Ülkemizin iki büyük  futbol  takımı  Süper kupa final maçını  Riyad’ da oynayacaklardı. İki farklı devlet, farklı halklar, farklı anlayışlar. Maç yapılamadı. Maça çıkarken taşınacak pankartlar ve  maç öncesi giyilecek formalara izin verilmemesi tartışmalara neden oldu. Kutuplaşma konusunda çok uzmanlaşmış olan Ülkemiz ve insanları sosyal medya ve diğer iletişim kanallarından tepkilerini dile getirdiler. Çok değil iki gün sonra diğer kutup sabah namazı sonrası İstanbul’un Eminönü meydanında toplandılar  ve Galata köprüsüne çıktılar.

Spor alanındaki sloganların  protestoların beklenmedik şekilde yaygınlaşmasının önüne geçilmeliydi. Ülkemizin ve devletimizin çimentosu söz konusu olunca biraz canları sıkılanlarda Cumhuriyetimizin kuruluşu sırasında kaldırılan  Saltanat ve Hilafet pankartlarıyla biz de buradayız dediler. Kutuplaşma derinleşmeliydi   bu  durum çok hoşumuza gidiyordu. Ben burada siyasi çözümler peşinde olmadığımı belirtmeliyim. Peki o günlerde ülkemizin gelirleri arttı mı? Türk lirası değer kazandı mı? İhracatımız arttı mı ? Enflasyon düştü mü ? Fakirliğimiz ortadan kalktı mı? Eğitim ve sağlıkta ilerledik mi ? Üretim her alanda arttı mı? Kaliteli insan yetiştirme konusunda yol alabildik mi?

İzmir’in Selçuk ilçesi yakınlarında  bir binanın çatısında ‘’ İYİ İNSAN  İYİ VATANDAŞ  İYİ  FUTBOLCU ‘’ yazısını görünce  merakımızın giderilmesi için binaya girdik. Akşam yemek vaktiydi. Beş yaşından  on yedi yaşına kadar çocuklar  hepsi pırıl pırıl. Burası  Altınordu Futbol Akademisi okuluydu. Yetenekli çocukları bulup  burada   barındırıyorlardı. Futbol  dışında eğitimleriyle de ilgileniyorlardı. İçeride de  ‘’Sizi buraya getiren yeteneğinizdir. Sizi burada tutacak olan ise karakterinizdir ‘’yazılı pankartla karşılaştık. Kütüphaneyi gezdik. Her öğrenci bir hafta içinde kendine verilen kitabı okumak zorunda. Bitiremeyen hafta sonu yapılacak maç kadrosuna alınmıyor. Bilgisayar odaları ve  maç analiz odaları ayrıca sinevizyonla  birlikte ders salonları.  Yetmiş bin metre karelik alanda  büyük baş ve küçük baş hayvan barınakları , sebze  bahçeleri tabi ki futbol sahaları vardı. Tanınmış Milli futbolcularımızdan Cengiz Ünder ve Ercan Söyüncü burada yetişmişlerdi.  Yetişecekler de  sıradaydı.

‘’Biz çocuklarımızın futbolda olduğu kadar derslerinde de başarılı olmasını istiyoruz. İdmanlar nedeniyle eksik kalan derslerini özel öğretmenlerle tamamlıyoruz. İyi futbolcu yetiştirmek yeterli değil iyi bir öğrenci. İyi birer insan olmalarını da istiyoruz. Her türlü desteğe rağmen derslerini asan ve okulunda olumsuz davranan çocuklarımız önce  geçici olarak idmanlara alınmıyor ve maça çıkamıyorlar. Eğer bir gelişme olmuyorsa futbol okulumuzdan ilişiği kesiliyor. Disiplin her şeyden önemli.  Tesislerde cep telefonu bulundurmak yasak. Küpe takmak, kep giymek yasak. Bu kurallardan birsine uymamak kulüple ilişkisinin kesilmesine neden oluyor. Ana düşünce okullarını başarıyla bitirmek  ve profesyonelliğe ilk adımı atmak. Hollanda’nın Ajax takımının alt yapı okulu Türkçe karşılığı ‘’Gelecek ‘’olan kuruluşunun amaçları böyle. Alt yapıda öğretilen temel yaklaşım ‘’Futbol bir savaş değil, bir eğlencedir.’’ Hollanda’da  bebeklerin baba ve anne demeden önce ilk kelimelerinin Ajax olduğu söylenir. Van Basten, R:Babel, Rijkaard, Kulivert, Frank ve Ronald Boer kardeşler, ve tabi ki Johan Cruyff. Bu okuldan yetişenlerden bazıları

‘’Biz oyuncularımıza  önce centilmence mücadele etmeyi sonra kazanmayı öğretiyoruz. Oyun sırasında rakiplerine saygı duymayı öğretiyoruz. Tartışılmaz değerlerimiz saygı, takım çalışması, alçak gönüllülük , fedakarlık, mutlu insan ,iyi insan, teknik direktörle aşçıya aynı ölçüde saygı. Çok çalışmak, çaba  sarf etmek, doğru beslenmek. Ayrıca iletişim, finans,  pazarlama, ve yönetim bilgisi dersleri veriyoruz. Savaş, kavga, şans, şansızlık gibi kelimeler kullanmıyoruz. Cep telefonu yasak. Saç traşı kuralımız var. Barcelona’nın kalbi La Masia (Çiftlik evi anlamına geliyor )da böyle. Kurucusu tabi ki J. Cruyff.  Guardiola,  Valdes, Puyol, Pique, İniesta, Xavi, ve Messi  burada yetiştiler. Ülkemizde Altınordu takımına benzer alt yapı okulları da var. Çabalarına saygı duyuyorum. İnsan yetiştirme arzularını destekliyorum. Ülkemizde de güzel çalışmalar var tabi ki. Girişteki yazdıklarımla sonraki yazdıklarımı sentezlemeyi ve yorumlamayı okurlarıma bırakıyorum.