Merhaba Sektör Medya Gurubunun siz değerli okurları. 4 Ekim dünya hayvanları koruma gününü geride bıraktık.
Evet o can dostlarımızın gerçekten korunmaya ve şefkate ihtiyaçları var. Bende elimden geldiği kadar can dostlarımı koruyorum. Evimde 2 tane kedim vardı geçtiğimiz günlerde dışardan cılız bir miyavlama sesi duydum. Bu bir yavru kedi miyavlaması mı? Diye biraz dinledim.
Ses o kadar acı geliyorduki ‘evet’ dedim kendi kendime bu bir yavru kedi miyavlamasıydı. Dışarı çıkıp onu bulmalıydım. Acaba bir şey mi oldu neden böyle miyavlıyordu? Sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Baktım gerçekten bir yavru kedi çalılıklara sıkışmış çıkamıyor. Bir yardım eli istiyor. Ona istediği yardım elini uzattım. O kadar masum ve o kadar tatlıydı ki, etrafta annesine yada yavru kardeşleri varsa onlara baktım baktım annesini göremedim. Onu orada öylece bırakamazdım. Aldım eve getirdim. Önce güzelce bir karnını doyurdum, sonra o kadar çok yorulmuştu yanı başımda uyuya kaldı. Çok tatlıydı. 2 kedim vardı ve onu da sahiplendim evimizde koşan bir kedimiz daha oldu.
Hayvanları sevmek dünyanın en güzel duygularından bir tanesi. Bazen haberlerde hayvan dostlarımıza eziyet eden kişilerin haberleriyle karşılaşıyorum. O masum ağzı olan konuşamayan hayvanlara nasıl kıyıyorlar bir türlü buna anlam veremiyorum. Daha dün bir haber vardı. Küçük bir çırak berberin kedisini dakikalarca dövüyor, masum kedi iç kanama tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bir çocuğun bunu yapması bence daha canice bir şey. Aslında o çocuğun bence ailesinden kaynaklı problemler olduğunu düşünüyorum. Çünkü çocuk denince akla gelen ilk şey ‘Merhamettir’ bu çocuk merhametini kaybedecek ne yaşadı acaba? Yoksa hiçbir zararı olmayan bu kediyi neden dövsün ve neden ona zarar versin. Burada ailelere görev düşüyor. Lütfen çocuklarınızdan merhamet duygusunu almayın. Onlara ilk olarak doğa, sonrasında hayvan sevgisini aşılayın.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle merhametle ve sevgiyle kalın…