Hayatımıza son 2 yılda , çok da kullanılmayan hatta ekonomik terimler içinde sadece kitaplarda okuduğumuz bazı kavramlar girdi. Bunlardan bir tanesi de dezenflasyon.

Bu hafta bakanımız Sn Mehmet Şimşek dezenflasyon sürecine girdiğimizi iletti. TÜİK ise ikinci çeyrekte % 2,5 ekonomik büyümenin arttığını belitti. Buna karşın sanayide küçülme ise %1,8 oldu. 

TÜİK verileri yanında , Enagrup bağımsız araştırma grubu ise ağustos ayı enflasyon rakamını  %3,47,  12 aylık  enflasyon artışını ise %90,5 (TÜFE’yi baz alarak  ) açıkladı.

2 farklı kurumun verilerine de bakarak uygulanan mevcut politikanın reel olarak bir karşılığı görülebiliyor mu ?

Ekonomi politikalarında başarı bütünsel yaklaşımla mümkün olmaktadır. Yani sadece halk ve firmalar üzerinden enflasyonu düzenlemeye çalışmak bilimsel olarak da mümkün değildir. Tüm ülkenin bir arada yürüdüğü kamudan özel sektöre, ekonomide çarkın içinde bulunan herkesin enflasyon mücadelesine dâhil olduğu bir sistem kurulması gerektiği tartışılmazdır.

Dezenflasyon: Ekonomik Bir Denge Arayışı

Ekonomik dengelerin sağlanması, bir ülkenin sürdürülebilir büyüme ve refah düzeyi için hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, dezenflasyon kavramı, son yıllarda ekonomistlerin ve politika yapıcıların gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Ancak dezenflasyonun ne olduğunu ve ekonomiye nasıl etkiler yaptığını anlamak, bu sürecin avantajlarını ve olası risklerini daha iyi değerlendirmemizi sağlayacaktır.

Dezenflasyon kısaca enflasyonun yavaşlaması demek olduğunu halk arasında artık biliyoruz gibi. Bu sürecin en kötü yanı ekonomik büyümenin ciddi derecede yavaşlamasıdır. Dezenflasyonun en güzel tarafı ise fiyat istikrarının yakalanması ve ekonomik güvenin artması ile tüketici ve yatırımcıların geleceğe umutla bakmasının sağlanmasıdır. Bizler ekonomik büyümenin yavaşladığını hissediyoruz. Peki fiyat istikrarını yakalamış durumda mıyız? Biz şuan geleceğe umutla bakabilecek hislerde miyiz?

Türkiye, yıllardır yüksek enflasyon oranlarıyla mücadele eden bir ülke olarak, dezenflasyon sürecinde uygulanan sıkı para politikaları ve mali disiplin önlemleri ile gerekli adımları atmaktadır. Ancak, bu süreçte büyümenin yavaşlaması gibi olası risklerin de dikkate alınması gerekmektedir.

Ekonomide devlet ve özel sektörde yer alan her kurumun sıkı para ve maliye politikasına katılması temennisi ile ,hem ülkenin hem de halkın refah seviyesinin artmasını gönülden isteyen biri olarak herkese bol ve bereketli kazançlar dilerim .