Dijitalleşme günümüzde hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Bunun en büyük nedeni, teknolojide gerçekleşen hızlı ve önemli ilerleme olarak gösterilebilir. Günümüz dünyasında iletişim, ticaret, eğitim ve eğlence gibi pek çok alan artık dijital platformlar üzerinden yürütülüyor. Bu dönüşüm bireylerin hayatlarını elbette kolaylaştırmaktadır.

Ancak bu hızlı dijitalleşme; korsan yayıncılık, banka hesap bilgilerinin çalınması ya da T.C. kimlik numarası gibi oldukça önemli özel bilgilerin çalışması gibi tehlikelere de neden olmaktadır.

Bu tür tehlikelere medeni toplumlarda öncelikle hukukun engel olması beklenir. Buna karşılık hukuk, özellikle dijital gelişmeler kadar hızlı gelişememekte ve çoğu zaman bu tehlikelere karşı yetersiz kalmaktadır.

Örnek vermek gerekirse korsan yayıncılığa hukuk ile engel olmak neredeyse imkânsız hale geldi. Bir korsan yayın bağlantısının ilgili mercilere şikâyet edilip o mercilerden karar çıkarana kadar yayın bitmektedir. Karar çıksa bile, teknolojinin getirdiği imkanlarla aynı kaçak yayın hemen başka bir bağlantıya aktarılabilir. Bu döngü devam eder ve hukuk görüldüğü gibi çaresiz kalır.

Bu sorunlardan sadece bir tanesi. Bana göre en büyük sorun, artık neredeyse herkesin kişisel verilerinin dijital olarak bir yerlerde depo edilmesi, hatta satılmasıdır. Örnek vermek gerekirse sosyal medya platformları, kullanıcılar hakkında geniş çaplı veri topluyor. Kullanıcıların kişisel bilgilerinden, beğeni ve ilgi alanlarına kadar pek çok veri, bu platformlar tarafından işleniyor ve çoğu zaman üçüncü taraflarla paylaşılıyor. Hangi fotoğrafları beğendiğimizden, hangi yemekleri sipariş ettiğimiz, hangi şarkıları dinlediğimiz, hangi tür filmlerden hoşlandığımıza kadar neredeyse hayatımızda yaptığımız her şey dijital olarak işlenmekte ve adeta dijital bir haritamız çıkarılmaktadır.

Bu işlenen veriler birçok kez sızdırıldı.  Örnek vermek gerekirse içinde kimlik numaralı ve kredi kartı bilgileri de dahil olmak üzere milyonlarca kişiye ait birçok veri, Yemeksepeti olayında çalındı. Aynı şekilde Cambridge Analytica skandalı da bu durumun ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini gözler önüne serdi. Bu skandal, kişisel verilerin kötüye kullanılması ve seçim sonuçlarına müdahale edilmesi gibi ciddi sonuçlar doğurdu.

Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) ve Türkiye’nin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), bireylerin veri güvenliğini sağlama konusunda önemli adımlar olarak değerlendirilebilir. Bu düzenlemeler, şirketlere ciddi yükümlülükler getiriyor ve bireylere de verileri üzerinde daha fazla kontrol imkanı tanıyor. Ancak hala yeterli değil.

Bazı sosyal medya platformlarında verilerimiz adeta satışa çıkarılıyor. Bunun sonu nereye varacak, bilemiyorum.

Umarım hukuk, en kısa sürede teknolojik gelişmeleri yakalar ve medeni bir şekilde mahremiyetimizi yeniden kazanırız.

Saygılarımla.

Yıldıray ÇIVGIN