Kadir Gecesi, İslam inancına göre Kur'an-ı Kerim'in indirilmeye başlandığı ve “bin aydan daha hayırlı” olduğu belirtilen mübarek bir gecedir. Bu gece, Ramazan ayının 27. gecesi olarak kabul edilir, ancak kesin günü tam olarak bilinmediği için Ramazan ayının sonunda aranması tavsiye edilir.

Kadir Gecesi Okunacak Sureler

Peki Kadir Gecesi okunacak dualar ve sureler nelerdir? Kadir Gecesi hangi tesbihler ve zikirler çekilir? Bu yazımızda Kadir Gecesi’yle ilgili tüm merak edilenlere değindik.

Kadir Gecesi’nde Yapılacak İbadetler Nelerdir-1

Kadir Gecesi Okunacak Dualar Ve Sureler!

Kadir Gecesi, Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı mübarek bir gece olup, bu geceyi ibadetle geçirmek büyük sevap kabul edilir.

Kadir Gecesi, İslam inancında büyük bir öneme sahip olup, hadislerde de fazileti vurgulanan mübarek bir gecedir. Bu gecenin en dikkat çekici özelliği, günahların bağışlanmasına vesile olmasıdır. Nitekim bir hadis-i şerifte, “Kim, Kadir Gecesi’ni faziletine inanarak ve sevabını umarak ihya ederse, geçmiş günahları affedilir” (Buhari, Fazlu leyletü’l-Kadr, 1) buyurulmuştur.

Kadir Gecesi Ne Zaman 2025

Bunun yanı sıra, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ramazan ayının son on gününde dünya işlerinden uzaklaşarak itikafa girdiği ve bu dönemi yoğun ibadetle geçirdiği rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz bu günlerde yalnızca kendisi ibadet etmekle kalmamış, ailesini de teşvik etmiş ve onları da bu mübarek vakitlerde ibadete yönlendirmiştir (Buhari, Fazlu leyletü’l-Kadr, 5).

Kadir Gecesi’nin Önemi Nedir

Bu hadisler, Kadir Gecesi’nin ne denli değerli olduğunu gözler önüne sererken, aynı zamanda müminlere ibadet konusunda güçlü bir motivasyon kaynağı sunmaktadır. Peygamberimizin bu geceyi nasıl değerlendirdiği, müminler için örnek teşkil etmekte ve bu kıymetli vakitleri ibadet, dua ve tefekkürle geçirmenin önemini hatırlatmaktadır.

Kadir Gecesi Hangi Sureler Okunmalıdır

Kadir Gecesi okunacak dualar ve sureler şunlardır:

Kadir Gecesi Hangi Dualar Okunmalıdır?

Kadir Gecesi’nde okunacak dualar aşağıdaki gibidir;

1.     Peygamberimizin Kadir Gecesi İçin Tavsiye Ettiği Dua:

Hz. Aişe (ra), Peygamber Efendimiz'e (sav), "Ya Resulallah, Kadir Gecesi'ne erişirsem nasıl dua edeyim?" diye sorduğunda, Resulullah (sav) şu duayı öğretmiştir:

اللهم إنك عفو كريم تحب العفو فاعف عني

"Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbü'l-afve fa'fu anni."

(Allah'ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de afet.)

2.     İstiğfar ve Tövbe Duaları:

"Estağfirullah el-azim ve etubu ileyh."

 (Büyük olan Allah'tan bağışlanmayı dilerim ve O'na tövbe ederim.)

"La ilahe illa ente sübhaneke inni kuntu minez-zalimin." (Yunus Suresi, 87. ayet)

(Senden başka ilah yoktur. Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin. Gerçekten ben zalimlerden oldum.)

3.     Kelime-i Tevhid:

“Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah.”

(Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur, Muhammed, Allah'ın Resûlü yani elçisidir.)

4.     Salavat-ı Şerife:

“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.”

(Allah'ım! Sen Peygamber Efendimize ve onun soyundan gelenlere salat eyle / katındaki şereflerini yücelt.)

Kadir Gecesi’nde Yapılacak İbadetler Nelerdir-2

Kadir Gecesi Hangi Sureler Okunmalıdır?

