İslam dininde farz olan ibadetlerin yanında Müslümanların kendilerinin yaptığı ve Allah sevgisini kazanmak için çaba sarf ettiği dua ve ibadetlerden biri de salavat getirmektir. Salavat nedir, nasıl getirilir? Salavat zinciri nedir? Sorularını yanıtlayalım.

1 milyon 670 bin yavru sazan salındı 1 milyon 670 bin yavru sazan salındı

Salavat nedir?

"Salavat", İslam'da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) salât-ü selâm getirerek ona dua etmek anlamına gelir. Müslümanlar, Peygamber Efendimiz'e salât-ü selâm getirmekle onun hatırasını yaşatır ve O'na olan sevgi ve saygılarını ifade ederler. Salavat, birçok farklı şekilde ifade edilebilir ve her biri farklı dualar içerir. Salavatın okunması, Müslümanlar için önemli bir ibadettir ve sıklıkla yapılır.

Salavat nasıl getirilir?

Salavat getirmek, İslam'da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) dua etmek için yapılan bir ibadettir. Salavat getirirken, Müslümanlar Peygamber Efendimiz'e selam verir ve O'na dua ederler.

Salavatın en yaygın şekli, "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin, kama sallayte ala İbrahime ve ala ali İbrahime inneke hamidüm mecıd" şeklindedir. Bu salavat, "Ey Allahım! İbrahim'e ve İbrahim'in ailesine salât ettiğin gibi, Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine de salât eyle. Sen övülen ve yüce olan birisin" anlamına gelir.

Salavat getirirken ayrıca, Peygamber Efendimiz'e hitaben "sallallahu aleyhi ve sellem" şeklinde selam verilir. Bu ifade, "Allah ona salât ve selam etsin" anlamına gelir.

Salavat getirirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, kalpten samimiyetle yapmaktır. Salavat, sadece sözlere takılıp kalmadan, Peygamber Efendimiz'e olan sevgi, saygı ve bağlılığımızı ifade etmek için yapılan bir ibadettir.

Salavat zinciri nedir?

"Salavat Zinciri", bir grup insanın bir araya gelerek Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) salât ü selâm getirdikleri ve bu şekilde duanın bir zincir gibi birbirine bağlandığı bir uygulamadır. Bu uygulama, İslam toplumunda oldukça yaygındır ve birçok farklı şekilde yapılabilir.

Salavat Zinciri'nin en yaygın şekli, bir grup insanın bir araya gelerek belirlenen bir sayıda salavat getirmeleridir. Bu sayı genellikle 100, 1000 veya daha fazla olabilir. Zincirin başlangıcında bir kişi salavat okur ve zincir boyunca diğerleri de aynı salavatı tekrarlarlar. Zincirin sonunda da yine bir kişi salavat okur ve zincir tamamlanmış olur.

Salavat Zinciri, genellikle özel günlerde veya toplumun birlik ve beraberliğini pekiştirmek amacıyla yapılır. Bu uygulama, İslam toplumunda sevgi, saygı ve bağlılığı pekiştirmek için önemli bir araçtır ve birçok Müslüman tarafından önemsenmektedir.

Âyet-i kerimede: "Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber'e -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çokça salât ederler. Ey mü'minler, siz de O'na salevât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin!" (el-Ahzâb, 56) buyrulur.

Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:

"Tahkîkan sizden bana en yakın olan kimse beni çokça salât ve selâmla yâd edenlerdir." (Tirmizî, Vitr, 21/484)

"İhtiyâcı bulunan bir şeyi te'minde zorluğa düşen bir kimse bana çokça salât ve selâm göndersin. Tahkîkan salât ve selâm gam ve kederleri izâle eyler, rızıkları bollaştırır ve müşkilleri halletmek için yegâne bir vesiledir." (Kenzü'l-İrfân, 5)

"Yanında anıldığım kişi bana tam bir salât ü selâm getirmezse o benden değildir, ben de ondan değilim. Allâh'ım! Benimle alâkasını devam ettirenle Sen de alâkanı devam ettir. Benimle alâkasını kesenle Sen de alâkanı kes." (Deylemî, el-Firdevs, III, 634)

"Cimri, yanında adım anıldığı hâlde bana salât ü selâm getirmeyen kimsedir." (Tirmizî, Deavât, 100)

"Kim bana salât ü selâm getirmeyi unutursa cennetin yolunu şaşırır." (İbni Mâce, İkâmet, 25)

"Cenâb-ı Hakk'a yarın rızâya ermiş olarak mülâki olmak arzusunda bulunanlar bana çokça salât göndersinler." (Ali el-Müttakî, I, 504/2229)

SALAVAT ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

İşte, Salavat getirmenin diğer türleri…

"Allahümme salli alâ Muhammed"

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed"

"Sallallahü aleyhi ve sellem"

"Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Rasulallah"

Salavat duası çeşitleri çoktur ancak en bilinenleri Salli ve Barik Duaları içerisinde geçmektedir. Bu dualar Salavat duası olarak da zaman zaman adlandırılmaktadır. İşte, Salavat Duaları;

"Allahümme salli alâ Muhammed'in ve alâ âli Muhammedin, kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim, inneke hamîdun mecîd."

