Bir süredir hem genel kamuoyunun hem de hukuk kamuoyunun gündemini Hayvanları Koruma Yasasındaki değişiklik taslağı meşgul etmektedir. Bu değişiklik özellikle sokakta yaşayan hayvanların öldürülmesi için “uyutma”, “ötanazi” gibi olayı korkunç gerçekliğinden saptıran sözcüklerle tartışılmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki sokakta yaşayan hayvanların yarattığı sorunları inkâr etmiyorum. Sadece ülkemizde ne zaman bir sorunla karşılaşsak verilen ilk tepkinin öldürme, yok etme, yıkma olması beni gerçekten çok üzüyor.

Ve bu öldürme taraftarları da giderek çoğalmış durumda. Bu acımasızlık oldukça korkutucu. Sanırım bunun arkasında kendinden başka canlıları yok sayma, “sadece insan” anlayışını benimsemek yatıyor.

Yasanın ilk halinde de sahiplenilmeyen hayvanların belirli bir süreç sonunda öldürülmesi öngörülüyor, bunun için “ötanazi” kavramı kullanılıyordu. Ancak bu kavram, komisyonda daha sonra çıkarıldı. Buna karşılık sokak hayvanlarına ilişkin tehlike hala devam ediyor.

Yasa hala tartışılma aşamasında.

Veterinerler Birliği yaptığı açıklamada sorunun toplu katliam yapmadan da çözülebileceğini belirtiyor. Birlik “Dünyada yapılan tüm yeni bilimsel çalışmalara göre kısırlaştırma köpek sayısını azaltmakta, itlaf ise etkisiz kalmaktadır. Kuduzdan korunmak konusunda da en yararlı yöntemin kısırlaştırma ve aşılama olduğu tüm yeni çalışmalarla gösterilmektedir. Tasarı gerekçesinde referans verilen çalışmaların tümü veteriner hekim sayısının az olduğu, kısırlaştırmanın henüz yapılamadığı veya tekniklerin gelişmediği eski tarihlere aittir.” şeklinde açıklama da yapmıştır. Yine Birlik şu önerilerde bulunmuştur:

  • Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır.
  • Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.
  • Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır.
  • İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır.
  • Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.

  • Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir.
  • Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır
  • Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidir.
  • Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
  • Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır.
  • Ayrıca, sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır.
  • Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir.

Buna göre soruna ilişkin katliam dışında da denenebilecek çözümler bulunmaktadır. Yani bu işin uzmanlarına göre öldürmek zorunluluk değildir. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesinde zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi anlamına gelen her davranış, bir "biocide" yani yaşama karşı suç olarak tanımlanmıştır (md. 11/1).

Hukuk tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymalıdır. Bir başka deyişle sadece insan odaklı değildir hukuk, yaşatma taraftarı olmalıdır, öldürme değil. Bu nedenle hukukun katliamı, öldürmeyi meşrulaştırması mümkün değildir.

Umarım bu acımazsız ve sadece insan odaklı korkunç hataya hukuki kılıf bulmaktan vazgeçilerek, sorunun konunun uzmanlarının önerdiği yollar ve yöntemler çerçevesinde çözümü için somut adımlar atılır.

Saygılarımla.

Yıldıray ÇIVGIN