Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışın. Sizlerden çok şey bekliyoruz
Mustafa Kemal Atatürk.
Çocukluk; hatırlandıkça yüze yayılan gülümsemenin hiç solmaması, özgürce oynanan sokak oyunları...
Çocukluk; düşündükçe, tırmandığımız ağaçlar, uçsuz bucaksız yeşil örtü...
Çocukluk; parmağımızdaki uğur böceğinin şarkılar eşliğinde kanatlanmasını beklerken bütün dünyaya yetecek kadar adil hayaller sığdırmak...
Çocukluk; bölüşülen salçalı ekmek, akşam üstleri eve girmeyi ertlediğimiz sonu gelmeyen o son beş dakikalar...
Mutlu çocuklardık vesselam...
Okuduğunuz bir çok makalede kitapta veya bir gazete köşesinde mutlaka denk gelmişsinizdir şöyle bir cümleye; insanlar küçük şeylerden mutlu olmayı akıllarına getiremedikleri her gün, hem doğaya hem diğer insanlara hem de kendilerine gittikçe yabancılaşırlar... bu sebepten olsa gerek çocukluğumuz aklımıza geldiğinde damağımızdan silinmeyen o tadın bir ömür boyu kendini hatırlatması...
Yine bu yüzden olsa gerek, bugünün çocuklarının bizler kadar şanslı olmadığına içimizin burkularak bakması..doğaya, çiçeğe, böceğe, sokağa, toprağa uzak büyüyeyen büyümek zorunda olan bugünün çocukları...
Pandemi dönemini konunun dışında tutarak, okul, özel ders, dershane, üçgeni arasına sıkışıp kalan, arta kalan zamanlarda ise arta kalan bir zamanları olursa, tablet, cep telefonu, bilgisayarlar vasıtasıyla hayatla bağ kurmaya çabalayan, teknoloji ile hayatı öğrenmeye çalışan bugünün çocukları...
Peki bütün bu nedenler hep teknolojinin suçu mu?
Oturdukları yerden daha rahat gözetleyebildikleri için doğa yerine kapalı alışveriş merkezlerinde inatla çocuklarına oyun öğretmekte direnmeye devam eden ebeveynlerin hiç suçu yok mu?
Kapalı alışveriş merkezlerininin oyun bölümlerinde oyunu öğrenen bir çocukla toprağa, ağaca dokunarak oyun oynayan çocuk bir olabilir mi?
Uzmanların görüşü; hırçınlık, tatminsizlik, dikkat eksikliği, sosyal beceri zayıflığı, doğaya uzak kalanlarda fazlaca gözlemlendiği yönünde!
Bilim adamları ağaçların yanında ve doğada günde en az yarım saatini geçiren insanların öncelikle mental anlamda gelişim gösterdiğini ve bunun çok kısa sürede de fiziksel yansımalarının gerçekleştiğini söylüyor…yapılan araştırmalar yeşil rengin insana huzur verdiği dinlendirdiği doğa ile iç içe olan insanların yaşamda daha çok anlam bulduğu, kendini daha iyi hissettiği psikolojik yaşama önemli katkı sağladığı yönünde.
İskoçya Shetland adalarında doktorlar; doğa yürüyüşlerini, kuşları izlemeyi, papatyalardan taç yapmayı artık reçetelere yazıyorlar :)
Sokakta, açık alanda, doğada zaman geçiren çocukların kendi başlarına karar verme yetilerinin geliştiği, hayata, koşullara daha rahat uyum sağladığı, zorluklarla mücadelede daha başarılı oldukları kabul edilen bir gerçek... onları bu deneyimlerden mahrum bırakmamak ebeveynlerin en önemli görevi olmalı..
Doğada fazla vakit geçirenler duyumsamayı, sezginlerini kullanmayı, kendi ile bir bütün olabilmeyi, her canlının yaşam hakkı olduğunu öğrenir, Chave’in bu cümlesi önemsenmelidir der ki, “Beş yıl sonra olacağın insan, bugün okuduğun kitaplara, izlediğin filmlere, dizilere, zaman harcadığın insanlara, tükettiğin gıdalara, alışkanlıklarına ve giriştiğin yazışmalara, konuşmalara göre şekillenecek...”
Bu yüzdendir ki bazı alışkanlıkların küçükken kazanılması çok önemlidir, hayatımızı çocukken kazandığımız alışkanlıklar şekillendirir ve çocukken kazandığımız alışkanlıklarımız hayatımızın ilerleyen dönemlerinde önemli rol oynar...
Doğada beş duyu organımızı kullanmak dururken, kapalı ortamlarda neden iki duyu organına hapsetmek zorunda bırakıyoruz çocuklarımızı, kendimizi ve hayatımızı...
“Bir aynadır doğa, hem de aynaların en iyisi” diyen, Dostoyevski’ye kulak verin çocuğunuzun elinden tutup en iyi ve en güzel aynadan kendinize bakmayı ihmal etmeyin..
Bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) kuruluşunun ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 104. Yılını kutlayacağız...
Çocuklarımızın tarihini, kültürünü, doğasını ,toprağını, suyunu gezerek yerinde görüp öğreneceği, nice bayramlar diliyorum kutlu olsun...
Nurgül Sözer