Dağ  gülümsediğinde , Narlar kızardığında zeytinlerde iner çarşılara pazarlara. Tam bu mevsimde toplanmaya başlar ve günlerimizin en sadık misafiri olur her sabah kömür gözler gibi soframıza ve bizlere gülümserler. Mezopotamya dan Anadolu muza uzanan bir yolculuk sonunda Delice denilen ağaçlarının ehlileştirilerek gerçek vatanından Akdeniz in tüm kıyılarına uzanıp gitmiştir. Böylece Akdeniz inde sınırlarını çizmişti. Akdeniz zeytin ağacının vazgeçtiği yerde biter derler. O Akdeniz in kralıdır var olduğundan bu yana.

                                    Antik çağ edebiyatçısı Homeros Troya (Truva)  savaşlarını  yazarken gölgesinde oturduğu bir zeytin ağacı kulağına söyle fısıldamıştı. ‘’Ben kimseye ait değilim, herkese aitim. Siz gelmeden öncede buradaydım. Siz gittikten sonrada burada olacağım.’’ Bütün zamanlarda bereketin, barışın, bilgeliğin, zaferin ve uzun ömür gibi değerlerin sembolü olmuştu. Yaz kış yeşil yapraklarıyla üç bin üç bin yıl yaşayabilir bu neden ‘’ÖLMEZ AĞAÇ ‘’olarak ta bilinir.

                                    Antik çağın yedi bilgesinden birisi olan Solon aynı zamanda kanun insani ve devlet adamıydı çıkardığı kanunlardan biride zeytinle ilgiliydi.’’ İster devlet malı olsun isterse özel mülkiyet olsun zeytin ağacını kesen ve deviren herkes mahkemede yargılanacaktır. Eğer suçlu bulunursa idama edilmek üzere cezalandırılacaktır.’’  Solon çok haklıydı. Böyle bir varlığa saygı duymak ve yaşatmak insanlığın görevi olmalıydı.

                                    Ağaçlar toplanarak kendilerine bir kral seçmek istemişlerdi. Krallığa en uygun olan ağacın zeytin olduğuna karar verip önerilerini iletmişlerdi. Zeytin ağacı’’ Ben sizin isteğinizden dolayı zeytinyağımdan vazgeçemem. ‘’diyerek öneriyi geri çevirmişti. O dönemde zeytinyağı tıp alnında bir ilaç olarak kullanılıyordu. Bergamalı Galenos mide sorunlarında, iştahsızlıklarda kullanmıştı,  merhem olarak yaraları tedavi etmişti. Kadınlar  krem gibi yüzlerine sürerlerdi. Kandillerle  evlerin aydınlanması sağlanırdı.

                                    Ülkemizde de önemli varlıklarımızdan olan  zeytinliklerimiz yer altında olan madenler uğruna yok edilmek isteniyor. Değeri ve kıymeti hiçbir madenle ve metalle asla değişilmez bir varlıktır zeytin ağaçlarımız. Aynı zamanda geçmişten bu yana kutsal ve vazgeçilmez bir varlıktan söz ediyorum. Bu gün kendisini yok etmeyi düşünenlerin kulağına şöyle fısıldıyor zeytin ağacı.

                                    Zeytinim ben binlerce yıldır geçmişi olan bir tarihim sen kimsin ?

                                    Zeytinim ben yıllardır barışın simgesiyim sen kimsin ?

                                    Zeytinim ben karanlığı yaran aydınlığın simgesiyim ya sen ?

                                    Zeytinim ben adaletin simgesiyim  sen kimsin ?

                                    Hipokrat sağlık için beni önerdi. Güzellik iksiriyim ben .

                                    Saflığın ve bereketin  . Başarının ve  ölümsüzlüğün .  Yeniden doğuşun, erdemin, refahın  ve bolluğun simgesiyim ya sen ?