Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin ayrılması anlamına gelmez; aynı zamanda bireylerin özgür düşünceye sahip olmasını, farklı inanç ve görüşlerin bir arada yaşayabilmesini güvence altına alır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, laikliği çağdaşlaşmanın ve ilerlemenin en önemli unsurlarından biri olarak görmüş ve "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz" diyerek bu ilkeye olan bağlılığını vurgulamıştır.
Günümüzde laiklik, bireysel özgürlüklerin teminatı olmaya devam ederken, bazı çevreler tarafından zaman zaman tartışmaya açılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki laiklik, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda toplumsal barışın ve demokrasinin de temel direğidir. Laik bir sistemde herkes kendi inancını özgürce yaşayabilir, kimse bir dine inanması veya inanmaması konusunda baskıya maruz kalmaz.
Mustafa Kemal Atatürk, laikliği yalnızca bir yönetim ilkesi olarak değil, toplumun çağdaşlaşması ve bireylerin özgürleşmesi için vazgeçilmez bir değer olarak görmüştür. "Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir." diyerek, bu ilkenin sadece devletin değil, bireylerin de özgürlüğünü koruduğunu vurgulamıştır. Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen devrimler sayesinde Türkiye, dogmalardan uzak, aklın ve bilimin ışığında ilerleyen bir toplum olma yolunda büyük adımlar atmıştır. Bugün, onun mirasını koruyarak laik ve çağdaş bir Türkiye için mücadele etmek, her bireyin sorumluluğudur.
Özgürlük, adalet ve demokrasi gibi kavramlar, sadece kitaplarda yazan soyut kelimeler değil, uğruna bedel ödenen değerler haline geldi. Çünkü tarih bize gösteriyor ki, değişim her zaman en çok onu isteyenlerin ellerinde şekillenir.
Bugün Laiklik Günü’nü anarken, onun yalnızca geçmişin değil, geleceğin de güvencesi olduğunu hatırlamalıyız. Laiklik, bireylerin özgürce düşünebilmesini, eşit haklara sahip olmasını ve bir arada barış içinde yaşayabilmesini sağlayan en önemli ilkelerden biridir. Cumhuriyetimizin temel taşlarından olan laikliğe sahip çıkmak, aynı zamanda özgürlüğe, bilime ve çağdaşlığa sahip çıkmaktır.