Geçmişten bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapmış

Dünyada yaşanılan en eski kentlerden biri

Ülkemizin en büyük gölüne ve ayrıca dünyanın en büyük sodalı gölüne sahip

Doğu Anadolu’nun nüfus bakımından en yoğunu

Görür görmez hemen içinizin ısınacağı

Öyle geçerken hadi bir uğrayayım diyeceğiniz bir yer değil, gitmek için geçerli nedenlerinizin olması gereken

Gerçekten gitmeyi istemeniz lazım çünkü yolun en sonunda olan bir Serhad Şehri.

Son dakika meydana gelen plan değişikliği nedeniyle 30 ağustos Zafer Bayramı zirve faaliyetine hızlıca karar vermem gerekiyordu. Rotayı bu şehre çevirmemde;  liseyi orada okumuş olan arkadaşımın anlata anlata bitiremediği enfes kahvaltı şölenini o anlatırken hayal etmeye çalışırken “mutlaka gölün kenarında Nurgül unutma” diyen sesinin zihnimde yankılanmış olmasının da biraz katkısı olmadı değil  :)

Yıllar önce okuduğum Yaşar Kemal’in bu diyar baştan başa kitabında öve öve bitiremediği mavisinin başka hiçbir maviye benzemediği bir başka mavi ki tarif edilemez dediği, günün her anında başka bir renge büründüğü bu renklerin bizim bildiğimiz gördüğümüz renklerden biri olmadığını bunu göl kıyısı insanlarının bildiğini...

Bu cümlelerde ne kadar süre duraklayıp dönüp dönüp tekrar durduğumu inanın hiç hesaplamadım, göl kenarında neden yaşamadığımı sorgulamak dışında...

İşte bu duygu geçişleri ile uzun araba yolculuğunu sevmeyenlerden biri olarak 26 saatlik otobüs yolculuğuna bile razı olurken, üstelik ulaşır ulaşmaz ertesi gün dağ tırmanışına başlayacağımı bilmeme rağmen, bu son dakika değişikliğinden gayet emindim çünkü o dalga dalga renkleri, mavisinin hiçbir maviye benzemediği Yaşar Kemal’in “deli mavisi” dediği o maviyi görmek istiyordum.

Lise yıllarında lakabı “mavi” olan birinin burayı görmek istemeye can atması sizce de doğal değil mi?

Göle doğru katar katar uçan turnaları görüp, Ernis’de ki kan kırmızısı çimen yeşilini göremesem bile

Süt beyazı Van kedilerine dokunup sevmek ve iki rengi bir arada barındıran gözleri ile yakından tanışabilmek...

Girişte Ege şehrine gelmişsiniz gibi sizi karşılayan Edremit’e hayranlıkla nasıl yani diyerek bakakalmak...

Van Kalesi’nden muhteşem Van manzarasını görevlinin yanlış yerden girdiğimi ikaz etmediği için doyasıya izlemiş bulunup bu vesile ile kaleye iki kere tur bindirdikten sonra : ) görevliye bu durumu anlatırken ” yürüyüşçüye benziyordunuz diye bi şey demedim” cevabı ile sersemleyip, gülmek ile ağlamak arası savrulup öylece kalakalıp sadece “Nerede kahve içebilirim” diyebilmek ve  günün sonunda en güzel yorgunluk kahvesi tadıyla buluşmak...

 Kelebek çeşitliliği açısından dünyanın sayılı dağları arasında gösterilen, Akdamar Ada’sının tam karşısında ihtişamla yükselen, zirvesinde bizi olağanüstü manzarayla karşılayan Van Gölü’nü ayaklarımızın altına seren Artos Dağı.

 Bölgenin doğu yakasını kapatan, Yedi Kilise harabelerine ev sahipliği yapmaya devam eden, uçkun’un yetiştiği(Işkın) aynı zamanda kendi adıyla bir su markası bulunan ve zirvesine ulaşmak için son dakikalarda hak edin de gelin der gibi, bütün zorluğunu göstermekten çekinmeyen zirvesine ulaştığınızda ise Sıhke ve Van Gölünü kana kana izlettiren, tekrar tekrar gitmekten bıkmayacağım dağlar listesine adını eklettiren, muhteşem ötesi Erek Dağı veya Vanlı arkadaşlarımızın dediği gibi  Erekrest Dağı : )

Zirvesinden Yaşar Kemal’in deli mavisini doyasıya izlerken karşıdan bizi davet eden nice nice zirvelere selam yolladığımız panoramasıyla baş döndüren Gören Dağı...

Zirve Dağcılık İhtisas Spor kulübünün düzenlemiş olduğu 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinlikleri kapsamında bu güzellikleri yaşama fırsatı bulmuş oldum.

Bu anlamlı ve güzel faaliyeti düzenleyen, Gören Dağı rehberliğimizi yapan, dağcılıkta ekol olmuş ve sayısız başarılı dağcılar yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam eden Zirve Dağcılık İhtisas Spor Kulübü Başkanı Orhan Kozan’a

Artos Dağı rehberliğimizi yapan ekibin tamamını zirveye taşıyan deneyimli rehberimiz Dağ Mihmandarı İsmail Demir’e

Patika Doğa Sporları Kulübü Başkanı ve kulübün kapılarını bize açıp ev sahipliğinin kitabını yazan, bütün ekibin takdirini toplayan ve Erek Dağı rehberliğimizi yapan Adnan Yıldız’a

Ekip olarak anlattıklarına doyamadığımız, konuşmasa bile gözlerinden dağ sevgisini hemen anlayabileceğiniz, dinlerken öğrencilerinin ne kadar şanslı olduklarını düşünüp durduğum engin bilgi birikimine hayran olunası Van 100.Yıl Üniversitesi Dr.Öğr.Üyesi Profesyonel Dağ Rehberi ve Artos Dağı Zirve Faaliyetinde bizlere eşlik eden sayın Mustafa Bingöl’e

Canımızı emanet ettiğimiz ulaşımımızdan sorumlu, her faaliyet bitiminde bizleri sıcak sohbeti ve yorgunluğumuzu atacağımız çayla karşılayan Sayın Yusuf İpin’e

Ve

Birlikte yol aldığım ekip arkadaşlarıma teşekkür ederim...

Denizlere bakan dağları çok sevmişimdir ve Van’ın bütün dağları denize bakıyor, evet evet göl değil uçsuz bucaksız Van Denizi : )

Rivayete göre Van’a bir kez giden bir daha gidermiş dediler...

Amin dedim.

g-7f-11e-14d-20c-33b-49a-67h-3