Merhabalar Sektör Medya grubunun değerli okurları. Yeni bir köşe yazımla sizlerle olmanın mutluluğu içerisindeyim. Gizem Karakuş ve Onay Ozan arkadaşımız da iklim değişikliği ile ilgili köşe yazılarında bilgilerini, önerilerini paylaşmışlardı. Bende bu köşe yazımda iklim değişikliği ile ilgili fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Günümüzün önemli gündem maddesi iklim değişikliği, insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazları sebebiyle hızla artış gösteriyor. Fosil yakıtların tüketilmesi, arazi kullanımında yapılan değişiklikler, ormansızlaşma ve sanayi faaliyetleri, sera etkisini artırıyor. Tahrip olan bir dünya üzerinde yaşıyoruz. Evet, doğayı yıllar boyunca tahrip ettik. Buzullar erimeye devam ediyor ve dünya iklim konusunda her geçen gün daha da kötü bir rotada ilerliyor. Bunun sebebi de bizleriz ve bizden öncekiler. Üzücü ama gelecek nesillere daha kötü bir dünya bırakıyoruz.
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini doğrudan ya da dolaylı olarak görebiliyoruz. Bazı etkiler tahmin edilebilir düzeydeyken, bazılarını ancak sonuçları ortaya çıktığında fark ediyoruz. Isı değişimleri sellerin yoğunluğunu ve oluşum sıklığını etkiliyor. İnsanlar ve diğer tüm canlılar, iklim değişikliği nedeniyle farklı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin, insan sağlığı, toplum ve ekonomi üzerindeki etkileri birbiri ile yakından ilgili oluyor ve bizlerde bu etkileri artık daha fazla hissetmeye başladık. Bu yıl bildiğiniz gibi Haziran sonuna, Ağustos ayı başına kadar sağanak yağışla neredeyse tüm illerimiz mücadele etti. Bazı illerimizde sel felaketleri yaşandı. Hatırlayacağınız gibi Salihli’de 2 gün yağan sağanak ve dolu yağışı tarım arazilerinde bulunan birçok ürüne ciddi zarar verdi.
Gelinen son noktada ise bu yağışlara rağmen ülkenin birçok yerindeki barajlar alarm veriyor. Yer altı su kaynaklarımız ise günden güne tükeniyor. Bana göre ilerleyen yıllarda en değerli şey petrol değil, su olacak. Dünya ülkeleri su bulmakta zorlanacak.
Peki bu gidişat düzeltilebilir mi? Bazı okuduğum kaynaklarda bu durumun tam anlamıyla düzelmeyeceği, sadece işleyişin yavaşlayacağı yönünde bilgiler paylaşılıyor. Dünya üzerindeki tüm canlıları etkileyen bu küresel iklim değişikliği sorununa karşı, her birimizin sorumluluğu bulunuyor. Bende uzmanların açıkladığı bilgilerde hem fikirim. Bana göre de süreç tam anlamıyla bitmeyecek. Ama alınan tedbirlerle bu gidişatın yavaşlayacağı kanaatindeyim. Onun için doğaya sahip çıkmalıyız. Yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızı tasarruflu kullanmakla bu sürece ilk adımı atalım, çevreyi kirletmeyelim, ormanlarımızı, ciğerlerimizi koruyalım. Biz bunları yaptıkça gerisi kendiliğinden gelecektir diye düşünüyorum.
Dünyamıza sevgiyle…