Merhaba Sektör Medya Grubunun siz değerli okurları. Bu hafta ki ilk yazımda yardımlaşma kültürünü konu edinmek istedim.

Evet yardımlaşma bana göre geçmişten gelen atalarımızın bizlere miras olarak bıraktığı bir kültür olarak görüyorum. Yardımlaşmak çok uzun yıllar önce insanoğlunun öğrendiği, geleneklerine ve köylerde işlerin imece usulü yapılmasını sağlayan bir eylemdir. Bu geleneği ve alışkanlığı kaybetmemek birlik olmamızı ve toplum olarak yalnız olmadığımızın farkına varmamızı sağlar.
Yardımlaşma insanlar arasındaki dostluğu ve kardeşliği de pekiştiren bir unsurdur. Bildiğiniz üzere 6 Şubat’ta büyük bir felaket yaşadık. Benim bir tarafım Kahramanmaraşlı. Deprem felaketini bizzat yaşamadım ama yaşayan birçok tanıdığım, akrabalarım, dostlarım oldu. Deprem olduğu gün ile birlikte toplum bir anda kenetlendi ve ‘nasıl yardım edebilirim?’ telaşına girdi. İşte bu geçmişten gelen ve bizi biz yapan değerdir, işte bu yardımlaşma kültürüdür. Milletimiz ‘Aman düşmüş bir tekmede ben atayım’ demeyecek kadar asil ve yardım sever bir millettir. Ama yardımlaşma sadece felaket anlarına sığdırılmamalı tabi. 
Toplumumuzda yardıma muhtaç olan insanların yerine kendini koyma bilme özelliği çok yoğundu. Bunu yapabiliyoruz, çünkü buna tanık olduk. Ben oldum, yakınım oldu, iş arkadaşım oldu. Hayatın sana getireceğini bilmeyiz. Yardım ederken yardıma muhtaç durumda olabiliriz. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok ki. Bazen tek başımıza bu sorunların üstesinden gelemeyiz, işte bu engelleri aşmak ancak yardımlaşma ile mümkün hale gelir. Şöyle ki; Yardım yapan kişiyle yardım yapılan kişi arasında sevgi ve kardeşlik bağı güçlenir. Yardım sayesinde topluma kazandırılan insanlar kin, haset, düşmanlık gibi bir takım kötü huylardan kurtulur. Çünkü yoksullukla mücadele etmek, birlik ve beraberliği sağlamak, ekonomik olarak kalkınabilmek, manevi duygularımızı çoğaltmak, huzur ve mutluluk içinde yaşamımızı sürdürmek ancak yardımlaşma ile mümkün olabilir. Yardımlaşma ile sorunları çözülen insanlar daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşar. Bu mutluluk ve huzur toplumun geneline yayılır. Kısaca, yardımlaşmaktan el ele vermekten insan birikimlerinden bir şey kaybetmez. Ve o yüce sözde denmez mi ki “bir mum diğerine ışık vermekle kendi ışığından bir şey kaybetmez diye.” Bu da böyledir.

Hadi herkesi parlatalım herkes bizler gibi pırıl pırıl olsun hem onlar da, bizlere aydınlık versin. Yoksa biz birbirimizden ateşimizi saklarsak o ateş ışıldamaz, artmaz küçük bir rüzgârda kül olur gider.