23 Nisan 1920, Türk milletinin kaderini kendi ellerine aldığı, bağımsızlık yolunda attığı en güçlü adımlardan biridir. Bu tarih, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve halkın egemenliğini ilan ettiği gündür. Mustafa Kemal Atatürk, bu anlamlı günü yalnızca bir siyasi zafer olarak değil, aynı zamanda milletin yeniden doğuşu olarak kabul etmiştir. Egemenliğin saraydan millete geçtiği bu tarih, Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı gündür.
Atatürk, bu kutlu günü sadece bir bayram olarak değil, aynı zamanda geleceğin güvencesi olan çocuklara armağan etmiştir. Çünkü o, bir milletin geleceğinin, ancak iyi yetişmiş, bilinçli ve vatanını seven çocuklarla mümkün olabileceğine inanıyordu.
"Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz."
diyerek çocuklara duyduğu güveni tüm dünyaya ilan etti.
23 Nisan, yalnızca bir ulusal bayram değil, aynı zamanda dünyada çocuklara adanmış ilk ve tek bayramdır. Her yıl çeşitli ülkelerden gelen çocukların katılımıyla kutlanan bu özel gün, dünya barışının çocukların gülümseyen yüzleriyle mümkün olabileceğini simgeler. Sevgi, kardeşlik ve umut; 23 Nisan’ın ruhunda taşıdığı en güçlü değerlerdir.
Bu özel gün, sadece çocuklar için bir eğlence günü değil; aynı zamanda milli bir bilinç kazanma, geçmişi anlama ve geleceği inşa etme sorumluluğunu hatırlatan bir gündür. 23 Nisan’da çocuklara emanet edilen meclis koltukları, bu ülkenin onlara olan güveninin ve inancının somut göstergesidir. Bu, aynı zamanda her bir çocuğun bir gün ülkenin yönetiminde söz sahibi olabileceğinin en güçlü mesajıdır.
Bugün bizlere düşen görev, Atatürk’ün mirasını koruyarak çocuklara daha aydınlık bir gelecek sunmak, onların özgür düşünen, vicdanlı ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesini sağlamaktır. Çünkü 23 Nisan sadece bir bayram değil, aynı zamanda bir umut ve geleceğe dair bir vaattir.
"Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri (Türkiye Cumhuriyeti Devleti) ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacak."
Ne mutlu bu ülkenin çocuklarına ve ne mutlu onları bu bilinçle yetiştirenlere!