2 yapıyı yıktıran müteahhit, milyonluk yapılarını yıktırarak, beton firması ile hukuk mücadelesine girdi. Yıktırılan alandaki molozları eliyle tek tek parçalayan müteahhit Karataş, “Ortada bir deprem gerçeği varken, sadece kendi çıkarlarımızı düşünerek maddi menfaatimizi düşünerek devam edemezdik” dedi.
Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde müteahhitlik yapan inşaat mühendisi İdris Karataş, geçen yılın 3 blok 27 daireden oluşan konut inşaatı için gerekli kuruma başvuru yaparak inşaatta kullanacağı malzemelerin kontrolünün yapılması talebinde bulundu. Yapılan denetimler sonucunda beton için sağlam raporu verildi ve gerekli izinlerden sonra inşaata başlandı. Yapılan çalışmalarda 2 blok ve 18 dairenin kaba inşaatı tamamlanırken, yapıyı inceleyen Karataş, kullanılan betonlarda çatlaklar ve deformasyonlar olduğunu fark etti.
Çalışmaları durdurdu
Çalışmaları durduran Müteahhit Karataş gerekli kurumlara başvurarak, inşaatta kullandığı betonlardan karot alınması talebinde bulundu. Denetim Şube Müdürlüğünden gelen ekipler, aldıkları karot ve incelemeler sonucunda inşaatta kullanılan betonun standartlara uymadığı yönünde rapor verdi. Karataş’ın başvuruları sonucunda, çeşitli üniversitelerin mühendislik bölümlerinden de inşaat alanında incelemeler yapıldı. İncelemeler sonucunda betonun sağlam olmadığı ve ilk depremde yapının yıkılabileceği yönünde raporlar tutuldu.
“Molozlar elde kırıldı”
Malkara Belediyesince raporlar ve binaya yönelik yapılan inceleme sonrasında yıkım kararı çıkarılarak Karataş’a 1 milyon 58 bin lira ceza kesti ve yapıyı mühürledi. Karataş yıkım kararı sonrasında her iki yapıyı da depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıktı. Karataş bunun üzerine konuyu yargıya taşıdı. Karataş yıkım sonrası moloz alanda yaptığı incelemede, molozları kendi elleriyle kırarak duruma tepki gösterdi.
“Ortada deprem gerçeği varken menfaatlerimizi düşünemezdik”
Karataş yaptığı açıklamada, bu yapıyla ilgili bilirkişi raporlarında kendi firması ile ilgili herhangi bir kusuru olmadığını ifade ederek, “Santralin gönderdiği çürük betonlar, laboratuvarın verdiği sahte evraklar ve üzerimize oynanan oyunlardan, hırsızlıklardan bahsetmiştim. Şu görüntü her şeyi anlatıyor. Beton santrali şirketi kapattı. Yeni bir şirket açtı. Üzerindeki bütün araçları, arazileri yeni şirketine aktardı. Suçlu olduğunu bildiği için bunu yaptı. Laboratuvar firması kapatıldı. Şirketi boşaltılar. O da suçlu olduğunu bildiği için bunu yaptı. Herşeyi satıp kapısına kilit vurup gittiler. Bu o kadar kolay değil 18 daireyi elimden alarak çocuklarımın rızkına musallat oldular. İsim değiştirmekle, kapıyı kilitlemek ile bu işten sıyrılabileceklerini zannetmesinler. Bunun bedelini ödesinler. Er yada geç bir bedel ödenecek. Bize gösterilen raporlar betonun ne kadar sağlam olduğunu gösterse de bizim yaptığımız tespitlerde buranın depreme dayanıklı bir yapı olmadığını tespit ettik. Bu aşamada gerekli başvurularımızı yaptık. Çevre Şehirciliğe de bildirdik, ilgili belediyeye de bildirdik. Onlarda buraya gelip gerekli tespitleri yaptıktan sonra gerçekten bizim haklı olduğumuz ortaya çıktı. Yıldız Teknik Üniversitesinde de aldığımız raporda üretim aşamasında betonun içerisine konulması gereken çimento miktarının çok düşük olduğu, içerisine konulan agreganın dayanımının çok zayıf olduğu, ve agregaların homojen bir şekilde dağılmadığına yönelik raporlar verildi. Mücadelemizin sonucunda en azından yıkım kararını çıkarmış olduk. Burayı bize ‘Yıkmayın devam edin’ şeklinde çok öneriler geldi. Ama ortada bir deprem gerçeği varken, sadece kendi çıkarlarımızı düşünerek maddi menfaatimizi düşünerek devam edemezdik. Neticede yıkım kararını çıkardık ve inşaatlarımızı yıktık” dedi.
Hukuki süreç başlatıldı
Konunun yargıya taşınmasıyla davanın avukatı olan Tansel Gülseven, “Burasının deprem yönetmeliğine aykırı yapıldığına ilişkin tespitler var. Karot örneği alındığında deprem bölgesindeki taşıyıcı niteliklere sahip olmadığı ve yönetmeliği aykırı yapıldığından dolayı yıkım kararı alındı. Yıkım cezası uygulandı. Müvekkilim yıkımı belediye nezdinde gerçekleştirdi. Buna ilişkin 3 tane üniversiteden alınmış bilirkişi raporu var. 2 adette mahkeme nezdinde alınmış bilirkişi raporu var. Onlardan gelen özetle de betonun yönetmelikteki durumları karşılamayacak, vasıfları karşılamayacak nitelikte olduğu projede düzgün kirişleri, ölçümü, projesi, krokisi düzgün yapılmasına rağmen taşıyıcı niteliğinde betonun olmadığından dolayı burada yıkım gerçekleştireceği müvekkilime tebliğ edildi. Bunun üzerine işlemler yapıldı. Hukuki süreç başlatıldı. Hukuki süreç devam etmektedir” diye konuştu.