Dostovyevski; ’’ İnsana olan saygımı kaybetmemek için insanlardan uzak duruyorum.’’demiş.

Nasıl naif bir isyan tam da bu zamanlardayız sanki.
Kendi içinde  bile   kaç karaktere bölünüyor insan.   Ahtapot gibi  vücutlar  tek,  bürünülen  kimlikler  tavus kuşunun kanatlarını aratmayacak şekilde rengarenk. 
Tek parça kalan yok artık. Günün her saati farklı bir kimlik, farklı bir davranış  farklı  bir tutum. 
Nabza göre şerbet mi yoksa nefse göre şerbet mi sergileniyor bilinmez durumda.
Yıllarca tanıdığın birlikte omuz omuza çalıştığın, neşeni, üzüntünü paylaştığın insan bir anda tanınmaz hale geliveriyor. Şartlar mı bizi bu hale getirdi veya zaten böyleydi de bizim gözümüzdeki perde yeni mi aralandı? 
Zamanın birinde bir işletmede omumuz omuza çalışan  iki yakın   arkadaştan biri;
aynı vasfa sahip olmalarına  rağmen bölüm şefi olmuş. Ve günün birinde ve en yakın arkadaşına  bir hareketi veya sözünden dolayı kızmış, fakat  nedense o gün söylemeye   cesaret edememiş. 
Ertesi  gün o kızdığı ve hıncını alamadığı yakın dostunun özel bir işi olmuş ve o günkü sorumludan izin alıp işini kısa sürede halledip iş yerine dönmüş.
Bunu  duyan bir gün bir önceki yakın dost  hemen kızdığı arkadaşının  en  yakınını , iyi  niyetliymiş gibi arayıp bilgi almış ve hemen  kötü emellerini ve oklarını çıkarıp sağa sola  savurmaya  başlamış. 
Bir anda atığı oklardan bir tanesi  kendine saplanmış.
Ayıpların ve kusurların ortaya dökülmesi insanları birbirine düşürür, aralarına kin ve  düşmanlık tohumları eker, sosyal konrolü azalıp daha fazla hata yapmaya sebebiyet verir. 
Varsa ortada seni ilgilendiren bir olay  sorumlu bulunduğun gün içinde,  alır karşına izah edersin. Olmadı anlamadı mı?  gene senin sorumlu olduğun zaman diliminde gerekli resmi işlemi başlatır görev sorumluluğunu tamamlarsın.
 Gene ünlü düşünür DOSTOYEVSKİ  şöyle diyor. “Düşmanların mı var? Ne hoş. Bu hayatta bazı konularda  karakterli bir duruş  sergilemişsin demektir.’’
Pozitif yaklaşım ile çalışan veya pozitif düşünen insanların işleri hep rast gider.  Fitne, fesat ve kötü niyetli insanların işleri de hep düşündükleri  gibi olur. 
Zaten insanlar  mutsuz olmadıkça  başkalarının mutsuzluğunu anlamıyor. Mutsuz bir insanın hassasiyeti çok daha kuvvetli oluyor.(Dostoyeveski suç ve ceza)
 Bu sebepten dolayı da kendi mutsuzluğuna ortak arayıp kirli oklarını sağa solla sallıyor ve en sonunda kendini vuruyor… 
Ok hep gideceği yolu ve hedefi bilir  ve  ilahi adalet er geç yerini bulur