Merhaba Sektör Medya grubunun değerli okurları. Sadece Türkiye'nin değil dünyanın gündeminde savaşlar var... Ortadoğu'da ateş bir türlü sönmüyor. İsrail'in Gazze'de devam eden saldırılarına Lübnan'da eklendi ve şiddetin dozu giderek artıyor... Ülkemizin kuzeyinde de yıllardır Ukrayna-Rusya savaşı devam etmekte, ölümler ve yaşayanların hayatının durması insanlık için büyük dramlar yaşanıyor dört bir yanımızda. Şiddetin en büyüğü savaşken her gün yanı başımızda yaşanan insanlık şiddeti de cabası.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 5/6/2007 tarihinde alınan kararla Hindistan Bağımsızlık Hareketi lideri Mahatma Gandhi’nin doğum günü olan 2 Ekim,  Uluslararası Şiddetsizlik Günü ilan edilmiştir. Mahatma Gandhi şiddet karşısında şiddetsiz kalmanın önemini tüm dünyaya göstermiş olup şiddetsiz direnişiyle Hindistan’ın bağımsızlık hareketine liderlik etmiştir.

Şiddetin büyüğü küçüğü olmaz elbette ama kitlesel şiddet yani savaş ve her gün duyduğumuz, gördüğümüz, okuduğumuz kadına şiddet, hayvana şiddet, çocuğa şiddet veya ufacık bi kavganın bile şiddetle sonuçlandığı; insanların canlıların şiddete kurban gittiği bir dünyadayız.

Şiddet kavramı Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan Dünya Şiddet ve Sağlık Raporu’nda; “kişinin kendisine, başka bir kişiye veya bir gruba ya da topluluğa karşı, yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, kötü gelişim veya mahrumiyetle sonuçlanan veya sonuçlanma olasılığı yüksek olan, tehditle veya fiili olarak fiziksel güç veya kuvvet kullanımı” olarak tanımlanmıştır. Raporda; kadınlar, çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere kişilere yönelik şiddetin yaralanma, sakatlık ya da ölümle sonuçlanmasa da fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açabildiği, sonuçların gizli olabileceği ya da ortaya çıkmasının yıllar sürebileceği, bu nedenle de şiddet tanımının geniş yorumlanması gerektiği ifade edilmiştir.

BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) başta olmak üzere birçok uluslararası sözleşmede kişilerin yaşam hakları, işkence ve kötü muamele yasağı, şiddetsiz ve barış içerisinde bir yaşam sürme hakları korunmuştur. Uluslararası müktesebata paralel şekilde Anayasa’nın 17. maddesinde de “herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, kişilerin vücut bütünlüklerine dokunulamayacağı, kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı” güvence altına alınmıştır.

Hayvanların canları ve insan onurunu temel alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi dileğimdir.

2 Ekim Uluslararası Şiddetsizlik Günü vesilesiyle şiddetin olmadığı, barış ve hoşgörü içinde yaşanılan bir dünya temenni ediyorum...