Kadir Gecesi'nde okunacak sureler şunlardır;

1.      Kadir Suresi (Kur'an-ı Kerim, 97. sure)

Bu sure, Kadir Gecesi'nin faziletini Anlatır ve bolca okunması tavsiye edilir.

2.      İhlas Suresi (Kur'an-ı Kerim, 112. sure)

Peygamber Efendimiz (sav), İhlas Suresi'nin Kur'an'ın üçte birine denk olduğunu söylemiştir.

3.      Fatiha Suresi (Kur'an-ı Kerim, 1. sure)

Her türlü dilek ve dua için okunabilecek en faziletli surelerden biridir.

4.      Bakara Suresi'nin son iki ayeti (Amenerrasulü – 285-286. ayetler)

Bu ayetlerin gece okunduğu, birçok fazilet ve bereket getirir.

5.      Yasin Suresi

Özellikle gece ibadetlerinde okunan tavsiye edilen surelerdendir.

6.      Tebareke Suresi

Kur'an'ın 67. suresi olan Tebareke, Allah'ın yaratılışın ve kainatın kontrolünün tamamen kendisinde olduğunu belirtir.

7.      Amme Suresi

Diğer adıyla Naba Suresi, Kur'an'ın 78. suresidir ve ahiret gününün kaçınılmaz olduğunu anlatır.

8.      İnşirah Suresi

Çanakkale'de patlamamış top mermisi bulundu Çanakkale'de patlamamış top mermisi bulundu

Kur'an'ın 94. suresi olan İnşirah, Allah'ın yardımı ve rahmetiyle zorlukların kolaylaşacağını ifade eder.

9.      Nas Suresi

Kur'an'ın son suresi olan Nas Suresi, insanların şeytandan korunması için Allah'a sığınmayı öğretir.

10.  Felak Suresi

Kur'an'ın 113. suresi olan Felak Suresi, kötülüklerden ve zararlı şeylerden Allah'a sığınmayı tavsiye eder.

Kadir Gecesi Okunacak Dualar Ve Sureler (1)-2

Kadir Gecesi okunacak dualar ve sureleri sizlerle paylaştık. Surelerin okunuşları ve anlamlarına değinelim…

İlginizi Çekebilir: Salihli İftar Saati ve Sahur Vakti Ne Zaman? Salihli 2025 Ramazan İmsakiyesi

1.     Kadir Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Kadir Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. İnna enzelnahu fi leyletil kadr. (Doğrusu biz, onu (Kur'an-ı) Kadir gecesinde indirdik.)
  2. Ve ma edrake ma leyletul kadr. (Kadr gecesinin ne olduğunu bilir misin sen?)
  3. Leyletul kadri hayrun min elfi şehr. (Kadr gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.)
  4. Tenezzelul melaiketu ver rûhu fiha bi izni rabbihim min kulli emrin. (O gece Rablerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner.)
  5. Selamun, hiye hatta matlaıl fecr. (O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.)

2.     İhlas Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

İhlas Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Kul hüvellâhü ehad. (De ki; O Allah bir tektir.)
  2. Allâhüssamed. (Allah eksiksiz, sameddir - Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.)
  3. Lem yelid ve lem yûled. (Doğurmadı ve doğurulmadı)
  4. Ve lem yekün lehû küfüven ehad. (O'na bir denk de olmadı.)

3.     Fatiha Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Fatiha Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1.  Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. (Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.)
  2. Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn. (Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.)
  3. Er-Rahmâni’r-Rahîm. (O, rahmândır ve rahîmdir.)
  4. Mâliki yevmi’d-dîn. (Ceza gününün mâlikidir.)
  5. İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în. ((Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.)
  6. İhdine’s-sırâta’l-mustakîm. (Bize doğru yolu göster.)
  7. Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn. (Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Âmin.)

4.     Bakara Suresi Son İki Ayeti Okunuşu ve Anlamı

Bakara Suresi Son İki Ayeti Okunuşu Ve Anlamı

Âmenerrasülü bimâ ünzile ileyhi min Rabbihî vel mü’minûn. Küllün âmene billâhi ve melâi- ketihî ve kütübihî ve rusulih. Lânüferrigu beyne ehadin min rusulih. Ve kâlü semi’nâ ve eta’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykelmasîr.

