Önceden kullanımı bir statü göstergesiyken, ülkemizde yaşanan yoksulluğun giderek derinleşmesi sonucunda günümüzde adeta herkesin kullandığı ve ödemede büyük güçlük yaşadığı kredi kartlarının sayısı ve hacmi giderek artıyor.

Önceleri kredi kartları bilgisayar, telefon gibi dayanıklı tüketim mallarının taksitle satın alınmasında daha çok kullanılırken günümüzde insanlar en temel ihtiyaçlarını, market alışverişlerini bile kredi kartı ile karşılamak zorunda kalıyor.

Bir önceki yazımda bir aile hayal edip, bu aileyi zorunlu ihtiyaçları karşılanacak şekilde asgari ücret ile geçindirmeye çalışmıştık. Ne yazık ki ailemiz her ay yaklaşık 8 bin lira açık vermekteydi. Bu açık nasıl finanse ediliyor sizce? Evet, kredi kartı ile.

Dolayısıyla günümüzde insanlar en temel ihtiyaçlarını bile bankaya borçlanarak karşılamak zorunda kalıyorlar. Peki bu nereye kadar sürdürülebilir?

Bu konudaki verilere de göz atmak gerekmektedir. 2023 yılında kredi kartı ile alışveriş harcamalarında geçen yıla göre %187 artış mevcut. Neredeyse 3 kat artmış. Bu da bize göstermektedir ki vatandaşların gelirleri yetmediği gibi, insanlar şu an gelecekteki gelirlerini de harcamaya devam etmektedirler.

Kredi kartı harcamalarının artışı sonucunda, vatandaşların borçlu oldukları icra dosyalarında da çok ciddi artış söz konusu. 2022 yılında açılan takip sayısı 5 milyon 8 bin civarı iken, bu rakam 1 Ocak 2023 – 21 Temmuz 2023 arasında sadece 7 ayda 3 milyon 142 bin civarı artış gösterdi. Buna göre 2023 yılı daha bitmeden, geçen yıla kıyasla icra dosyalarındaki artış oranı %63 oldu. Halen açık tüm icra dosya sayısı ise 21 milyonu aştı.

Bu sayılar korkunç sayılardır. Komisyon tarafından belirlenen asgari ücret ortada. Üstelik, özel sektörde çalışanların %67’si asgari ücret ile çalışmaktadır. Bu da her 3 özel sektör çalışanında 2’sinin asgari ücret ile çalıştığını göstermektedir.

Bu veriler bize gösteriyor ki ülkede yaşanan ekonomik bulanımın sonuçlarının büyük kısmı, çalışan kesime yüklenmiş durumda. Tam zamanlı çalışan insanların en temel ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanmak zorunda kalmaları insan onuruna yaraşır bir durum değildir. Bu nedenle hem hukuk politikalarının hem de ekonomi politikalarının bir an önce çalışan kesimi bu borç batağından kurtarmaya öncelik verecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim çalışan insanların emeklerinden ve zamanlarından başka sermayesi olmadığından borç yükünden çalışmadan kurtulmaları mümkün değildir.

Saygılarımla.