İnsanlık tarihini feraha ulaştıran önemli buluşlardan biri olan enerji kaynağını nasıl, nerede ve hangi amaçla kullanıyoruz?
 Tasarruf etmemiz gerekenlerin başında yer alan bu temel yaşam enerjisini anlatmak kim bilir kaç satıra sığacak. 
Elektrik icat edilmeden önce insanlar gaz lambası, mum, meşale, kandil, ateş, yağ lambası gibi ışık kaynaklarıyla geceyi aydınlatmaya çalışmışlardır. Ocak başında yapılan sohbetlere; gaz lambası eşliğinde işlenen, örülen çorapların, çeyizlerin ve edilen sohbetlerin tadına doyum olmazdı.
Gündüzün üstünü kapatan gecenin yorganı olan karanlığı aydınlatan elektrik hem insanların yaşamını kolaylaştırmış hem de bazı değerleri geride bırakmıştır.
 
Artık yaşamımız elektriğe bağlı. Günlük hayatta onsuz hiçbir şey yapamıyoruz ne yazık ki.
Tarihçesi M.Ö 600’lü yıllara dayanan, yunanlıların amber ile tüylü kumaşları sürtmek suretiyle çekim kuvveti oluşturması sonucu keşfedilen bu önemli buluş,  1752 senesinde Benjamin Franklin ve İngiliz Doktor William Gilbert ile devam eden elektrik üzerine yapılan çalışmalar ile tamamen ortaya çıkarılmıştır.
 Daha sonra 1870‘lerin sonunda, Thomas Edison tarafından yapılan önemli katkılar ve gelişmelerle santraller kurulmuş ve insanlık tarihine sunulmuştur.
 Türkiye'de elektrik enerjisi, ilk kez 1888 yılında İstanbul'da, Haliç Tersanesi'nde kurulan elektrik fabrikasının işletmeye açılmasıyla üretilmeye başladı.

Köylere ve en ücra köşelere kadar aydınlanmayan yer bırakılmadı; elektrik olmazsa olmazlarımızın arasına girdi. 
Bu kadar önemli olan bu kaynağı bulanlara vefa olması ve de maliyetli bir iş olduğundan dolayı elbette bir bedel ödenmesi gerekiyor. Kullandığımızın bedelini ödeyelim ki hayatımız kolaylaşsın. Birde farkına varmadan insanın insana bedel olarak ödediği faturalar var.
 Somut olarak görebildiğimiz ve kullandığımız elektriğin yanında insanın insana verdiği elektriği bilmeyen yoktur.
 Bir topluma girdiğimizde enerjisinden etkilendiğimiz kişilere yakın olur ve onlarla diyaloga geçeriz.
Karşımızdaki kişide bizimle aynı frekansı yakaladıysa ilişkiler daha sıcak ve samimi olacaktır. 
Bazen öyle anlar yaşarsınız ki girdiğiniz ortamdan aldığınız pozitiflik tüm işlerinizin daha kolay olmasını sağlar. 
Yaşam için bu kadar önemli olan bu enerji, dağıtmasını ve almasını bildiğinde bedava. 
Kişiler arası ilişkilerin temel taşı olan ve insanlar arasındaki diyalogu dengeleyen bu olağanüstü güç,  kişilere göre değişkenlik gösterir. 
İnsanlar birbirleri ile girdiği yaşam mücadelesinde, değirmen gibi dönüp tüm enerjisini harcar.

Hayat kısa ve herkese yetecek kadar enerjimiz yok maalesef.
Size iyi gelen, sizi yormayan, yanında olduğunuzda kendinizi iyi hissettirecek kişileri seçin ki enerjiniz pul olmasın. 

Yaşamınızı kolaylaştıran ve bizi hayata bağlayan bu önemli değer tasarruf etmememiz gerekenlerin ilk sırasında yer alır.

 Bu pahallıkta bari kişiler arası elektriğe yüklü faturalar ödeyemeyelim. 
Öyle zamanlar gelecek ki bizim de enerjimiz bitecek ve başkalarına yetelim derken kendimize yetecek gücü bulamayacağız. 
Bir bakmışsınız elektriğimiz kesilmiş ve karanlıkta kalmışız.
Karanlıkta kaldığımızda, sabahın olmasını sabırsızca ve çaresizce beklemeye koyulacağız.
Günümüz teknolojisinde her şey elektrik enerji ile yapılmaktadır. Beş dakika bile mahrum kalsak halimiz duman. 
Hayatımız için bu kadar önemli olan bu icadı bulanlar, günümüzde yaşamış olsalardı bulduklarına ve bunu insanlık tarihine sunduklarına pişman olurlardı. 
Bedavaya bulunan elektriğin bu kadar pahalı olması mı gerekiyor? 

      Yaşamın devam edebilmesi ve teknolojinin ilerleyebilmesindeki temel taşları arasında elektrik gelmektedir.


 Devletin kurumu olan elektrik işletmesi,  özel ve tüzel kişilere satılmıştır. Özelleşerek daha ferah yaşayacağımız yerde durum tam tersine dönmüş,  insanlar yüklü faturalar karşında ezilmiştir.
Karanlıkta kalmayı gözleri görmeyen birinden dinlemek gerekir. 
Bir ışık huzmesine hasret şekilde yaşamak kadar acı olan karanlığı aydınlatmak neden bu kadar pahalı?