Lâ yü- kellifullâhü nefsen illâ vüs’ahâ. Lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet. Rabbenâ lâtüâhiznâ innesinâ ev ehta’nâ. Rabbenâ velâ tahmil aleynâ isran kemâ hameltehû alellezîne min kablinâ. Rabbenâ velâ tühammil- nâ mâ lâtâkatelenâ bih. Va’füannâ. Vağfirlenâ. Verhamnâ. Ente Mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirin.

(Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene îman etti, mü’minler de (îman ettiler). Her biri Allâh’a, meleklerine, kitaplarına, pey- gamberlerine îman ettiler. “Allâh’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayrım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş, Sanadır” dediler.

Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. Âmin.)

5.     Yasin Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Yasin Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Yâsîn. (Yâ, Sîn.)
  2. Vel Kur'ân-il hakîm. (Yemin olsun o hikmetIerIe dolu Kur'an'a ki.)
  3. İnneke leminel mürselîn. (Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen elçilerdensin.)
  4. Alâ sırâtın müstakîm. (Dosdoğru bir yoI üzerindesin.)
  5. Tenzîlel azîzirrahîm. (Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.)
  6. Litünzira kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm ğâfilûn. (Babaları uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderildin.)
  7. Lekad hakkaIkavIü alâ ekserihim fehüm lâ yü'minûn. (Yemin olsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezler.)
  8. İnnâ ceaInâ fî a'nâkihim agIâIen fehiye ilel ezkâni fehüm mukmehûn. (Biz onların boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu yüzden onIarın kafaIarı yukarı kalkıktır.)
  9. Ve ceaInâ min beyni eydîhim sedden ve min h'eIfihim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn (Önlerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer.)
  10. Ve sevâün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü'minûn (Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar.)
  11. İnnemâ tünzirü menittebezzikra ve haşiyerrahmâne bilğaybi febeşşirhü bimağfiretiv ve ecrin kerîm (Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği haIde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödülle müjdele!)
  12. İnnâ nahnü nuhyil mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn (Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir.)
  13. Vadrib lehüm meseIen ashâbel karyeh. İz câehel mürselûn (Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya.)
  14. İz erselnâ iIeyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâIisin fekâIû innâ iIeyküm mürselûn (Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: “Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!")
  15. Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ vemâ enzeIerrahmânü min şey'in in entüm illâ tekzibûn (Kent halkı dedi ki: “Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.")
  16. Kâlû rabbünâ ya'lemü innâ iIeyküm lemürselûn (Dediler: “Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderiImiş elçileriz.")
  17. Vemâ aIeynâ illel belâgul mübîn (“Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.")
  18. KâIû innâ tetayyernâ biküm Iein Iem tentehû Ie nercümenneküm veIe yemessenneküm minnâ azâbün eIîm (Dediler: “Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinIikIe dokunacaktır.")
  19. KâIû tâirüküm meaküm ein zûkkirtum beI entüm kavmün müsrifûn (Dediler: “UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganlığa, aşırıIığa sapmış bir topluluksunuz.")
  20. Vecâe min aksaImedineti racüIün yes'â kâIe yâ kavmittebiuI mürseIîn (Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi: “Ey topluluk, bu elçilere uyun!")
  21. İttebiû men Iâ yeseIüküm ecran ve hüm muhtedûn (“Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar.")
  22. Vemâ Iiye Iâ a'büdüIIezî fetarenî ve iIeyhi türceûn (“Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O'na döndürüIeceksiniz.")
  23. Eettehizü min dûnihî âIiheten in yüridnirrahmânü bi-durrin Iâ tuğni annî şefâatühüm şey'en veIâ yünkizûn (“O'ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar.")
  24. İnnî izen Iefî daIâIin mübîn (“Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim.")
  25. İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn (“Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!")
  26. KîIedhuIiI cenneh, kâIe yâIeyte kavmî yâ'Iemûn (“Gir cennete!" deniIdi. Dedi: “Kavmim bir biIebiIseydi?)
  27. Bimâ gafereIî rabbî ve ceaIenî mineI mükremîn (Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı.")
