Küçük bahçeli

Tek odalı

Kapısız

Sadece bahçe kapılı

Bahçe kapısı tek yöne açılan

İçeriden dışarıya çıkışı olmayan....

Bir kez açıldı bahçe kapısı

İçeriden sızan bir parıltı

Göz kamaştıran bir parıltı

Sarhoş eden bir parıltı

Adını koyamadığım eşsiz bir koku burnumda

Buram buram gönlümü dolduran

Bahçeden dışarı esen bir yel

Serin sepserin

Tenimi okşayan

Huzur dolduran

Sevda kokularını taşıyan

Bir adım uzaklıkta

Eşsiz bahçeli tek odalı bir ev

Hafif uzanıp baktığımda

Gözlerimi kamaştıran

Huzur yuvası

Sevda yuvası

Aşk bahçesi

Gönül salıncağı da var bahçede

Yellerle birlikte ağır ağır sallanan

Açıldı Cennet kapısı gibi kendiliğinden

Adım attım sadece içine

Başım döndü önce

Sersemledim

Heyecanlandım

Kalbim yeni uçmaya başlayan kuş gibi

Uçmak istedi

Pır pır kanatlanmak istedi

şerse diye hiç korkmadan

Çünkü yerde toprak yoktu

Yer pamuk bulutlar gibiydi

Yumuşacık kuş tüyü yastık gibi

Bir ses

Nadide bir ses

Hiç duyulmamış

Çığlık çığlık bağırmış

Ama hiç duyulmamış

Buğulu dopdolu

Yağmur yüklü bulutlar gibi

Duygu dolu aşk dolu sevda dolu

Güzel bir şarkıyı mırıldanıyor

Başım dönsün, her şey dönsün

Salla beni, dünyam dönsün

Gönül salıncağında....

Bahçesi küçük tek odalı bir ev

Bahçeyi dolaşıyorum

Sesi arıyorum

Bahçe küçük görünüyor

Ama dolaş dolaş bitmiyor

Sesi arıyorum

Yürüdükçe yürüyorum ama yorulmuyorum

Yürüdükçe büyüleniyor

Sarhoş oluyorum

Yudum yudum sevda doluyorum

Huzura gark oluyorum.

İyi ama neresi burası

Yerler pamuk pamuk

Her yer bahar kokulu

Çiçek kokulu

Toprak kokulu

Aşk dokulu

Karanlık desem değil

Elle tutulabilecek mesafede ay

Işıl ışıl aydınlatıyor

Gündüz desem değil

Güneş var

Tan yeri misali

Yenice doğmuş güneş

Ay henüz batmamış....

Bağırıyorum avaz avaz

Ama ne duyan var

Ne cevap veren

Ne de bağırışımın yankısı

Tek bir ses var buğulu

Başım dönsün, her şey dönsün

Salla beni, dünyam dönsün

Gönül salıncağında...

Salıncağa gidiyorum

Ancak salıncak ayaklanmış

Benden kaçmakta

Yakalanmamak için koşarcasına

Ev tek yöne çatılı

Pırıl pırıl kiremitleri

Hiç ıslanmamış kiremitler

Sanki bulutlar sadece bahçeye yağmur bırakmış

şarıdan bakınca mini mini bir ev

Şirin mi şirin

Etrafında dolaşıyorum

Kapı arıyorum

Ancak kapısı yok

Şaşırıyorum

Anlayamıyorum

Bir yer var biliyorum

Her şeyi söylemek mümkün

Epeyce yaklaşmışım

Duyuyorum

Anlatamıyorum....

Şairi hatırlıyorum

Her şeyi söylemek mümkün

Ama anlayamıyorum...

Yumuşak pembe duvarları var

Her köşesinde begonvil ağaçları

Her yerden evi saran sarmaşık gülleri

Özene bezene yapılmış

Evin duvarlarında bir koku

Cennet kokusu

Yine sarhoş eden bir koku

Evin duvarını dolaşıyorum

Bir şifre, bir geçit arıyorum

Santim santim bakıyorum

Her bir yerine

Sonunda buluyorum

Güzel bir şifre

Çözümü sadece sevene kolay

Yabancıya zor

Fethi zor, Fatih'i tek....

Biliyorum....

İstanbul....

