Cumhuriyetimizin 100. Yılı nedeniyle Salihli İlçe Halk Kütüphanesi’nin düzenlediği programlar çerçevesinde “Cumhuriyetin İsimsiz Kahramanları” isimli  konferansımı hafta boyunca ilk ve ortaokul öğrencileri ile paylaştım.

            Cumhuriyetimizin kuruluşundan önceki zor günler ve bu zor günlerin kahramanlarını unutmamak gerekir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere silah arkadaşları ve her köyden, her kasabadan, her ilçe ve ilden insanımızın her ferdi bu topyekün başlatılan kurtuluş seferberliğine karşılık beklemeden katıldılar.

            Kurtuluş Savaşı’nın bir çok isimsiz kahramanı vardı.

            Çocuk denilebilecek yaşlarda bu kutlu seferberliğe katılarak tarih yazdılar.

            Bunlardan bir tanesi de Salihli’nin Gökçeköy’ünden 1913 yılında 17 yaşında Çanakkale’ye askere giden Hüseyin Çavuş idi.

            Hüseyin Çavuş (Aydın); görmediğim, ben doğmadan bir yıl önce vefat eden dedem... O’nun hayatını ve hikâyelerini oğlu rahmetli babam Mustafa Aydın’dan dinlemiştim.

            Babamın vasiyeti ile Dedem Hüseyin Çavuş’un hayatını anlatan “Kınalı Keklik” isimli “Kurtuluş Savaşı Hikâyesi” yazmıştım. 2014 yılında ilk baskısını yaptığım bu hikâye, Cumhuriyetimizin 100. Yılına özel 6. Baskısını yaptı.

            Kültür ve Turizm Bakanlığı bu eserimden 800 adet satın alarak ülkemiz genelindeki kütüphanelere gönderdi.

            İşte bu kitabımda yer alan hikâyeyi anlatığım “Cumhuriyetin İsimsiz Kahramanları” isimli konferanslarımla Salihli Gazi İlkokulu, Misak-ı Milli Ortaokulu, Fatih Ortaokulu ve Beşeylül İlkokulu öğrencileri ile birlikte oldum.

            Bu konferanslar bitiminde Kınalı Keklik isimli kitabımı öğrencilere hediye ettim. Bu eserimin öğrencilere dağıtımında destekleri için Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’na teşekkür ediyorum.

            Gökçeköylü Hüseyin Çavuş 1896 yılında dünyaya geldi. Salihli’nin Gökçeköy’ünde ikamet ederken 1913 yılında 17 yaşında askere alındı. Çanakkale’de askerlik yaparken, askere başladıktan 4 ay sonra “Şehit oldu” haberi geldi. O’nunla birlikte askara gidenlerden haber ve mektup gelmesine rağmen Hüseyin Çavuş’tan haber gelmeyince tamamen, yaşıyor umudu kesildi. Nüfustan kaydı silindi.

            Hüseyin Çavuş’un 9 Yıl Süren Askerliği

 

            Çanakkale’de ilk günden itibaren  göğüs göğüse süngü harbi yaptı. Bir gün açlıktan yorgunluktan  bayılan Hüseyin Çavuş, ayıldığında ters yöne giderek düşman kuvvetlerine yakalanır. 5 gün sonra Bulgaristan'a esir kampına götürülür. Burada bir çok Türk askeri esir vardı. Konyalı Halil ile tanışır ve arkadaş olur. Arkadaşı ile birlikte bir ekmek kamyonuna binip, çuvalların içine gizlenerek bu esir kampından kaçarlar. Bu esaret süresince çok iyi Yunanca ve Bulgarca öğrenen Hüseyin Çavuş bir Yunan gemisine binerek Mersin limanına çıktı. Burada tekrar yakalanır ve Yemen'deki esir kampına gönderilir. Konyalı Halil ile birlikte Yemen kamplarında kaçış planları yaparken burada Afyonlu Ali ile tanışırlar. Vatan hasreti çeken üç arkadaş Yemen'de tanıştıkları bir kervancı, bu esir üç Türk'ü fedai olarak işe alır. Kervan ile birlikte 38 gün sonra İran'a ulaşırlar. 6 ay burada kalan üç arkadaş Türkiye'ye geçmeyi başarırlar.

Ağrı Dağı eteklerinde 15 gün kalan Hüseyin Çavuş ve arkadaşları buradaki köylerde Ermeni mezalimini gördüler. Ermenilerin kadın, çocuk demeden nasıl kıyım yaptıklarına şahit oldular. Bir sabah bir ağacın altında uyurken gelen seslere uyandılar. Gelenler Türkçe konuşuyorlardı. Nihayet Türk Ordusu ile karşılaşan Hüseyin Çavuş ve

arkadaşları orduya yeniden katıldı.

İlk Çavuş elbisesini orada giyen Hüseyin Çavuş, Kâzım Karabekir Paşa'nın keşif birliği ile Ermenilere karşı savaştı.

Askere gitmeden önce kekliklerle adeta arkadaş olan Hüseyin Çavuş, 4 Eylül 1922 gecesi 5. Süvari Kolordusu’na bağlı 1. Süvari Tümeni ile Salihli’nin Adala Nahiyesi’nde konuşlanırlar. O geceyi orada geçiren Hüseyin Çavuş sabahında kekliklerin çığlıkları ile uyanır ve doğduğu toprakları tanır. 9 Yıl sonra ailesine ve sevenlerine kavuşur.

1957 yılının eylül ayında hastalanır ve vefat eder. Şimdi kabri Salihli’nin Çapaklı Köyü’ndedir.

Cumhuriyetimizin 100. Yılında İsimsiz Kahramanlarımızı rahmet ve dualarla anıyorum.

Ruhları şad olsun.

Not. Bu hikayenin tamamı Kınalı Keklik isimli eserimde yer almaktadır.