Annem, senin çektiğin acılar yüz çizgilerinde okunuyor. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Anadolu coğrafyası senin nasırlı ellerinde şekillendi. Tütün tarlalarında günün ilk ışıkları yüzüne vuruncaya kadar verdiğin emek unutulmaz. Merkebin sırtındaki heybenin bir kefesinde tütün sepeti diğerinde ben vardım da; tütün tarlasından eve kadar yalın ayak yürümek yormuyordu seni...

Annem, hayatım boyunca cenneti ayaklarının altında arama sevdasında oldum. Senin acıların beni olgunlaştırdı. O kadar sıkıntılara rağmen hiç isyan ettiğini duymadım/görmedim. Kadınlar Günü senin hakkın idi ama  hiç sesin çıkmadı. Hiç bir zaman hak arayışına girmedin ya da kadın olarak görevini en iyi  şekilde yapmayı ihmal etmedin. Ailen senin kutsalın idi. Çocukların gözbebeğin.

Annem, şehit oğlunun acısı yıllar sonra gözlerinden fışkırdı. Ne çok ağladın da göz pınarların dayanamadı, kurudu. Yine de şükür makamında oldun. 'Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar' sözü senin için söylenmiş! Senin gözyaşların olmasaydı dünya nasıl olurdu bilemiyorum. Her ağlayışında arzın titrediğini gördüm. Hiç bir zaman 'Sen ağlama, senin yerine ben ağlarım ' diyemedim. Hep sen ağladın, ben gözlerinde dünyayı seyrettim.

Dünya ne kadar da küçükmüş çok sonraları anladım. Dost aradım yıllardır, bulamadım. Ne zam daralsam annemin dualarına sığındım da huzur buldum.

Annem, şimdi 'Anneler Günü' diyorlar ve ben sana 'Anneciğim, anneler günün kutlu olsun' diyemiyorum. Ben, yılın her günü anneler günü olsa da hakkını ödeyemem! Ne olur beni affet! Sen affetmezsen ben cenneti bulamam.  Bulamam Anneciğim! Şimdi çok uykum var. Ninnilerinin gizemli büyüsünde kalmak istiyorum.

ANNEM

Ak başlı dağlarda kar, saçların kadar yüce

Senin sırrın çözülmez, çözülmez anneciğim

Adın ne kutlu senin, dilimde iki hece

Senden başka bir destan, yazılmaz anneciğim


 

Yeniden ninni şöyle, okşa başımı yine

Nasırlı ellerinle sil gözyaşımı yine

Mübarek dillerinle yorsan düşümü yine

Başkası benim için, üzülmez anneciğim


 

Senin sırrın çözülmez, çözülmez anneciğim...

Gündüz Aydın