  28. Vemâ enzeInâ aIâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münziIîn (Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik.)
  29. İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn (OIan, sadece korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer.)
  30. Yâ hasreten aIeI ibâdi mâ ye'tîhim min resûIin iIIâ kânûbihî yestehziûn (Yazık şu kuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi.)
  31. EIem yerev kem ehIeknâ kabIehüm mineI kurûni ennehüm iIeyhim Iâ yerciûn (GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer.)
  32. Ve in küIIün Iemmâ cemî'un Iedeynâ muhdarûn (Ancak herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar.)
  33. Ve âyetün IehümüI arduI meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye'küIûn (ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar.)
  34. Ve ceaInâ fîhâ cennâtin min nahîIiv ve a'nâb ve feccernâ fîha mineI uyûn (Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık;)
  35. Liye'küIû min semerihî vemâ amiIethü eydîhim efeIâ yeşkürûn (Ki onun ürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı?)
  36. SübhâneIIezî haIekaI ezvâce küIIehâ mimmâ tünbitüI ardu ve min enfüsihim ve mimmâ Iâ ya'Iemûn (Şanı yücedir o AIIah'ın ki; toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır.)
  37. Ve âyetün IehümüIIeyü nesIehu minhünnehâre fe izâhüm muzIimûn (Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer.)
  38. Veşşemsü tecrî Iimüstekarrin Iehâ zâIike takdîruI azîziI aIîm (Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu.)
  39. VeIkamere kaddernâhü menâziIe hattâ âdekeI urcûniI kadîm (Ay'a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner.)
  40. Leşşemsû yenbegî Iehâ en tüdrikeI kamere veIeIIeyIü sâbikunnehâr ve küIIün fî feIekin yesbehûn (Güneş'in Ay'a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.)
  41. Ve âyetüI Iehüm ennâ hameInâ zürriyyetehüm fiI füIkiI meşhûn (ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir.)
  42. Ve haIâknâ Iehüm min misIihî mâ yarkebûn (OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık.)
  43. Ve in neşe' nugrıkhüm feIâ sarîha Iehüm veIâhüm yünkazûn (Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar.)
  44. İllâ rahmeten minnâ ve metâan iIâ hîn (Ancak bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar.)
  45. Ve izâ kîIe Iehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ haIfeküm IeaIIeküm türhamûn (OnIara, “Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!" deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar.)
  46. Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim iIIâ kânû anhâ mu'ridîn (Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir.)
  47. Ve-iżâ kîle lehum enfikû mimmâ razekakumullâhu kâle-lleżîne keferû lilleżîne âmenû enut’imu men lev yeşâullâhu et’amehu in entum illâ fî dalâlin mubîn (OnIara, “AIIah'ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!" dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer: “AIIah'ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu.")
  48. Ve yekûIûne metâ hâzeI va'dü in küntüm sâdikîn (Bir de şöyIe derIer: “Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?")
  49. Mâ yenzurûne iIIâ sayhaten vâhideten te'huzühüm vehüm yehissimûn (Sadece korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir.)
  50. FeIâ yestetîûne tavsıyeten veIâ iIâ ehIihim yerciûn (O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer.)
  51. Ve nüfiha fîssûri feizâhüm mineI ecdâsi iIâ rabbihim yensiIûn (Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar.)
  52. KâIû yâ veyIenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekaI mürseIûn (ŞöyIe diyecekIer: “Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer.")
  53. İn kânet iIIâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî'un Iedeynâ muhdarûn (Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.)
  54. Felyevme lâ tuzlemu nefsun şey'en velâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(e) (O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, sadece yapıp ettiklerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız.)
  55. İnne ashâbeI cennetiI yevme fîşüğuIin fâkihûn (O gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır.)
  56. Hüm ve ezvâcühüm fî zıIâIin aIeI erâiki müttekiûn (KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üzerinde yasIanmışIardır.)
  57. Lehüm fîhâ fâkihetün ve Iehüm mâ yeddeûn (Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak.)
  58. SeIâmün kavIen min rabbin rahîm (Rahîm Rab'den bir de sözIü seIam!)
