Hayatlarımızın ne kadar uzun ya da kısa sürmesi önemli tabi ki. Ancak hayatlarımıza ne kadar anlam katabiliyoruz ?  asıl konu bu olmalı. Yaşarken kendimizi ve başkalarını mutlu edebiliyor muyuz ? İnsanlığa ve ülkenize  bir katkınız oluyor mu?   Ya da bir ömür nasıl yaşanmalı ? sorusuna  İlber Ortaylı  sigara ve alkol kullanımının olumsuzluklarını yazdıktan sonra’’ ama mutlaka ve mutlaka okumalısınız’’ diyor. Bu yazıda kısa ama çok değerli ve elli yedi yıl süren muhteşem bir ömürden söz edeceğim.

                                       Mustafa Kemal elli yedi yıla neleri sığdırdı ? on bir savaş, başarılarından verilen  yirmi dört madalya , yedi nişan,  on üç kitap ve yaşadığımız dünyanın en güzel  ülkesini bizlere  armağan etti. Hayatı boyunca dört bin kitap okudu.

                                       Memleketi Selanik’te önce  Askeri Rüştiye’ye . Bu okulu bitirdikten sonra da Manastır Askeri İdadisine kaydoldu. Bu okulda  askerliğe hazırlama ve yetiştirme eğitimi yapılıyordu. Bu okulda Ömer Naci ile arkadaşlık yaptı. Ömer Naci ileriki zamanlarda iyi bir hatip olacaktı. Arkadaşından  hitabet, edebiyat ve şiir konularında çok yararlandı. Manastırdaki okul halen ayakta bir katı M. Kemal ‘le ilgili müze olarak düzenlenmiş. Dönemine göre eğitim araçlarını hayranlıkla izledim.

                                       Buradan İstanbul Harp okuluna gitti. Bitirdi ve kurmay olmak için Askeri Akademiye  girdi.  Yüz başı olarak bitirdi. Şam’ a atandı. Şam ‘da  Vatan ve Hürriyet  Cemiyetini kurdu.  Tekrar  Selanik’e geçti. Askerlerin siyasi partilere üye olmasına karşı çıktı. Bu nedenle İttihat ve Terakki ‘den istifa etti.

                                       İtalyanlar Trablusgarp’ı  işgal  etti. Buradaki savaşlarda Bingazi kuvvetler komutanı olarak görev yaptı. Savaş sonunda binbaşı oldu. Sofya’da görevliyken Yarbay rütbesine erişti. Birinci savaşta Osmanlı Devleti ittifak grubunda savaşa girdi  ve Çanakkale savaşlarıyla  İngilizleri durdurdu. Albay Mustafa Kemal olarak büyük bir deha olduğunu Dünya’ya duyurdu.

                                       Diyarbakır 16. Kolorduya atandığında General rütbesini aldı. Mondros Mütarekesi imzalanınca Osmanlı orduları terhis edildi. İstanbul’a geldi ve Pera Palas’ta bir odaya yerleşti. Burada işgal edilmiş ülkesinin kurtulması için neler yapılacağının planları üzerinde çalışmaya başladı. Yakın arkadaşlarıyla kurtuluş  yolunda Anadolu’ya geçti. Kongreler yapılıp meşru bir zemin olacaktı. İşgal güçlerinin ilerlemesinin durdurulması  için en önemli savunma hattı olarak Salihli cephesi seçildi. İki yıla yakın zaman bu cephe direndi. Amaca ulaşıldı Ankara’da Millet Meclisi kuruldu. Başkanlığa  Mustafa Kemal seçildi.

                                       Kurtuluş savaşını kazandı. Ülkenin sorunları çok büyüktü. Kısa zamanda eğitim, ekonomi ve sosyal alanlarda önemli yol kat edildi.  Siyasi anlamda Cumhuriyet ilan edildi. Toplumda düzenlemeler yapıldı. Yeni bir devlet dünya da yerini aldı.

                                       Hayatına iki kadın oldu. Fikriye, kurtuluş savaşı sırasında ve sonrasında hep yanında oldu. Fikriye  M.Kemal’e  aşıktı. O’nun için her şeye katlanmaya hazırdı. Ne var ki  H.Edip Adıvar’’ Fikriye  M.Kemal’e son derece bağlıydı. Ancak O’nu evliliğe ikna edemeyecek kadar beceriksizdi.’’ Demişti. M.Kemal’de hele bir savaş bitsin diyerek  sorunu erteliyordu. Sonunda Fikriye öldü. Kimine göre intihar etti.

                                       Latife Hanım için ‘’Halkımdan okumuş bir kadını seçiyorum ’’diyerek yola çıktı. Halkıma örnek olacak bir evlilik yaptım diyecekti. İki yıl süren  bu evlilik te boşanmayla son buldu. İki kadınla da mutlu olamadı.’’ Hayatımda yaptığım en büyük hata evlenmekti.’’ diyecekti. Bazı şeyleri yaşayamadı ve yazmaya fırsat bulamadı. Hayatını adeta ülkesine ve halkına adadı. Çocuğu olmadı manevi çocuklarıyla bu sevgiyi gidermeye çalıştı.

                                       26 Eylül 1938 de ilk kez komaya girdi. Gözlerini açtığında baş ucunda manevi kızı Afet İnan vardı. O’na ‘’Ölüm demek böyle olacak kızım ‘’ diye fısıldadı. İkinci komaya girmeden önce son sözü ‘’Saat Kaç’’ oldu. Takvim 9 Kasımı gösteriyordu. Otuz altı saat süren komada kaldı, ertesi günü saat  9.05  geçeyi  gösteriyordu. Hayatı son buldu.