“Çocuklarımızın hayatları mahvolmasın, çocuk işçiliği ve çocuk evliliğiyle daha çok mücadele edelim.”

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, 20 Kasım 1989’da kabul edildi. Bu nedenle her yıl 20 Kasım günü Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanır.

Bu sözleşme, çocuk hukukuna ilişkin en temel ilkelerden olan “çocuğun üstün yararı” ilkesini kabul ettiği için hukuk dünyasında büyük bir öneme sahiptir. Yine, (istisnalar olmakla birlikte” on sekiz yaşına kadar herkesi çocuk saydığı için de önemlidir.

Sözleşmenin 3. Maddesi şu şekildedir:

“Madde 3

 

1.      Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.

2.      Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.

3.      Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.”

Bu madde çocuğun üstün yararı ilkesinin temelini oluşturur. Üstelik bu sözleşme, üstün yarar ilkesi gereği imzacı devletlerin çocukların yararını gözetmesini taahhüt etmesini ister. Ülkemiz de bu sözleşmeyi imzalamıştır.

Sözleşme sonucunda ülkemizde 2005 yılının temmuz ayında Çocuk Koruma Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanun kapsamında 18 yaşından küçük herkesin çocuk olduğu kabul edilmiş, ihtsas mahkemeleri olan Çocuk Mahkemeleri ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri kurulmuştur. Yine kanunun 4. Maddesinde çocuğun üstün yararı ilkesine yer verilmiştir.

Bu açıklamalar doğrultusunda çocukların menfaatlerini korumak ülkemizin görevidir diyebiliriz.

Peki, ülkemizde çocuklara ilişkin istatistikler ne diyor?

Çocuk İşçiliği

“Çocuk işçiliği, çocukların zihinsel, sosyal, fiziksel ve psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkiler.  [1]

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2019 Hane halkı İşgücü Araştırması içinde sürdürülen, 5-17 yaş grubundaki çocuklara uygulanan “5. Çocuk İşgücü Araştırması” sonuçlarına göre, Türkiye’de bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin olarak belirlenmiştir. Cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların %70,6’sını erkek çocukların, %29,4’ünü ise kız çocukların oluşturduğu görülmektedir.[2]

Çalışan çocukların çalışma nedenlerinde ilk sırayı %35,9 ile "hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak", alırken bunu, %34,4 ile "iş öğrenmek, meslek sahibi olmak" %23,2 ile "hanehalkı gelirine katkıda bulunmak" izlemiş, çocukların %6,4'ü ise "kendi ihtiyaçlarını karşılamak" amacıyla çalıştıklarını ifade etmişlerdir.[3]

Bu verilere göre çocuk işçiliği, mücadele edilmesi gereken ciddi bir alan olarak görülmelidir. Kaldı ki ölümler de mevcuttur. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre 2021 yılında Türkiye'de en az 62 çocuk, çalışırken hayatını kaybetmiştir. İSİG Meclisi'nin konuyla ilgili verileri tuttuğu 2013 yılından bu yana ise ölen çocuk işçi sayısı toplamda en az 556 olarak açıklanmıştır. İSİG, Türkiye'de son dokuz yıl içerisinde ölen çocukların 316'sının tarım ve orman; 57'sinin inşaat 37'si metal; 27'sinin ise konaklama ve eğlence işkolunda hayatını kaybettiğini duyurmuştur.[4]

Bu verilere göre ülkemizin, çocukları çocuk işçiliğinden BM sözleşmesine uygun olarak koruyabildiği söylenemez. Birçok sivil toplum örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda faaliyet programları çıkarmışlardır.

Çocuk Gelinler

“Çocuktan Gelin Olmaz.”

Gelelim ülkemizde çocuk hakları konusundaki bir diğer vahim duruma…

Medeni Kanunumuza göre yasal evlenme yaşı 18’dir. Ancak 17 yaşını tamamlamış çocuklar ailelerinin ya da yasal vasilerinin izni ile evlenebilirler. 16 yaşını tamamlayan çocuklar ise, istisnai durumlarda ve hayati önemi bulunan bir gerekçenin olması şartıyla mahkemeden alınan özel izinle evlenebiliyor.

TÜİK’in 2021 yılı istatistiklerine göre ülkemizde 12 bin 919 kız çocuğu erken yaşta evlendirildi. Erkek çocukların evlendirilme sayısı ise 770. Bu veriler resmi evlilikler için geçerli. Bu nedenle resmi olmayan (dini nikahı gibi) evlilikler de eklendiğinde özellikle kız çocuklarında bu sayının çok daha yüksek olduğu düşünülmektedir. [5]

Ayrıca İMDAT Derneğinin verilerine göre 15 yaş öncesi çocuk evliliklerinde ülkemiz Avrupa’da birinci sırada bulunuyor. (Bkz. Dipnot 5).

Sonuç

Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla incelediğim verilerde, ülkemizde kamu makamlarının çocukların üstün yararını korumada tam olarak başarılı olmadığı görülmektedir. Çocuklarımızın hayatları mahvolmasın, çocuk işçiliği ve çocuk evliliğiyle daha çok mücadele edelim.

Saygılarımla.

Yıldıray ÇIVGIN