Bin sekiz yüz doksan yedi yılında İsviçre’nin Basel kentinde toplanan iki yüz kadar zengin ve dünyada güç sahibi olan Yahudiler ilk defa gerçekleşen bir Siyonist kongresine
katılmanın heyecanını yaşıyorlardı. Olayı gerçekleştiren Siyonizmin fikir babası Theodor Herzl’ di. Gece otelinin balkonunda keyifliydi. ‘’Bu gün İsrail’i kurdum. Hayal gibi olan bu düşünceme gülenler olacaktır. Ama beş yıl ya da en geç elli yıl içinde haklı olduğumu herkes görecek.’’ Demişti. Bu süreç nasıl başlamıştı ve neler olmuştu ?
Beş yıl sonra bir grup Yahudi Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhamid ‘den randevu istemişlerdi. Düşünceleri Osmanlı topraklarından kendileri için kutsal olan bir bölümü altın karşılığında satın almaktı. O yer şimdiki Filistin topraklarıydı. Önerileri şöyleydi. Otuz milyon İngiliz altını olan Osmanlı devletinin borcunu ödeyeceklerdi. Yüz yirmi milyon altın franka mal olacak olan Osmanlı deniz filosunu yapacaklardı. Ayrıca Osmanlının mali durumunu güçlendirmek amacıyla faizsiz otuz beş milyon altın vereceklerdi.
Sultan Abdülhamit bu öneriyi geri çevirdi. Osmanlı topraklarının asla satılamayacağını bildirdi. T.Herzl’in beş yıllık planı sona ermişti. Şimdi diğer seçeneklerin hayata geçirilmesi üzerinde çalışmalarını sürdürdü. Osmanlı ve halende Türk siyaseti üzerinde etkili olan İttihat ve Terakki hareketi Balkanlarda filizlenmeye başlamıştı. Selanik ‘te yaşamakta olan Emanuel Karasu parti içinde etkisini arttırmaktaydı. Bu siyasi hareketin içinde millici düşünen subayların olduğunu da kabul etmek gerekiyordu. 31 Mart vakasıyla tahtı terk etmek zorunda kalan Abdülhamit Meşrutiyeti kabul etmişti bir yandan da iktidardan uzaklaşmıştı. E.Karasu ve ekipleri yönetimin bir parçası olmuşlardı.
Osmanlı İmparatorluğu toprak kayıpları sürecine girmek üzereydi. Balkanlarda Yunan, Sırp, Bulgar ayaklanmaları ve çete savaşları sürerken Yahudiler Osmanlı tarafında kalmışlardı. Çünkü onların henüz uğruna savaşacak vatanları yoktu. İmparatorluğun güneyinde de Arap yarımadası elden gitmek üzereydi. Büyük İngiliz planı hayata geçerek hızla koşuyordu. Birinci savaş sonunda Osmanlı İmparatorluğu dünyaya veda etmişti. Kaybedilen topraklarda devlet kurma hayallindeki Siyonistler hedefleri için çalışıyorlar ve hareket ediyorlardı.
Bütün dünyada İngilizler derin siyaset ve planlarda çok başarılı olmuşlardı. Şimdide öyledir. Önce bir bildiri ile büyük güçlere seslendiler. Kraliyetin Siyonistlere gülümseyerek baktığını anlattılar. Osmanlının parçalanmasının altındaki imza Mondros Mütarekesiyle İngilizlere aittir. Balkanlarda ve Arap yarımadasında ulus devletler kuruluyordu. Siyonistlere de yer verilecekti. Ama önce kuracakları toprakları çevresi temizlenmesi gerekirdi. Aceleye gerek yoktu. Çok ciddi istihbarat çalışmaları yapılıyordu. Fransa, İtalya bu plana evet demişlerdi. ABD 1918 de Siyonist devlet kurulmasına onay vermişti.
Siyonistler açısından her şey yolunda gidiyordu. Müslüman ülkeler liderleriyle özel ilişkiler kuruyorlardı. Bu yoldaki en büyük ve etkili silahları paraydı. İdealleri için para harcamakta çok cömert davranıyorlardı. Bu durumda Ürdün kralı Abdullah ve ülkesi Siyonistlerin emrindeydi. Yıllar geçiyordu, dünya yeni bir bunalıma girmişti. Çözüm savaştı. Ve ikinci savaş ortalığı yakıp kavuruyordu. Yahudiler bu ortamda bile durumu lehlerine çevirmeyi başarıyorlardı. T.Herzl’n hayalinin ellinci yılına gelinmişti. Nazi lideri Hitler Yahudilerin yurt edinmesi için Filistin’le bir pazarlığa girdiği biliniyordu. Böylece sözüm ona Avrupa Yahudilerden temizlenmiş olacaktı.
Nazilerin pazarlık yaptığı kişi Filistin Kurtuluş Hareketinin kurucusu Hacı Emin El Hüseyni’ydi. O zaman Kudüs müftüsüydü. Osmanlı askeriydi. Teşkilat-ı Mahsusa üyesiydi. ( Osmanlı devletinin istihbarat örgütü) Bu müftü FKO ‘nün efsane lideri Yaser Arafat’ın da akrabasıydı.
Büyük İskender Gordion’a (Polatlı Yassıhöyük)geldiğinde kördüğüm anlamına gelen kimsenin çözemediği düğümü bir kılıç darbesiyle çözmüştü. Uzunca yıllardır yaşanan Filistin kördüğümünü kim nasıl çözecek belirsiz. Dünya para adamlarıyla, dünya din adamlarının kavgalarının bedelini yoksul Filistin halkı canıyla, kanıyla ödüyor. Ve bütün dünya seyrediyor.