Selam Eylül, yeni dönemim, güzel başlangıçlarım, bereketli işlerim, mutlu geri dönüşlerim, heyecanlı bekleyişlerim, yeni yazılarım ve siz güzel insanlar…

Uzun zamandır kafamdaki deli sorular ve onlara aradığım cevaplarla baş başayım…

Diyorum ki artık karalamalarımla her hafta birilerinin kulaklarını çınlatsam, kafamdaki soru işaretlerine çözüm arasam, hatıra kalsa yazdıklarım bana ve yaşantıma…

Ben bu ay yeni öğrencilerimle tanışma ve eskilere hasretle sarılma heyecanındayım…

Yeni öğrencilerimle ilk dersimize Uyum etkinlikleri ile başladık.

Eylül deyince herkesin aklına tabi ki bambaşka şeyler gelir… Acı, tatlı, anlamsız, komik, unutulmaz ya da unutulmaya çalışılan… Benim de aklıma “Nokta Günü” geldi… Ne alaka diyeceksiniz tabi.

Peter H. Reynolds'ın "Nokta" adlı kitabından ilham alınarak her yıl 15 Eylül gününde kutlanıyor Nokta Günü. Bir öğretmenin öğrencilerine cesaret ve yaratıcılığı aşılamak için noktayı yayarak başlattığı fikir her yıl kutlanan bir güne dönüşüyor. Okumayanlar varsa tavsiye ederim. Kısa cümleler ve küçük çizimlerle anlatılan ufak bir yolculuk… Kitapta bir çocuğun hayatına dokunmanın ne kadar önemli, değerli ve basit olduğundan bahsediliyor.

Reynolds’ un cümleleri ile başladık biz de ilk dersimize “ Bir nokta yap bakalım seni nereye götürecek?” Çocuk ruhu ne kadar temiz, özgür, yaratıcı… Öyle güzel şeyler söylediler ve çizdiler ki… Ama bazı cümlelere de bir o kadar şaşırdım… Çocuk olmaktan çok uzak, hep eleştirilmiş ve karşılaştırılmış, aslında onların olmayan öğrenilmiş cümleler…

Sonra birden içime bir hüzün çöktü… Acaba diyorum çocukları biraz rahat mı bıraksak artık? Onlara düşünme özgürlüğü mü sunsak? Seçme şansı mı versek? Hayatlarına bu kadar müdahil olmasak da yapabildiklerinin farkına mı varsalar? Gönüllerince oyun mu oynasalar yorulana dek? Hepsinin birbirinden farklı güzellikte ve özellikte olduğunu fark edip onları karşılaştırmasak mı? İyi bir öğretmen arayışına girmeden önce, ben iyi bir veli olmak için ne yapmalıyım sorusuna mı cevap arasak? Mutlu olmaları için aldığımız o çok pahalı oyuncaklar yerine onlarla sohbet mi etsek? Acaba şu kısa zamanı onlar büyümeden ne yapsak da unutulmaz kılsak? Ne yapsak da hayatlarına dokunsak?

Ama inanın bir güler yüz, biraz tatlı dil, ya da konuşmadan kırpılan bir göz, belki ufak bir dokunuş bile yetecek her şeye...

Nokta, kimine göre bir son buluş kimine göre de yeni bir başlangıç olabilir. Belki bir noktayla başlar herşey… Ne dersiniz?

O zaman Hayatın sonsuz yolculuğunda kendini arayan, insan hayatına dokunmanın ne kadar kıymetli olduğunun farkına varan, yaşantısına bir noktayla yeni kapılar açan herkese selam olsun…