şarkı.
Kızım, henüz bitmedi diyerek birlikte olduğumuz zamanlardaki hep beraber dinlediğimiz diğer şarkıya ulaştı. Zaman henüz sabahtı, bu defa bana ait acıları hatırlıyoruz. Ahmet Kaya seslendirmişti
Karanlık yollardan geçtik
Zehir gibi sular içtik, Bir yanımız ölüm. Bir yanımızda yar sevdik. Bir değil bin kere sırat köprüsünden geçtik. Cehennem denen illetin ta göğsünü deldik geçtik. Bu yolda dönenler oldu. Mum gibi sönenler oldu. Yar göğsüne baş komadan. Vurulup düşenler oldu.
Bir sen kaldın geride
Bir sen kaldın geride
Ah akıp gidiyor hayat
Yüreğin anlıyor seni
Artık susma yorgun demokrat.
Artık susma yorgun demokrat…
Ortak duygularımızın kenetlendiği günün sabahını göz yaşlarımızla uğurlamak bizi üzmüştü. Birazda güçlendirmişti. Daha yaşayacağımız günlere doğru yürümek üzere vedalaştık kızımla derinden kucaklaşarak, göz yaşlarımızı silerek uğurladık acılarımızı……..