Tabiat ana  içinde barındırdığı  canlıların  yaşamını sürdürmesi için bıkmadan, usanmadan tüm gücü ile her yeni güne yeni umutlar doğurmaya  dünya var olduğu sürece devam edecektir.

Bu yüzden ona doğa ana, tabiat diyoruz. Üretkenliğin sembolüdür doğurmak ve dişilere verilmiş bir özelliktir.

Tüm canlılarda annelik duygusu genellikle aynıdır. Yavrusunu doğurduğu andan itibaren bir kuş gibi kanatlarının altına alır,  büyüyene kadar elini ve gözünü üstünden ayırmaz.

Annelerin evladına beslediği sevgiyi hiçbir kantar tartamaz.

Anne olmak,  dikenli  yolda  yürüyüp, ayağına diken batmadan zafere ulaşmak gibidir.

Enerjisi ve gücünün son damlasına kadar, sahip olduğu  tek varlığı olan ve gelecek nesillere, miras olarak bırakacağı evlatlarını, koruyup  kollayan ve yeşerten  bir kahramandır.

 Her kadın anne olmanın bilinci ile hem hal olmalı ve kendisine emanet verilen evlatlarını çok iyi yetiştirmelidir.

 Anne dimdik ayakta durursa çocukları da hayatın bu dikenli yollarından zorlanmadan geçer.

‘’Anne olunca anlarsın’’ derdi hep annem. O zaman ne demek istediğini anlamamıştım. Bizim ev dışarıdan merdivenli müstakil ve bahçeli idi. Anacım akşama kadar tarlada çalışır, akşam eve gelince de bahçemizde buluna ocaklıkta yemek yapardı. Pişirdiği yemekleri ve yukarıya çıkması gerekenleri itina ile merdivene dizer, biz yukarı çıkarken merdivendekileri almamız için tembihte bulunurdu.

Ben ve bizimkiler kaç kere yukarı inip çıksak ta ne hikmetse , merdivende olan hiçbir şeyi görmeden aşağı yukarı turumuza devam ederdik. Canım anamın bir gün canına tak etmiş olmalı ki! avazı çıktığı kadar bağırdı ve dedi ki ’’bir gün bu merdivene altın koyacağım, bakalım onu da görmezden mi geleceksiniz’’.

Gençliğin başımda duman olduğu o yıllarda ne demek istediğini, ancak anne olduğumda anladım.

Anne ve evlatlar, bir ipe sıra sıra dizilmiş  inci  taneleri gibidir.  Anne tutar ipin başını,  anne bu ipi o kadar sıkı tutmalı ki! parmakları kan revan olsa da kesinlikle son nefesine kadar bırakmamalı. Eğer gücü yetmezde bırakırsa, inci tanelerinin her biri farklı yerlere dağılır ve bir daha asla toplanamaz.

Annelerimiz içimizde yetiştirdiğimiz çiçeklerin can suyudur. Her anne kendini doğurur ve kendisi gibi evlat yetiştirir. Karşılıksız sevgi  ve merhamet timsali olan annelerimizi başımıza taç edip, gönül köşkümüzdeki  en değerli yere  oturtup, onların duası ile yoğrulmalıyız. Kanımız, canımız, yoldaşımız, sırdaşımız ve kısaca her şeyimizdir anne. Annen varsa dünyanın en zengini sensin, eğer bunun tam tersi ise kanadı kırılmış kuş misali  öksüz kaldın demektir.

  ANSIZIN

Ansızın bir eylül sabahı,

Yüreğine bir hançer saplandı,

Tek başına kalıverdi ortada yapayalnız

Gurbet elde yetim kaldı yavrular.

Oğlan biraz büyüktü ama,

Kız daha kundakta bebek,

Tek başına yapayalnız büyüyecek,

Gurbet elde yetim kaldı yavrular

Hayat zor bir sürü dikenli yollar

Şimdi seni kim koruyup kollar

Kimsesiz kalmak için daha çok erken

Gurbet elde yetim kaldı yavrular

 Karanlıkta elini tutacak biri olmalı

 Sonsuz sevgisi ile seni, sarıp sarmalamalı

Canından öte sevip kollamalı,

Gurbet elde yetim kaldı yavrular

Yollara serpilmiş iki farklı tohum gibi

Nerede açacağını bilemeden büyüdüler

Dallarına  dokunan sihirli el ile yoğruldular,

Gurbet elde yetim kaldı yavrular.

Annelerimize uzun ve sağlıklı ömürler.