Salihli’de tarım denince akla ilk üzüm gelir, ardından zeytin. Gediz Ovası’nın bu iki küçük devi, sofralarımıza gelerek aynı zamanda ekonomimizin yıllardır ayakta kalmasına katkı sağlıyor. Hepimizin bildiği ancak değerini çok az çiftçinin anladığı kiraz gibi bir dev daha var. Üzüm bağlarının ve zeytinin gölgesinde, orman yamaçlarında yetişen bu ürün, Salihli Ticaret ve Sanayi Odası'nın girişimleri sonucu 2007’de coğrafi işaret tescili almıştır. Peki Kiraz üretimini arttırıp bu değeri daha geniş kitlelere ulaştırmak mümkün mü?  

Kiraz, Salihli’de yeni bir ürün değil. Gökköy’den Allahdiyen’e, Bahçecik’ten Çamurhamamı’na uzanan yüksek rakımlı mahallelerde yıllardır yetişiyor. Salihli kirazı, iri taneleri ve eşsiz lezzetiyle Avrupa’dan Uzakdoğu'ya kadar geniş bir alana ulaşıyor. Ama gerçek şu ki Salihli’de kiraz bahçeleri geniş tarlalara yayılamıyor. Allahdiyen’de 200-300 tonluk üretimle sınırlı kalan bu mahsul, orman arazileri ve arazi mülkiyeti yüzünden yeterince büyüyemiyor. Yine de bu, kirazın değerini gölgelemiyor. Peki çok fazla yeni tarlalar açamıyorsak, mevcut durumda üretimi nasıl arttırabiliriz?

Geçen hafta Allahdiyen’de bir kiraz bahçesine uğradım. Mehmet Amca, ağaçlarının arasında “Damla sulamayla az su yeter, ama verimi artırmak için uğraşmak lazım” dedi. Haklıydı. Kirazın üretimini yalnızca geniş tarım alanları açarak değil, üretimi iyi yöneterek de arttırabiliriz. Salihli’nin iklimi ve rakımı yüksek yerlerde  çıkan sular, mevcut bahçelerde bile kiraz üretimini katlamayı mümkün hale getiriyor. Adala’da şeftali şenliklerle anılırken, Gökköy ve Allahdiyen’in kirazı neden ilgi görmesin?

Rakamlar bize birçok şey gösteriyor. Türkiye, kirazda dünya üçüncüsü ve  yıllık ihracatımız 200 milyon doları aşıyor. Salihli Kirazı, bu pastada önemli noktada. Allahdiyen’in üretimi bile 1-2 milyon dolar getiriyor. Bu geliri daha da arttırabiliriz. Çok fazla yeni bahçeler açamasak da, elimizdeki 700-1000 dönümde verimi yükseltebiliriz. Bodur anaçlarla dekar başına 1500 kilograma çıkmak, soğuk zincirle ihracatı büyütmek mümkün. Coğrafi işaret, bizim için çok önemli bir fırsat ama bunu markalaştırmak, kooperatiflerle paketleme tesisi kurmak bize düşüyor.

Kirazın avantajı, Pamuk kadar su istemiyor, üzüm kadar yoğun emek gerektirmiyor. Damla sulamayla mevcut bahçeler daha verimli olur, iyi bakım yapıldığı sürece üretim istikrarlıdır. Üzümü nasıl dünyaya tanıttıysak, kirazda da aynı başarıyı sınırlı alanda bile olsa yakalayabiliriz. Gökköy’de bir “Kiraz Bayramı” yapılması çok şeyi değiştirecektir. Hem bölge tanınır hem de yerel üreticiler kalkınır.

Salihli’nin tarım mirası, geniş arazilerden ibaret değil. Kiraz, küçük bahçelerde bile büyük başarılar elde etmiştir. Ama Salihli tarımının  tehdit eden bir şey var. Allahdiyen ve Gökköy’ün suları, her geçen gün azalıyor. Bu kirazlar, üzümler, zeytinler yarın da üretilebilecek mi? Sınırlı alanlarımızda üretimi artırmak istiyorsak, suyu nasıl koruyacağız?

Salihli Kirazı, coğrafi işaretinin gücüyle küçük tarlalarda büyük bir marka olabilir. Bu ürün, Salihli’yi dünya pazarlarında daha yukarı taşıyacak bir ürün. Ancak tarımımızın devamlılığını sürdürmek için önümüzde önemli bir görev var; tarımımızın can damarı olan suyu korumak. Çünkü kirazın, üzümün, zeytinin geleceği, ancak suyun gücüyle devam edebilir.