Merhaba Sektör Medya Grubu’nun siz değerli okurları. Ben çocukluğumdan beri hayvanları ve doğa yaşamını çok seven bir insanım. Evimde minnoş mu minnoş 3 tane kedim var. Ve onlara bakmayı çok seviyorum.

Hayvanlar doğanın bir gerçeği ve doğanın vazgeçilmez unsurları arasında yer alan varlıklardır. Sağlıklı bir çevre ancak, hayvanların varlıklarının kabul edildiği ve yaşam sürdürdükleri bir ortamda sağlanabilir. Hayvanlar olmadan doğadan ve çevreden önemli bir unsurun eksileceği ve doğanın dengesinin bozulacağı muhakkaktır. Bu nedenle, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, dengeyi sağlamak hayvanlarında korunmasını gerektirir.
Mesela küçücükk görünse de bir arı doğaya ve insan yaşamına o kadar büyük bir katkı sağlıyor ki bun anlatamam. Arılar, çiçeklere polenleri dağıtarak bitkilerin, ağaçların meyve vermesine, tohumlarını dağıtmasına olanak sağlarlar. Arıların, hayattaki bu önemli görevi ise bizim için hayati olan oksijen döngüsünü devam ettirir. Kısaca söylemek gerekirse, dünyadaki yaşamın büyük bir kısmı arıların görevlerini yapmalarına bağlıdır. İşte burada da görüldüğü gibi küçük görülen bir hayvanın ne kadar büyük görev üslendiği... 
Bu anlamda sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hayvanlarında hakkıdır. Aslında hayvan hakları insan haklarının ayrılmaz bir parçası, onun tamamlayıcısıdır. Hayvanların kendilerine tanınacak haklar yoluyla korunması, doğanın dengesinin korunmasını sağlayacak. Yani, kimsenin sahibi olmayan, yabani hayvanların öldürülmesi ya da sakat bırakılması sonucu doğanın dengesinin bozulacağı muhakkaktır. Zira doğanın bütün unsurları başlangıçta bir denge halindeyken, bu denge halinin bozulması, doğadaki bir unsurun yok olması, başka Zararlı unsurların çoğalmasını ya da artması sonucunu doğurabilir. Bundan da bireyler zarar görebilir.
Doğadaki denge ise insan, sağlığının ve hakkının korunması anlamına gelecektir. Yani, çevre ve canlıların korunmasına ilişkin sorun, kültürel bir sorundur. Bu kültürel kimlik sorunu doğa, toplum, insan, kültür bağını koruyamayan, çevresini anlamaya yetecek kadar, kendi çevresini oluşturamamıştır. 
Evrende öyle bir denge vardır ki her şey belli bir gaye ve hedefe göre yaratılmıştır. Her şeyde bir amaç vardır. “Neden yaratıldı, ne lüzum vardı?” diye sorduğumuz pek çok şeyin zamanı gelince ne kadar mühim ve gerekli olduğu anlaşılır diyerek bir sonraki yazımla başka bir konu ile buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın…