Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin kurucusu, ulu önderimiz, Başöğretmenimiz, Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete göç edişinin 85.yılındayız. Rahmetle, şükranla, sevgiyle, özlemle ve minnetle anıyorum. Allah rahmet eylesin. Makamı Cennet ve ruhu şad olsun.

Bugün çevremizdeki olayları düşündükçe, iyi ki Atatürk’ü bu yüce Türk Milleti’ne başbuğ olarak göndermiş yaratan diyorum. O’nu gönderen yüce Allah’a sonsuz şükür ediyorum ve Türklüğün büyük lideri Atatürk’e bu vatanı, Devleti, Cumhuriyeti, özgür yaşamı bıraktığı, Türklüğümüzü bellettiği, milli duyguları kazandırdığı için sonsuz teşekkür ediyorum.

Bugün özgürce ibadetimizi yapıyorsak, çan sesi değil ezan sesini duyuyorsak, Başımız dik özgürce güzel yurdumuzda yaşıyorsak, bu onur ve gurur O’nun sayesindedir. Biz O’ndan razıyız Allah da razı olsun.

Bize düşen görev; O’nun bize emanet bıraktığı yurdumuza, bayrağımıza, Türkçemize, ilkelerine, inkılaplarına, fikirlerine, sahip çıkmak, O’nun izinde On Kasım'a kadar değil, son Kasım'a kadar... dimdik yürümektir. Vefalı olup, nankör olmamaktır. O’nu sevmek saymaktır. Dualarla ruhunu şad etmektir. Hakaret edip, saygısızlık edip ruhunu incitmemektir.

Atatürk’ü anmak güzel de, O’nu anlamak daha da önemlidir. O, fikri yapısını Türkçü ve Türk milliyetçisi yazar şair Ziya Gökalp’ten almıştır. “Fikir babam” der O’na. Avrupalılar O’na “Bozkurt Atatürk” demişlerdir. Çünkü O, kendisine Göktürk Devleti kurucusu Bilge Kağanı örnek almıştır. Tarihte isminde Türk adı olan Birisi Göktürk Devleti birisi Türkiye Cumhuriyet Devletidir. Bilge Kağan ”Ey Türk titre ve kendine dön” demiş, Atatürk de “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” demiştir. İlk kurulan milli petrol ofisine amblem olarak Göktürk Devleti’nin bayrağı olan Kurt başını seçmiştir. O’nun devrinde paraların pulların üzerinde bozkurt resimleri vardır. Birçok kurduğu kurumların amblemini bozkurt motifiyle süslemiştir. Çünkü; Bozkurt Türklük Alemi’nin sembolüdür. Rusya’nın ayı, Fransa’nın Horoz, Almanların Kartal, İran’ın Arslan, Çinin Ejderha, Hollanda’nın tilki vb. olduğu gibi yani. Biz, Yitip giden Türklük bilincimizi, O’nun sayesinde yeniden kazandık.

Öğretmene, sanatçıya, köylüye, gençlere, çocuklara, kadınlara çok saygı ve sevgi duyup sahiplenmiştir. Kadın hakları en güzel şekilde bizde olmuştur. Yurdumun yoksulluk ve yokluğu yaşadığı devirden kalkındığı bir döneme kavuşturmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurduktan 16 yıl sonra Hatay’ı ülkeye katmış, ömrü yetseydi Musul ve Kerkük’ü de katacaktı. Ona bazı kendini bilmez  hain ve gafiller hakaret ediyorlar. Oysa inancımıza göre ölenin arkasından kötü konuşulmaz. Ayıptır. Günahtır. Hele de bize bir devlet, vatan bırakan ataya böyle nankörlük edilmez. Böyle durumda ben de derim ki;” İstedikleri kadar saldırsınlar İki, üç vatansız şerefsize seni bırakmayız Atam !!!!..Hiç bir güç Atatürk'ü, Türk’ün gönlünden, ruhundan ve beyninden silemez. İçinde yoksa Atatürk'e karşı saygın sevgin, bırak Türk olmayı da, sen, insan bile değilsin. Onurumuzdur, gururumuzdur, başbuğumuzdur Atatürk. Ne Mutlu Türküm Diyene. Atatürk’ü sevene ve Atatürkçüyüm diyene.”

O, bir sanatçı, şair, yazar, komutan, matematikçi, hatip, bir dâhiydi. 57 yıllık ömründe onlarca savaş sırasında bile, 4 bine yakın kitap okumuştur. Her açıdan örnek insan, örnek Türk büyüğüdür, Türklüğün önderidir. Bütün Türk Dünyası ve mazlum milletler O’nu örnek lider olarak bilip, O’ndan ilham almışlardır.

Atatürk’ü anlatmaya ne kelimeler, ne sayfalar, ne zaman yeter. Bize düşen O’nu doğru ve önyargısız, tarafsız gözle anlamaktır. Kendisi de öyle istemiş; “Beni görmek demek, behemahal yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi ve hislerimi anlıyorsanız bu kafidir. İstese Krallığı, Komünizmi getirebilirdi. O, Cumhuriyet rejimini getirmiş ve Demokrasiyle yönetim sistemini kurmuştur. O, Türk Dünyasının en büyük Türkçüsü, en büyük Türk milliyetçisi, en büyük devrimcisi, en büyük komutanı, en büyük lideri, önderidir. Ölümünün üzerinden 85 yıl geçmesine rağmen, halen en sevilen Türk büyüğüdür. On Kasım'a kadar değil, son Kasım'a kadar Atamızın izindeyiz. Sarı kurt Başbuğ Atatürk’ün askerleriyiz. Sen rahat uyu Atam. Emanetinin bekçisiyiz. Hoşça kalın. Dostça kalın. Sevgiyle kalın. Atatürk’le kalın. Bugünkü yazıma eklediğim sözüm ;

İçinde yoksa Atatürk’e karşı saygın sevgin;

Bırak Türk  olmayı da, sen insan bile değilsin.  SEDAT GÜNAY

Ve işte yazıma uygun iki şiirim...

ATATÜRK DİYE

Atatürk'ü her anışımda,

Yokluğu yüreğimi dağlar

Ruhum tutuşur gözyaşımda,

Gözüm Atatürk diye ağlar.

Ah Atam ah diye inlerim,

Sözlerini okur dinlerim.

Özlemiyle geçer günlerim,

Özüm Atatürk diye yanar.

Bütün ilkeleri, ilkemiz,

Türklük ülküsüyse ülkümüz,

Önce Türklük, önce ülkemiz,

Gönlüm Atatürk diye coşar.

Türk'üz, Müslümanız, uygarız,

Cumhuriyetle gururluyuz

Atatürkçüyüz, onurluyuz,

Dilim Atatürk diye anar...

Mutluyuz, güçlüyüz, zindeyiz,

Tüm ulusalcı birlikteyiz,

Hep Atatürk'ü n izindeyiz,

Elim Atatürk diye yazar.

O'nu özlemle anıyorum,

Yokluğu ile yanıyorum,

Yerlerini çok arıyorum,

Beynim Atatürk diye arar.

Türk Milleti'nin atasıdır,

Türk Dünyası'nın rotasıdır,

Her Türk’ün ortak paydasıdır,

Kalbim Atatürk diye çarpar.

SEDAT GÜNAY- 1980

ATATÜRKÇÜ OLSAYDIK BİZ

Milletçe böylesi sefil olmazdık,

Atatürk'ün yolunda gitseydik biz...

İlimde, Teknikte geri kalmazdık,

Atatürk'ün sözünü tutsaydık biz..

Emperyalistlere yol mu olurduk?

Albayrağa düşman, el mi olurduk?

Vahşi Avrupa'ya kul mu olurduk?

Atatürk'ü tek önder bilseydik biz..

Ne İMF, ne Dünya Bankası'na,

Ne Çin, ne Rus, ne Amerika'sına,

Baş eğmez, el açmazdık başkasına,

Atatürk'ü hep örnek alsaydık biz.

Avrupa Birliği vız gelirdi vız.

Dünya önümüzde diz çökerdi diz.

Her bir Türk mutlu olurdu, oğul-kız

Atatürk 'ü sevsek, sevdirseydik biz.

Kimse Türk'e ihanet edemezdi.

Yurdumu Milletimi bölemezdi.

Mozaikçi-satılmış olamazdı.

Atatürk'e layık yaşasaydık biz.

Türklük ezilmezdi, hor bakılmazdı,

Her bir yerde Türk kanı dökülmezdi.

Türk'ün bileği asla bükülmezdi,

Atatürkçü yurttaşlar olsaydık biz.

SEDAT GÜNAY