Takvimler Mayıs’ın  ortasını gösteriyordu. İzmir’in sembolü Kadife kaledeki bayrak indirilmişti. İzmir derin bir sessizlik ve üzüntü içindeydi. İşgalcilerin özel askerleri kendilerine has yürüyüşleriyle  rıhtımdan uzaklaşmışlardı. Bu durum herkesi etkilese de ellerinden bir şey gelmeyince nemli gözlerle gelenleri izlemekteydiler. O sırada silah sesleriyle  ortalık  birden karışmıştı. Özel bir yeminle örgütünden aldığı silahını çeken  ilk kurşunu atan kişi Osman Nevres’ti. Kendisini gazeteci Hasan Tahsin  olarak tanıtmıştı. Oracıkta toprağa düşmüştü.

Anadolu’daki tüm yurtseverler harekete geçmek üzereydi. İşgalcilerin niyetleri biliniyordu. Onlar Anadolu’nun içlerine kadar gitmek istiyorlardı. Zaten Mayıs ortasının ertesi günü İstanbul’dan direniş ve mücadele ateşi, bağımsızlık gücü Anadolu’ya hareket etmişti. Samsun’dan Havza’ya oradan da Amasya’ya gelen kurtuluş hareketi temsilcileri ‘’Amasya Tamimi ‘’açıklamalarıyla ateşi yakmışlardı.

Galip Hoca olarak Anadolu’ya geçen Celal Bayar Akhisar’da çalışmalarını sürdürürken Salihli’de bir hareketin olduğunu öğrenmişti. Yukarı Poyraz eşraflarından Hacı Ali Poyraz, Eşref Bey ve Hacı Mehmet Ağa bir araya gelerek kendi aralarında işgale karşı mücadele etmenini yollarını arıyorlardı. Nihayet Poyraz damlarında bir bağ evinde Galip Hoca başkanlığında Süleymaniye köyünden Bekir Ağa’nın da katılmasıyla toplanıyorlar ve bölgenin ilk  sivil mücadele gücü olan Poyraz Kuvayı Milliye teşkilatının kurulmasına karar veriyorlardı.

İzzet Çavuş haberi alır almaz ilk gönüllü olarak yazılmıştı. Balkan savaşlarında makinalı tüfek kullanmıştı ve bu konuda oldukça başarılıydı. Hazırlıklarını tamamlamıştı. Poyrazlılar Dibek  Dağında yaşayan yörük  gençlerini alıp köydeki konaklarına getiriyorlardı. Kısa zamanda toplanan gençlere silah verildi, giyim kuşamları tamamlanmıştı. Önce Salihli’deki bir handa konaklamışlardı. Sart’tan başlayan Pazarköy’e ulaşan ve oradan da Gölmarmara’ya kadar varan siperler kazıldı.

İşgal güçleri bir direnç görmeden içeriye doğru Turgutlu, Manisa ve Akhisar üzerinden geliyorlardı. Bu cephenin yıkılıp  Salihli’ye girmek ve böylece demiryolunu kullanarak Ankara’ya ulaşmak istiyorlardı. Salihli’deki kurtuluş güçleri arasındaki çatışmalardan sonra Kuvayı Seyyare olarak para, silah ve asker bakımından güçlü bir örgütlenme gerçekleşmişti. Kuvayı Seyyare bir  taraftan da Anadolu’daki isyanları bastırmakla görevliydi. Salihli’den hareket eden askerler Sakarya ve çevresindeki isyanı bastırıp tekrar Salihli’ye  dönmüşlerdi.

Salihli direnişi devam ediyordu. Her şey istenildiği gibi gidiyordu. Anadolu kongreleri tamamlanmıştı. Millet Meclisi kurulmuştu kurtuluşu gerçekleştirmek için hazırlıkları yapıyordu. İngilizler fırsat buldukları her yerde isyanlar çıkartıp, kurtuluş mücadelesinin önüne geçmek istiyordu. Bu defa Yozgat isyanı başladı.   İsyanı bastırmak için o sırada başka bir güç yoktu. Kuvayı Seyyare komutanları Yozgat’a gidersek direnişin zayıflayacağını söyleseler de başka çare yoktu.

Zayıflayan direniş siperlerine Akhisar yönünden Kan Boğazı mevkiinden saldırı gelmekteydi. Poyrazlı Kuvvayı Milliyeci İzzet Çavuş her günkü gibi makineli tüfeğini temizlemiş, bakımını yapmıştı. Çok sıcak bir Haziran günüydü, hiç beklenmedik bir saldırı oluyordu. İzzet Çavuş direnişin çözülmesi öncesi ilk kurşunu atmıştı. Uzun zaman sonunda silahının namlusu şişti yardımcısı su taşısa da artık direnişin sesi kısılmıştı. Etraftaki harmanların içine saklanmışlardı. Gün Hazıran’ın yirmi ikisiydi. Bir yılı aşkın direnen siperler yıkılmıştı. Salihli halkı şaşkındı. Hiç kimse Salihli’nin teslim alınacağına inanmıyordu. İzzet Çavuş işgal komutanının atının yularından tutarak Rum’ca ‘’Burada ne işiniz var’’ demişti. Esirler Atına yakınlarındaki kamplara götürülmüştü buradaki işkencelerden dolayı İzzet Çavuşun gözleri görmez olmuştu. Lozan barışıyla üç yıl sonra memleketi Yukarı Poyraz köyüne geldi. Eşi Emine ekmek fırının önündeydi. Köylüler kollarına girip evine getirmişlerdi İzzet’i . Kapı açılınca İzzet’ini gören Emine’nin feryat ve figanları gök yüzüne yükselmişti. Köylüler bağırış, çağırış eve doluşmuşlardı.

İzzet Çavuş köyünde altı yıl yaşadı. Onları askere alan ağaların hiç birisi onunla ilgilenmedi. Devlette ilgilenmedi. Poyraz köy mezarlığında mezar taşında ‘’Milli mücadele kahramanlarından İzzet Çavuş burada yatıyor’’ yazılıdır. Gönüllerimizde ve kalplerimizde yaşayarak…………..