Salli Duası "Allah'ım! Muhammed'e ve ailesine rahmet kıl, tıpkı İbrahim'e ve ailesine rahmet kıldığın gibi. Sen övülmeye lâyıksın, şerefi yücesin."

"Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ İbrahim'e alâ âli İbrahime, inneke hamîdun mecîd."

"Muhammed'i ve ailesini mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i ve ailesini mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye lâyıksın, şerefi yücesin." (bk. Buhârî, da'avât 33: Müslim, salât 66-68)

Peygamber efendimize selamlar Latin harfli okunuşu

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Rasulallah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Habiballah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Halilallah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Nebiyyallah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Safiyyallah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Hayra halqıllah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Nura arşillah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Emîne vahyillah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Men zeyyenehullah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Men şerrefehullah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Men kerremehullah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Men azzemehullah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Men allemehullah

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Seyyidel mürselîn

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ İmâmel mütteqîn

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Hâtemennebiyyîn

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Rahmeten lilâlemîn

Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Şefîal müznibîn

Peygamber efendimize selamlar Arapça okunuşu

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın Rasûlü!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın Habîbi (sevgilisi)!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın Halîli (dostu)!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın Nebîsi!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın seçkin kulu!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın mahlûkâtının en hayırlısı!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın Arş'ının nûru!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın vahyinin emîni!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın kendisini zînetlendirdiği/süslediği zât!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın şereflendirdiği zât!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın keremli kıldığı zât!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın yücelttiği zât!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey Allah'ın öğrettiği zât!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey peygamberlerin efendisi!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey müttakîlerin imâmı!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey nebîlerin mührü ve sonuncusu!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen!

Salât ve selâm Sen'in üzerine olsun, Ey günahkârların şefaatçisi!

Salât ve selam kelimelerinden oluşan "salât-u selam" terkibi, Hz. Peygamber için okunan ve Allah'ın rahmet ve selamının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Salavât, salât kelimesinin çoğuludur. Kur'an'da, "Allah ve melekleri şüphesiz Peygambere salât ediyorlar. (O hâlde) ey iman etmiş olanlar, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selam verin." (Ahzab, 33/56) buyurulmaktadır.

Hz. Peygambere (s.a.s.) Allah Teala'nın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; müminlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder.

Kur'an -ı Kerim'in, Hz. Peygambere (s.a.s.) salât-u selam getirmeyi emreden bu âyetine binaen, geçmiş dönemlerde tanzim edilmiş pek çok salâtu selam örnekleri vardır. Hz. Peygambere (s.a.s.) en kısa şekilde, "Allahümme salli alâ Muhammed" veya "Sallallahü aleyhi ve sellem" ya da "Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim" diye salât-u selam getirilir.

Bu hususta birçok hadis de rivayet olunmuştur. Nitekim İbn Ebî Leyla şöyle demiştir: "Ka'b b. Ucra ile bir defasında karşılaştım, bana şöyle dedi: Sana Hz. Peygamberden işittiğim bir hediye vereyim mi? Hz. Peygamber bizim yanımıza geldi. Biz ona 'Ya Resûlallah! Bizler sana nasıl selam okuyacağımızı öğrendik. Fakat sana nasıl salât okuyacağız?' diye sorduk. Resûlullah (s.a.s.) bize şöyle buyurdu:

( Allah'ım ! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın.) (Buhârî, Enbiya,10; Da'avat, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69)

Salât-ü selam getirmek için belirli bir vakit ve sayı yoktur. Kişi dilediği zaman ve istediği miktarda salât-ü selam getirebilir. Salât-ü selam için besmele çekme zorunluluğu da yoktur.

SALÂT-I MÜNCİYE, SALÂT-I TEFRÎCİYE DUALARININ DİNÎ DAYANAĞI VAR MIDIR?

"Salât-ı münciye", "Salât-ı tefrîciye" duaları, Hz. Peygamberden (s.a.s.) nakledilen dualardan değildir. Bunlar, Kur'an-ı Kerim'in, Hz. Peygambere (s.a.s.) salât-ü selâm getirmeyi emreden âyetine istinaden asr-ı saâdetten çok sonraları tanzim edilmiş salât-ü selâm türü dualardır.

