Başevirgen kasım ayında açlık sınırının 14 bin 25, yoksulluk sınırının ise 45 bin 686 liraya çıktığını hatırlatarak “Gelir ve gider arasındaki makas iyice açıldı. Asgari ücretliler ve dar gelirliler yaşam savaşı veriyor.” dedi.
“EN BÜYÜK SORUN AÇLIK”
Türkiye'de 37 aydır aralıksız yükselen gıda fiyatlarında yıllık artışın yüzde 72 olduğunu söyleyen Başevirgen, “FAO'nun açıkladığı dünya gıda fiyatları son bir yılda yüzde 11 düştü. Türkiye'de gıda enflasyonunun yüksek olması özellikle dar gelirlileri zor durumda bırakıyor. Şu an en büyük sorun açlık. Yüksek enflasyon nedeniyle vatandaşın satın alma gücündeki düşüş en çok da sofralardan çalıyor. 2018 yılında bir asgari ücret ile 5 bin 343 adet yumurta alınırken, 2023 yılında bir asgari ücretle yalnızca 2 bin 850 yumurta alınabiliyor. 2018'de asgari ücretli 53 kilo kıyma alırken 2023'de 34 kilo kıyma alabiliyor. Asgari ücret, 2018'de 493 litre süt almaya yeterken 2023'te asgari ücretle alınabilecek süt 330 litreye düştü. 2018’de bir asgari ücretle 230 kg tavuk alınabiliyorken bugün 152 kg, 287 kg pirinç alınabiliyorken bugün 126 kg, 94 kg beyaz peynir alınabiliyorken bugün 72 kg peynir alınabiliyor. Kasım ayında ortalama sebze kilogram fiyatı 24,40 lira, ortalama meyve kilogram fiyatı 36,41 liraya çıktı. Vatandaş et ve süt ürünlerini tüketemediği gibi sebze ve meyve de yiyemiyor.” dedi.
“SADECE AÇLIĞI GİDERECEK DEĞİL YAŞAMI KOLAYLAŞTIRACAK BİR ÜCRET”
Her gün yağmur gibi yağan zamlara karşı asgari ücretteki erimenin de aynı hızla arttığını ifade eden Başevirgen, “Asgari ücretlilerde gelirin büyük bir kısmı mutfak harcamalarına gidiyor. Bunun yanına kira, giyim, ısınma, ulaşım, faturalar ve eğitim masrafları da eklendiğinde bütçelerde büyük bir kara delik oluşuyor. Gelir, zorunlu harcamalara yetmiyor. Belirlenecek yeni asgari ücretin sadece açlığı giderecek değil, temel ihtiyaçları da karşılayacak ve yaşamı kolaylaştıracak düzeyde olması gerekiyor. Bugün yaşanan enflasyonist ortamın sorumlusunun iktidar olduğu herkesçe bilinen bir gerçek. Şu ana kadar iktidarın aldığı yanlış kararlar ve bu yanlışlarda ısrar etmeleri halka büyük bedeller ödetmeye devam ediyor. Halkın artık dayanacak gücü kalmadı. İktidar artık kendi yandaşlarına ve ülkenin belli bir zümresine ayırdığı kaynak önceliğini çalışanları ve emeklileri için ayırmalıdır.”