Merhaba Sektör Medya Grubu’nun siz değerli okurları bu haftaki son köşe yazımda ‘10 Aralık Dünya İnsan Hakları’ gününü ele almak istiyorum. Öncelikle bu günün anlam ve önemi ne, neden böyle bir gün oldu ve bu güne uyuluyor mu? Sırayla düşüncelerimi yazmak isterim.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler. İnsan Hakları Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948'de hazırlandı ve 10 Aralık 1948'de Genel Kurulun Paris'te yapılan oturumunda kabul edildi. Oturumda, 6 sosyalist ülke bu ilkelerin bazılarının "Burjuva sınıfından olan insanların sınıf çıkarını koruduğu ve işçi sınıfının egemen sınıflarla uzlaşmak zorunda bırakacağı" gerekçesiyle çekimser kaldı. Bildiri, bu çekimser ülkeler ile Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birliği dışında kalan ülkelerin oylarıyla kabul edildi.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 1. maddesinde bulunan “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.” şeklinde bir ibare yer alıyor. Peki bu beyannamenin ilk maddesindeki bu ilkeye mevcut şartlarda kim uyuyor? Dünya’nın çeşitlin yerlerinde savaşlar, ölümler bitmek bilmiyor. İsrail’in Filistin’e yönelik yaptığı katliamlar bunun en basit örneği. Bu yaşam hakkına aykırı değil mi? Bir masumu öldürmek insanlığa nasıl sığar? Bunlar tartışma konusu ama ortada bir gerçek var, değişmeyen bir gerçek. Dünyada her insan eşit şartlarda doğmuyor ve 1948’den bu yana değişen hiçbir şey yok, bence insanlar eşit değil.

Çok uzağa gitmeye gerek yok. Haberlerde de takip ettiğimiz gibi kendilerine ‘Fenomen’ denen şahıslar lüks araçlar, şatafatlı yaşantı, bir elleri yağda, bir elleri balda yaşamışlar. Her gün yeni yeni isimler ortaya çıkıyor. Şirketlerinin ve mal varlıklarının haddi hesabı yok. Devletimizin ilgili birimleri bunlara karşı topyekûn savaş açtı onları tebrik ediyorum. Bir emekli 7 bin 500 TL aylık maaş beklerken, bu ve bunun gibi insanlarla emekli vatandaşımız nasıl eşit olabilir, burada nasıl bir eşitlik var? Bizler asgari ücretle geçimimizi güçlükle sağlarken, kaçak zengin hayatını sürdüremez. Devlet elbet bu gibi haksız kazançların ve lüks yaşantıların hukuki sürecini sürdürecektir.

Bu durum ülkemize özgü de değil aslında... Dünyanın birçok yerinde insanlar eşit bir şekilde yaşamıyor. Teknolojiyle tanışmayan insanlar var. Kendi evinden köyünden dışarı çıkamayan ve imkansızlıklar içinde yaşayan birçok insan mevcut. Hadi bu hakları da geçin insanların en önemli hakkı olan yaşam hakları bile yok. Açlıktan, susuzluktan, savaştan ölen binlerce insan var. Bu insanların yaşam hakkı yok mu? Elbette var ama bu haklar ellerinden alınıyor.

Ne yazık ki eşit ve adil bir dünyada yaşamıyoruz, umuyorum bu değişir ve herkes en azından temel haklarını elde eder…