Merhaba Sektör Medya Grubu’nun değerli okurları. 16 Haziran Babalar günü olarak kutlanıyor. Bir baba olarak mutlu, babasını kaybeden bir evlat olarak üzüntülüyüm. Bir dağ düşünün böyle kocaman, büyükçe bir dağ. Bu dağ dünyanın en büyük dağıdır. İşte bu dağın yarısı anne yarısı da babadır.

Ben Babamı 2006 yılında kaybettim. Babamın hastalığı neydi, neden kaybettim hala bilmiyorum. Doktorlar ‘Kalp yetmezliğinden vefat etti’ dediler. Ölümünden yarım saat öncesinde yanındaydım. 26 Yaşındaydım ve bazı şeyleri henüz tam anlamıyla anlayacak yaşta değildim diye düşünüyorum. Şimdi olsa belki babamın öleceğini anlardım. Şöyle ki, babamı yatağına uzattım ve bana döndü şu kelimeyi söyledi, ‘Onay perdeleri kapatır mısın gözüme ışık vuruyor’ dedi. Döndüm perdelere baktım perdeler tamamen kapalıydı. Babama ‘Perdeler açık değil baba’ dedim oda ‘Tamam o zaman ben biraz yatıp kalkayım’ dedi ve bilmedim derin bir uykuya dalacak ve bir daha uyanmayacak. İş yerine gittim aradan yarım saat geçmişti ki telefon geldi ve babamın ölüm haberini almıştım. Hızlıca gittim ve yatırdığım yatakta cansız bedeni ile karşı karşıya geldim. Gözlerimden yaşlar boşalıyor, ağlıyorum. O an sadece babamı kaybettiğimi hissediyordum.

Dedim ya anne ve baba bir dağdır diye. Ölümünden sonra o dağın yarısının koptuğunu hissettim. Sırtımda kocaman bir boşluk oldu ki ben ölene kadar o boşluk dolmayacak.

 Babam sınıf öğretmeniydi. 13 yaşına kadar babamı doğru dürüst gördüğümü hatırlamıyorum. Görev yaptığı yerlere bizleri götürmezdi. Kendisinin yaşadığı zorluğu bizlere asla yansıtmadı. Babam geldiği zamanları hatırlarım hep yolun başında görünce havalara sıçrar, deliler gibi koşar kucağına hoplardım. Gözlerim doldu bu kelimeleri yazarken.

 Hayatım boyunca Babamı isteyerek kırmadım, üzmedim ve babama asla sesimi yükseltmedim. Bu benim en büyük sevincim ve vicdanımın en çok rahatlatan bu.

 Babamı, en iyi baba olunca anladım. Babalar her zaman üzüntüsünü, mutluluğunu içinde yaşarmış, evlatlarının mutluluğu için meğerse canını bile verirmiş. İki tane evladım var, bende onların mutluluğu için tıpkı babam gibi canımı vermeye hazırım… Babalar bir çınar ağacı gibidir. Bu çınar ağacının gölgesi bile seni güvende olmana yeter. Babanız yaşıyorsa onun kıymetini bilin, gidin yanına ne kadar büyük olursanız olun öpün elini, sokulun koltuğunun altına ve şunu diyen ‘Allah seni başımdan eksik etmesin, iyi ki varsın…” yazımın başlığında söylediğim gibi baban varsa sen dünyanın en zengin insanısındır….

Öz baba gibi sevdiğim bir insan var hayatımda eşimin babası, gerçek babam olmasa da oda benim için öz baba gibi. Bilgisi ve deneyimi ile yoluma ışık oluyor, bana yol gösteriyor. Çünkü o bir baba ve bir babayı en iyi bir baba anlar.  Onun için kendimi şanslı hissediyorum. Allah Onu başımızdan eksik etmesin.

Sözlerimi burada noktalarken, bu dünyadan göç eden tüm babalarımıza Allah’tan Rahmet diliyorum, Mekanları cennet olsun. Tüm babalarımızın da Babalar Gününü en içten dileklerimle kutluyorum…