Eğitim insanının dünyaya merhaba demesiyle başlıyor. İnsana başkaları tarafından yazılmış bir proğramın uygulanmasıyla devam edip gidiyor. Kendi özelliklerini tanıyamadan, bilemeden, anlayamadan sürüp gitse de özgür ve yaratıcı davranışlarda kazanabiliyor. Yaşadığımız çağda dijital ortamda artık kalıplara sığmıyor insan. Çocuklar için aile ve okul merkezden çıkıyor. Ama öğretmenin hiçbir zaman değeri değişmiyor , önemi daha da artıyor. Bu yazımda dersinin öğretmeni değil öğrencilerinin öğretmeni olan eğitimcilerden söz edeceğim.
Amerikan başkanlarından Abraham Lincoln iki yüz yıl önce oğlunun öğretmenine yazdığı mektupta şöyle önerilerde bulunuyor. ‘’Zaman alacak biliyorum ama eğer öğretebilirsen ona kazanılan bir liranın yolda bulduğu beş liradan daha değerli olduğunu anlat. Kitapların mucizelerini öğret. Gökyüzündeki kuşların , güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünmesini öğret. Tüm insanları dinlemesini öğret. Eğer yapabilirsen üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret. Hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymaması gerektiğini anlat.’’
Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Yıllarca köyündeki ortaokulda görev yapan Mahmut Hanefi Efe ileri derecede görme engelli Müzik öğretmeni. Öğrencilerine müziği sevdirmek için uğraşıyor ve başarılı oluyor.
Antalya’da Zafer Anaokulu öğretmeni Zeliha Kutlu kanser olduğunu öğreniyor. Okulunu ve öğrencilerini bırakmıyor. En önemli destekçileri öğrencileri oluyor. Enerji, sevgi ve mutluluk kaynağının öğrencileri olduğunu anlatıyor. Sevgi zaten iyileştirir. Çocuklarım benim için doğal terapilerim oldu.
İzmir’de Down sendromlu öğrenciyi gönüllü olarak sınıfına alan Alpaslan Uluağaç ders dışında da öğrencisiyle ilgilendi. Özel ilgisi öğrencisini okula bağladı ve diğer öğrencilerden de kabul gördü. Öğrenciyi sevmek ve bunu ona belli etmek en önemli bir davranış oldu. Sevildiğini anlayan öğrencinin kendine güveni arttı. Ayrıca kendini güvende hissetti.
Mardin’in Midyat ilçesinde sınıf öğretmenliği yapan Ramazan Aslan ‘’Sokaklardan Ringlere’’ adı altında sportif çalışmalar yaptı. Çocuklarına sporu sevdirdi. Çalışmalar çocukların hayatlarının bir parçası oldu. Sakarya’da düzenlenen alt minikler Türkiye boks şampiyonasında on öğrencisinden ikisi üçüncülük ödülü aldı.
Elli dokuz yaşındaki Muzaffer Kalabalık otuz beş yıl sonunda emekli oldu. Afyon İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurup gönüllü öğretmenlik yapmak istediğini bildirdi. İsteği kabul gördü. Şimdi Kocatepe eteklerindeki bir köy okulunda öğretmenlik yapmayı sürdürüyor.
Düzce’de doğuştan akciğer sorunu olan on yaşındaki Z. Berra Güzel kalabalık ortamlara girmemesi gerekiyor ve okula gidemiyor. Sınıf öğretmeni C. Dudu Kayaaltı ve Havva Sunar gönüllü olarak çocuğun evine giderek ders vermeye başladılar. Öğrenci okuma yazmayı öğrendi ayrıca resim yapmaya başladı. Hayalinin doktor olup ve hasta çocukları iyileştirmek olduğunu söylüyor. Van’ın Çatak ilçesi Alaçayır Ortaokulunda görev yapan İngilizce öğretmeni Aynur Korkmaz çocuklarına İngilizceyi sevdirdi. İngilizce şarkılar dinleyen öğrenciler koro yaptılar. Tiyatro oynadılar. Ayrıca İngilizce dergi çıkarmaya başladılar.
Daha bilmediğimiz hikayelerin olduğu bir gerçektir. Öğretmenler gününde tabi ki eğitimin omurgası meslektaşlarımızın sorunlarının çok olduğunu biliyoruz. Her yıl tekrarlanır ama çözülmez. Öğretmenlik mesleğinin farklı bir statüsü olması gerekir ve özel bir kanuna göre ücret düzenlemesi yapılmalıdır. Meslektaşlarımın derin bir saygıyla günlerini kutluyorum.