Dualar Allah'a arz edilmeden önce, Allah'a hamd-ü senâ ve Peygamberine de salât-ü selâm getirilmelidir. Resûlullah (s.a.s.), dua eden bir adamın, dua sırasında kendisine salât ve selam okumadığını görmüş ve "Bu kimse acele etti." buyurmuş, sonra adamı çağırıp "Biriniz dua ederken, Allah Teâla'ya hamd-ü senâ ederek başlasın, sonra O'nun Peygamberine salât okusun, sonra da dilediğini istesin." (Ebû Dâvûd, Vitr, 23) buyurmuştur

Salavât, Hz. Peygamber (s.a.s.) için okunan ve Allah'ın rahmet ve selâmının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Salavât duaları genellikle "Allahümme salli..." lafızlarıyla başlar. Söz konusu duaların da bu lafızlarla başladığı ve bu dualarda Hz. Peygambere salât-ü selam getirerek dünyevî ve uhrevî birtakım hacetlerin arz edildiği bilinmektedir.

Buna göre belli sayılarda okumanın dinî bir gereklilik olduğu inancına kapılmaksızın ve namazların arkasından okunması alışkanlık hâline getirilmeksizin bu salavât/dualar her zaman okunabilir.

HUTBEDE HZ. PEYGAMBERİN (S.A.S.) ADI GEÇTİĞİNDE SALAVAT GETİRİLEBİLİR Mİ; YAPILAN DUAYA ÂMİN DENİLEBİLİR Mİ?

Cuma namazında hutbe okunurken cemaatin konuşmayıp dinlemesi, selam alıp vermemesi, nafile namaz kılmaması gerekir . Konu ile ilgili olarak Resûl-i Ekrem (s.a.s.), "Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına (yalnızca) 'dinle' desen (bile yine) boş, lüzumsuz konuşmuş olursun." (Buhârî, Cumua, 36) buyurarak hutbenin dinlenmesi hususundaki hassasiyetini dile getirmiştir.

Hutbe okunurken camiye gelen kimse, ilk sünneti kılmayıp oturmalı ve hutbeyi dinlemelidir (Kâsânî, Bedâî', I, 264; İbn Âbidîn , Reddü'l-muhtâr, III, 36; Alâüddîn, el-Hediyyetü'l-'Alâiyye, s. 119).

Resûlullah'ın (s.a.s.) uygulamasını göz önüne alan İslam bilginlerine göre hatibin, ikinci hutbede müminler için af ve mağfiret dilemesi, onların afiyet ve esenlik içinde olmaları için Allah'a (c.c.) dua etmesi menduptur. Hatibin minbere çıkışından namaz bitinceye kadar geçen süreyi bir bütün olarak değerlendiren Hanefî âlimleri, namazda yasak olan her şeyin hutbede de yasak olduğu kuralını esas almışlardır. Bu itibarla hatibin dikkatle dinlenmesi, cemaatin konuşmayıp susması, selam alıp vermemesi, nafile namaz kılmaması gerektiğini, ancak hutbede dua edilirse "âmin" demenin veya Hz. Peygamberin (s.a.s.) ismi zikredilirse sessizce salât-ü selam okumanın caiz olduğunu söylemektedirler (Kâsânî, Bedâî', I, 264; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, III, 36). Fakat sesli bir şekilde "âmin" demek doğru değildir (Alâüddîn, el-Hediyyetü'l-'Alâiyye, s. 119).

SALAVAT GETİRMENİN FAZİLETLERİ

Salavat getirmenin bazı faziletlerini sizler için bir araya getirdik. İşte, salavat getirmenin faziletleri…

Her salat getirenin ismi Peygamber Efendimiz (S.A.V)e iletilir.

Günahları affedilmesine vesile olmaktadır.

Kıyamette Hz. Muhammed (S.A.V) onun yanında olur.

Übey bin Kâ'b -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e:

"–Yâ Rasûlâllah ! Ben Siz'e çok salevât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?" diye sordum.

"–Dilediğin kadar." buyurdular.

"–Duâlarımın dörtte birini salevât -ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?" diye sordum.

"–Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için iyi olur." buyurdular.

"–Öyleyse duâmın yarısını salevât-ı şerîfeye ayırayım!" dedim.

"–Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla zaman ayırırsan senin için hayırlı olur." buyurdular. Ben yine:

"–Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?" diye sordum.

"–İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için hayırlı olur." buyurdular.

"– Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde Sana salevât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?" deyince:

"–O takdirde Allah Teâlâ , dünya ve âhirete âit bütün arzularını ihsân eyler ve günahlarını bağışlar!" buyurdular. (Tirmizî, Kıyâmet, 23/2457; Hâkim, II, 457/3578; Beyhakî, Şuab, III, 85/1418; Abdurrazzâk, II, 214)

Kaynak: Haber Merkezi