Acaba sevdikçe demlenen, sevdikçe çoğalan, bir  sevgi mi ? Tadına bir türlü doyamadığımız bir hasret mi ? Uzun ayrılıklar sonunda kavuşanların kalplerinin değişmesi mi ? Hayalimizde yaşattığımız biriyle karşılaştığımız sırada yüreğin delirmesi ve yerinde duramayacak kadar hareketi mi ? Yoksa tarif etmeye gücümüzün yetmediği  en güzel manzaralar mı? Yorulmuş güneşin uykuya dalmak üzere olduğu sırada mavi çarşaf üzerine kırmızı ve içindeki renklerle örtünmesi mi?

Seher vaktinde tarlaya giden yorgunluğunu taşıyamaz halde evine dönen köylünün gözlerindeki derin umutsuzluğuna rağmen gözünü lacivert gökyüzüne çevirip umutla bakması ,fabrikadaki işinden  dönen emekçinin buruk tebessümü ,hüznü ve geleceğe olan umudu, bürodaki sessizlik içinde  ne kadar dikkatleri varsa bilgisayar ekranına taşıyan arkadaşlarının, evlerine dönerken çocuklarını ve geleceklerini, düşünceli halini  servis aracı penceresinin  yakalaması. Sırtlarındaki çantalarıyla   yaşadıkları ne varsa  okullarında bırakıp hiçbir şeyi umursamadan ancak kendilerinin anlayabilecekleri esprileriyle yorgunluklarını atmaya çalışan öğrenciler. Kahveci çırağının, lokantada çalışan garsonun, esnaf çıraklarının, parklarda zamanı ölçmeye çalışan yaşlılarımızın geçmişleriyle hesaplaşmalarını ağır bakışlarıyla ele vermeleri. Her gün karşılaştığımız hayatlarımızın içindeki kesitler değil mi ?

İnsanlardan koparılmış  evler, hüzünle bakıyorlar kör olmuş pencereleriyle çok uzaklara. Çok acılar yaşamışlardı, çok sevinçler görmüşlerdi. Ancak kimseye sırlarını vermemişlerdi. Şimdi ancak birbirleriyle konuşabiliyorlar. Sakin ve huzurlu bir tepenin yamacında bekledikleri gelmedikçe umutları damla damla azalıp gidiyor. İnsanlarla yaşamaya çok alışmış kumrular onların yalnızlıklarını unutturmaya çalışıyorlar. Kumrular eşleriyle birlikte yaşarlar. Birisi ölürse diğeri ömrünü tek başına tamamlar. Eşini kaybetmiş kumrunun her türlü arayışları sonuç vermeyecektir. Yalnız yaşamanın hüznüyle baş başa kalacaktır. Belki de en anlamlı ve biraz da olsa  güzel bir hayatı yaşıyordur?

Leylekler sıcak ülkelere geldiklerinde geçen zamanlardan kalan yuvalarına yerleşirler. Burada yavruları dünyaya merhaba derler. Anne leylek uzun ve sağlam gagasıyla yakaladığı yılanı yuvasında açlıktan ağızlarını açmış yavrularına taşmak üzere alçalıyor. Yavrular birbirleriyle didişiyorlar. Nihayet birisi yakalıyor diğeri de güçlü gagasıyla nasibi koparıyor. Anne leylek  bir zaman yuvada kalıyor. Arada kanatlarını açıyor ve meşhur ötüşünü gerçekleştiriyor. Yavrular büyüyor anne çok mutlu.

Aynı zamanlarda gelen kırlangıçlar yeni yuva yapma telaşındalar. Birlikte yaşıyorlar. Erkek çamur taşıyor dişi de öyle. Ancak dişideki yapıştırıcı salgı sayesinde bir mimarlık harikası ortaya çıkıyor. Hiç yere inmeden havada uçuşan sineklerle ve böceklerle beslenirler yavruları

 büyüyünce yeni sıcak ülkelere hareket ederler. Yerde yaşayan karıncalar kırlangıçların hedeflerinden uzaktadırlar. Karıncalar çalışkanlıklarına herkes hayran olur. Onlar için hayatın anlamı çalışmalarının içindedir.

En güzel şey nedir? Aydın Boysan tanınmış bir mimar. Mesleğinden  çok yazarlığıyla tanınır. Yaşı yetmiş işi bitmiş tekerlemesine inat yetmiş yaşından sonra otuz sekiz kitap yazdı. Yaşadıkları ve insanlar üzerine hikayeleri çok beğenilir. Özellikle yazarlar ve şairlerin  toplantılarında çoşarak sokaklara düşerdi. İçkiyle arası çok iyiydi. Sokaktaki insanlara yöneltiği meşhur ‘’içki neyle içilir’’ sorusuna istediği cevabı alamayınca ‘’İçki insanla içilir sohbet için’’ derdi. Hayatını böyle anlamlandırmıştı.

Charles Darwin  tanınmış Türlerin Kökeni kitabını elli yaşındayken  yayınlandı. O sırada düşüncelere  ve inançlara depremler yaşatmıştı. Bilim dünyası halen üzerinde çok konuşmaktadır. Mc Donals mağazalarını elli iki yaşındayken ortaya çıkardı ve dünyaya tanıtmıştı. Anna Mary yetmiş sekiz yaşındayken resim kariyerine başladı.  Hary Bernstein doksan altı yaşındayken yayınladığı kitabıyla şöhrete ulaşmıştı. Değişik ortamlarda farklı yaşananları anlatmaya çalıştım. Peki en güzel şey nedir?

Yaşamaktır,  anlamlı yaşamaktır. Bütün zamanlarda ve ortamlarda…………..