Türkiye hızla çölleşiyor. Türkiye hızla yoksullaşıyor. Türkiye hızla kültürel ve entelektüel seviyesi düşüyor. Artık her şey kuru bir çöl gibi. Böyle olunca da toplumsal ilerleme sağlanamıyor. Yoksul halk perişan entelektüel kültür git gide yalnızlaşıyor. Her şey bayağılaşıyor.
İklim krizi en çok ülkemizi vuruyor. Ancak hiçbir önlem alınmıyor. Ağaçlar kesilip yüksek katlı getirim kapısı olan binalar dikiliyor. Tarımsal alanlar hızla yok ediliyor. Geçmişte tarımsal ürünleri kendi kendine yeten ender ülkelerden biriyken, bugün artık samanı bile başka ülkelerden alıyoruz. Ne yazık ki sanayimiz de ancak montajdan öte gidemiyor. Devlet politikaları bunları düzeltmek üstüne kurulmalı.
Türkiye hızla yoksullaşıyor. Üretim desteklenmiyor. Bunun yerine ithalata yöneliyor. Çiftçilerimiz perişan halde tarım ürünleri neredeyse elinde kalıyor. Büyük tekellerin eline insafına kalıyor. Köyler boşalıyor, halk tarımdan uzaklaşıyor. Köy okullarının kapatılması da bunu destekler nitelikte oldu. Köyde yaşayıp çocuğunu okula göndermek büyük sorun haline geldi. Taşımalı eğitim ihtiyaca yeterince yanıt veremedi.
Türkiye hızla kültürel bir çöl haline geldi ve devam ediyor. Artık ne gazeteler ne kitaplar okunuyor. En iyi bir yayıncı bile bir kitabı 500 ad basıyor. Ya da günlük ihtiyaç kadar basıla bilen dijital baskıya dönüyor. Ben liseyi bitirdiğimde çalıştığım çağrı kitap evinde yaklaşık 100 edebiyat dergisi satılıyordu. Bugün Salihliye giren edebiyat dergisi biz olmasak neredeyse yok olacak. Tahminim 3-4 kişiye düştü bu dergi okumaları. Çok üzücü bir durum, bu entelektüel düzeyin ülkeyi kuru bir çöle çevirdiği her alanda gözüküyor. Kendini düşünen her yol mubah sayan cahil ve yozlaşmış bir toplum oluyor ne yazık ki. Ne parklarda ne kahvelerde elinde bir kitap olan kişi göremiyoruz. Bu yozlaşma durdurulmalıdır. Yoksa bu ülkeye yazık olur.
Her yer üniversite ama bilim yok, öğrencilere yurt yok. Öğrenciler okula aç gidiyor. Anne baba çaresiz, pahalılık almış başını gitmiş. Siyaset çözüm üretemiyor.
Tüm bu kültürel yozlaşma siyasete de sıçrıyor tabi ki. Böyle olunca siyaseti yapanlar cebi dolu kültür düzeyi olmayan veya düşük düzeyli kişilerin eline kalıyor. Amaç bir koltuk kapıp siyasetin ayrıcalıklı maaşlarına ve bireysel çıkarlarına dönük çabalardan öteye gidemiyor gitmiyor. Genellikle siyasete hâkim olanların cebi dolu ancak en son başarısı pamukta fasulye çimlendirmiş kişiler oluyor. Bu durumda da toplumsal bir ilerlemenin sağlanması mümkün olamıyor. Oysa siyaset bir tavır ve bilinç işidir. Siyasetin ortaklaşa yapılan bir eylem olduğunu bilmeyenlerin proje de üretemiyorlar. Böyle ilerliyor hayat ne yazık ki
Cumhuriyetimizin 2.ci yy girdiği şu günlerde Mustafa Kemal’in ışığında çağdaş bir toplumun çabalarını toplumca göstermeli paranın gücüne değil, bilginin entelektüel birikimin değerini anlamalıyız. Yoksa hep birlikte yok olacağız.
Salihli 25.11.2023