Ama başkalarının bildiği İstanbul değil

Benim bildiğim İstanbul

Benim İstanbul'um

Bir kapı beliriyor İstanbul'um dediğim anda

Buğulu bir kapı

Duvarların renginde

şarıdan bakıldığında

 Kapı olduğu belli olmayan

İşte açılıyor

Bir heyecan basıyor

Yine bahçede duyduğum o ses

Bu sefer evin içinden geliyor

Başım dönsün, her şey dönsün

Salla beni, dünyam dönsün

Gönül salıncağında....

Yine sersemliyorum

Kalbim birkaç kez çift atıyor

Bu ses mükemmel büyülü

İçeri adım atıyorum

Minik bir adım

Heyecan dolu

İçerisi kocaman bir dünya

Tek odalı minik bir evdi halbuki

Nasıl olabilirdi

Büyülü müydü?

Kendimi bir an Harry Potter filminde gibi

Weasley ailesinin çadırı gibi

Tek kişilik dışardan

İçerisi uçsuz bucaksız bir dünya

Oda oda  kocaman bir dünya

İçinde kırlar bile var

Sümbül dolu, papatya dolu, nergis dolu

Ve daha nice ismini bilmediğim çiçek

Hepsi güzel kokuyor

Tüm kokular net

Birbirine karışmadan sonsuz bir koku

Her bir çiçeğin ayrı ayrı kokusu

Kelebekler uçuşuyor

Renk renk kelebekler

Her biri birbirinden farklı

Sanat eseri kanatlı kelebekler

Çığlık çığlık kuşlar uçuşuyor

Her çeşit kuştan var

Her biri ayrı ayrı sesli

Hint bülbülü bile var bir çift

Bir gülün dalına konmuş

Tatlı tatlı şakıyor

Bir dere akıyor

Yemyeşil kırların arasından akan bir dere

İçinde renk renk balıklar

Şeffaf balık bile var

Şırıltısı uykuya daldıracak cinsten

Şarkı söylüyor adeta şırıltısıyla

Dereden mi geliyor yoksa bu şarkı

Bak yine o şarkı

Başım dönsün, her şey dönsün

Salla beni, dünyam dönsün

Gönül salıncağında....

Derenin sonuna doğru bir şelale

Çığlık çığlık ses çıkıyor şelaleden

Yürüyorum şelaleye doğru

En ucuna uçurumuna varıyorum

Aşağıda şelalenin oluşturduğu dev kazanı

Dibi görünüyor berrak

Turkuaz bir su rengi

Dev kazanının alt tarafında büyük bir kaya

Kayada oturup uzanan bir kadın

Kadının suya değiyor ayakları

Bırakıyorum kendimi şelale sularıyla

Dev kazanına düşüyorum

Sırılsıklamım

Islandım bu tek kapılı bahçeli evin içindeki derede

Kadının suya değiyor ayakları

Yine o ses

Başım dönsün, her şey dönsün

Salla beni, dünyam dönsün

Gönül salıncağında....

O kadın mı söylüyor bunu

Ses yakınımda

Beyaz tenli

Ay benizli

Nadide dudaklı

Kocaman gözlü

Sırma saçlı

Hilal kaşlı

Bir kadın....

Soruyorum utanarak

Soruyorum heyecanlanarak

Sen misin şarkı söyleyen?

Sen misin buranın sahibesi?

Üç kelime dökülüyor dudaklarından

Detaysız üç kelime

Burası senin evin....

Kayboluyor gözlerimin önünde

Geldiğim yere dönüyorum

Sesi arıyorum

Bir anda gözlerim açılıyor

Meğer bir rüyaymış

şünüyorum derin derin

Anlamlandırmaya çalışıyorum

Gözlerimi açtığım anı düşünüyorum

Gözlerimi açtığımda

Karşımda duran bir çift göz...

Evet evet şimdi eminim

Rüya dediğim aslında gerçeğim

İlk açılan kapı senin kahve ama derya gözlerin

Bahçe senin gözlerin

Uçsuz bucaksız bahçe senin gözlerin

Bahçe içindeki tek odalı

İçi evren  kadar geniş olan

Kaybolduğum yer ise senin gönlün

Hepsini bir araya getirdiğimde ise

Yaşadıklarım ve gördüğüm rüyaya verdiğim isim

Evim evim güzel evim.....

 

 

                                                       THE WOLF MAN