Maraş’ta bir babanın  geçen yıl yaşanan depremin yıldönümünde çocuklarının mezarları başındaki sözleri. ‘’Onları bekliyorum sanki tekrar gelecekler gibi bir yıldır yüreğim yanıyor. Aslında beraberdik ellerinden öptüm. Ellerine sarıldım. Ama çaresi yoktu. O anda çoktan ölüp gitmişlerdi.

Sadece bu yıl değil her yıl yıldönümlerinde bu büyük insanlık dramı yazılmalı, anlatılmalı unutulmamalı. Unutturulmamalı. Asrın büyük felaketinin sorumluları açıklanmalı. Gerekenler yapılmalı. Bizim ülkemizde de diğer  deprem ülkelerinde olduğu gibi kaçınılmaz olan bu yer hareketlerinin zararlarının en aza indirilmesi için önlemler alınmalı.

Maraş eski belediye başkanlarından Hacı Ali Özal şehrin imar planının nasıl olması gerektiği konusunda yarışma düzenledi. Mimar Bülent Berksan Maraş’ın kent düzenlemesi yarışmasında birinci oldu. Belediye başkanıyla birlikte halka bilgiler verilerek nerelere konut yapılması gerektiği anlatıldı. Halk nerelere konut yapılması konusunda denemelerle ikna edildi.

Son depremde yerle bir olan ‘’Gara Maraş’’ bölgesindeki çalışmalar için insanlarla birlikte toprak kazıldı. Kepçeler derine indikçe geçmiş ortaya çıkarıldı. 1513 yılında gerçekleşen depremde yıkılan konutların kalıntıları günlerce açık tutularak sergilendi.

Mimar Bülent Berksan ‘’Bakın Maraş buradaydı. Gara Maraş denilen bu bölgeden uzak durun. Buraya tek katlı bir kulübe bile yapmayın ‘’ diyerek yaparsanız geçmişte yaşanan bu yıkım gibi durumla karşılaşılır ve insanların ölümüne neden olursunuz dedi. 1984 yılında Belediye başkanı olan ANAP’lı H.Ali Özal bu gerçeğe kulak verdi ve bu bölgeye imar izni vermedi hatta yasakladı. Yeni konut alanı şimdiki dağ yamacında yapılan ve depremde hiç hasar almayan yerdi. Çok katlı binaların camlarında bir çatlak bile olmadı.

1990 lı yıllarda Belediye başkanı olan Ali Sebzeci  seçim vaadi nedeniyle bu bölgeyi imara açtı. Gerekçesi şöyleydi. Kaderden kaçılmaz toprağın her zerresi Allah’ındır Mülk Allah’ındır. İsteyen istediği yere konut yapsın. Partisini yazmıyorum. Maraş’ı 2023 yılına kadar bu çizginin devamı olan partilerin Belediye Başkanları yönetti.

Şimdiki yerle bir olan yerde iki, dört, sekiz, on iki katlı binalar çılgın gibi yükselmeye başladı. Kaybettiğimiz insanlarımızın en çok olduğu konutlar Ebrar sitesinde olmuştu. Sitenin yapımcısı Din ve Ahlak Bilgisi öğretmeniyken konutçuluğa başlayan  Tevfik Tepebaşı’ydı. Konutların reklamlarında ‘’Peşin fiatına faizsiz kredili daireler.’’  ‘’Mülk Allah’ındır ‘’ ‘’Faiz haramdır’ ’’’Cennetten bir köşe’’gibi yazıyordu. Ebrar ne demek peki ‘’Hayır sahibi kişi, iyi, dindar, özü sözü bir insan ‘’

Bu yazıda hiçbir insanımızın düşüncesini ve inancını eleştirmediğimi belirtmek isterim. Düşünce olarak sınırsız inanç ve sınırsız düşünceden yanayım. Devlette dahil bu alanlara kimsenin müdahale etmemesinden yanayım. İnançlardan ve düşüncelerden dolayı insanları kutuplaştırmanın son derece tehlikeli olduğunu biliyorum. Ve toplumu bu alana doğru çekmeye çalışan siyasetlere ve siyasetçilere karşıyım.

Ne var ki insanımızın inanç duygularının istismar edildiğinin en çarpıcı örneklerini  yaşadığımızı yazmak boynumun borcuydu. Başka hiçbir niyetim olamaz. Ülkemiz bu siyasi ortamının daha uzunca yıllar süreceği düşüncesindeyim. Değerlerimizin yok olup gittiği dönem sonsuza kadar sürmez. Türkiye toplumu farklı inançlarıyla ve farklı düşünceleriyle birlikte yaşamayı öğrenecektir. Bedeli ağır olan olaylar sonrasına bilgiye ve bilime inançlar ve düşünceler kadar değer verilmeye başlandığında dünya yıldızı olmaya aday olacağımızdan hiç kuşku duymuyorum. Bu muhteşem topraklarda insanlar mutlu yaşamayı çoktan hak etmişlerdi.