Hayatlarımızın tüm evrelerinde karşılaştığımız hiç açılmayan, açıldığı görülmeyen, sonuna kadar açık olan, kilitli olan , içerden açılan, aralıklı bırakılan, kalın tahtalardan yapılan üzeri oymalı, işlemeli tokmaklı, demirden yapılan, üzerimize kapanan, kilitlenen, anahtarı başkasında olan, kimi zaman sadece uzaktan bakabildiğimiz, yaklaşamadığımız, kimi zamanda bizi güle oynaya karşılayan , aslında hayatlarımızda önemli yerleri olan yapılar. Kapılar.
‘’Babamın geleceği saatlerde kapıya yakın bir yerde beklerdim. Ayak sesleri iyice belirince avlu kapısını içerden açardım. Babam sağol evlat kapıyı açtığın için deyip adımını attığında ben de baba sen sağol bana dünyaların kapılarını açtığın için derdim.’’ Diyor tanınmış bir yazarımız. Dünyaya açılan ve hayatını değiştiren kapıları ne güzel anlatmış.
Bazı evlerin kapıları herkese açılmaz. Ev sahibi kimin geldiğini anladığında içeriye girilecek kadar açılan kapıdan geçebilirsiniz dantelli perdeleri olan pencereden süzülen gün ışığı misafiri karşılar. Yerdeki halılar, duvarlara dayanmış koltuklar, kenardaki masa ve renkli örtüsü, duvardaki fotoğraflar, her şey birden canlanıverir. Ev sahibi çay, kahve ve kurabiyeler sunar misafire kısa süren bu canlılığa neden olan aslında açılan kapıdır.
Mahkeme hakkında tutuklama kararı verince, hapishaneye doğru yol alan sanık o anda neler olacağını, nelerle karşılaşacağını bilemez. Duvarlarla çevrili yapının demirden yapılmış büyük kapısı açılır. Büyük bir han kapısına benzer. Ve artık özgürlük dışarda kalmıştır. Resmi işlemlerden sonra hangi koğuşa gidecekse sorumlusu çağrılır ve hayatının en ağır günleri başlar. Mahkemeler ve görüş günleri heyecanla beklenir. Sanık zamanla anlar ki hapishane kapısı girerken sonuna kadar açılır, çıkarken iğne deliği gibidir. Artık her şey kapının adaletine kalmıştır.
Geçmiş dönemlerin en güvenilir yerleşim yerleri kalelerdi. Yüksek yerlerde olmaların ve çevresinde kayaların olması önemliydi. Ancak asıl sağlam olması gereken yer kapılarıydı. Kapı savunması için üstünde burçlar bulunurdu. Buna rağmen kapıların dışardan zorlamaya dayanıklı olması gerekiyordu. Kale içindeki halkın kaderi kapıların sağlamlığıyla ilgiliydi. Ne var ki buna rağmen kapı kırıldığında kale içinde birden her şey değişir. Kale artık yeni hayatlara ev sahipliği yapmaya başlar.
Bab ı Ali, yüce kapı, devlet kapıları saray kapıları, öyle haşmetli yapılır ki içeriye girmeden insanı teslim almaya çalışır. Başını öne eğdirmektir amaç. Medreselerdeki öğrenciler ders almak için geldiği odaya başını öne eğmesi için basık ve küçük kapıdan girebilir. Sarayların içindeki odaların kapıları da insanların mevkilerine göre yapılmıştır. Şimdi büyük iş merkezlerinin giriş kapıları da aynı düşüncenin eseridir. Kapılar aslında kişilerin ve kurumların statülerini anlatır.
Sivas, Divriği Ulu cami kapısı. Dünyaca ünlü ve koruma altında. Ahlat’lı taş ustaları tarafından yapılmış yaklaşık bin iki yüz yıl önce. İşlemelerin anlamlarını ve her birinin neyi temsil ettiğini öğrenince bir ustalığın yanında derin bir felsefenin yattığını, insana ve insanlığa büyük bir saygının olduğunu sessizce kabul edip kendinizi teslim ediyorsunuz. Henüz içeriye girmeden ilahi güce boyun eğiyorsunuz. Güneş ışığının gelişine göre işlenmiş ,oyulmuş figürler arasında kaybolup gidiyorsunuz. Ulu cami kapısı insana sonsuza kadar açılıyor, geçmişten günümüze ve sonrasına kapı ayakta kaldıkça.
Peki hiç açılamayan, zorlamanın fayda etmediği, elinizde anahtarı olsa da açılamayan kapılarla karşılaşıyor mu insanlar. Bence evet, hayatları boyunca çocukluklarından başlayan kapıları açma istekleri ve tecrübeleri hiç bitmez. Belki de yeryüzünün en muhteşem kapıları. Gönül kapıları. Ancak içerden açılabilen bu kapıların anahtarları da çok farklıdır. Gönül kapılarından içeriye vardığınızda yer yüzünde görmediğiniz ışık, iklim, hoşgörü sevginin en mükemmeli, merhametin sonsuzluğu, aradığınız her türlü güzellik, derin insanlık, tarifi zor anlayışlar oradadır. Gönüllerde barınan, yaşayan ,gönül kapılarını açabilen insanlarımıza saygılarımla……….