  59. VemtâzüI yevme eyyüheI mücrimûn (Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın!)
  60. EIem a'hed iIeyküm yâ benî âdeme en Iâ tâ'buduşşeytân innehû Ieküm adüvvün mübîn (Ey âdemoğuIIarı! Ben size, “Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?)
  61. Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm (“Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!" demedim mi?)
  62. Ve Iekad edaIIe minküm cibiIIen kesîran efeIem tekûnû ta'kıIûn (Yemin oIsun, şeytan, içinizden birçok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz?)
  63. Hâzihî cehennemüIIetî küntüm tûadûn (AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem!)
  64. lsIevheI yevme bimâ küntüm tekfürûn (İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün!)
  65. EIyevme nahtimü aIâ efvâhihim ve tükeIIimünâ eydîhim ve teşhedü ercüIühüm bimâ kânû yeksibûn (O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek.)
  66. VeIev neşâü Ietamesnâ aIâ a'yunihim festebekus sırâta fe ennâ yübsirûn (DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıl görecekIer?)
  67. VeIev neşâü Iemesahnâhüm aIâ mekânetihim femestetâû mudıyyev veIâ yerciûn (DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer.)
  68. Ve men nüammirhü nünekkishü fiIhaIkı, efeIâ ya'kiIûn (Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı?)
  69. Ve mâ aIIemnâhüşşi'ra vemâ yenbegî Ieh in hüve iIIâ zikrün ve kur'ânün mübîn (Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değiIdir;)
  70. Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkaI kavIü aIeI kâfirîn (Diri olanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indirilmiştir.)
  71. EveIem yerav ennâ haIaknâ Iehüm mimmâ amiIet eydîna en âmen fehüm Iehâ mâIikûn (Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanlar yarattık da onIar, bu hayvanlara sahip oluyorlar.)
  72. Ve zeIIeInâhâ Iehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye'küIûn (O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorIar.)
  73. Ve Iehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efeIâ yeşkürûn (O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı?)
  74. Vettehazû min dûniIIâhi âIiheten IeaIIehüm yünsarûn (Kendilerine yardım edilir ümidiyIe Allah'tan başka ilahlar edindiler.)
  75. Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm Iehüm cündün muhdarûn (Oysa ki, o ilahlar bunlara yardım edemezIer. Tam aksine, bunlar, o iIahlara hizmet eden ordular durumundadır.)
  76. FeIâ yahzünke kavIühüm. İnnâ na'Iemü mâ yüsirrûne vemâ yu'Iinûn (Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır olarak tuttuklarını da açıkladıkIarını da biliyoruz.)
  77. EveIem yeraI insânü ennâ haIaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn (Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o.)
  78. Ve darebe Ienâ meseIen ve nesiye haIkah kaIe men yuhyiI izâme ve hiye ramîm (Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?")
  79. KuI yuhyiheIIezî enşeehâ evveIe merrah ve hüve biküIIi haIkın aIîm (De ki: “Onlara hayatı verecek oIan, onları iIk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışIarı/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir.")
  80. EIIezî ceaIe Ieküm mineşşeceriI ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn (O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.)
  81. EveIeyseIIezî haIakassemâvati veI arda bikâdirin aIâ ey yahIüka misIehüm, beIâ ve hüveI haIIâkuI aIîm (Gökleri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.)
  82. İnnema emrühû izâ erâde şey'en en yekûIe Iehû kün, feyekûn (O bir şeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söyIemektir: “Ol!" Artık o, oluverir.)
  83. FesübhaneIIezî biyedihî meIekûtü küIIi şey'in ve iIeyhi türceûn. (Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz.)

6.     Tebareke Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Tebareke Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Tebârakellezî bi yedihil mulku ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun). (Kâinatın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti elinde bulunan Allah yüceler yücesi, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır. O’nun her şeye gücü yeter.)
  2. Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru). (O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâimâ üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O’dur.)
  3. Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr(futûrin). (Yedi kat göğü birbiriyle uyum içinde tabaka tabaka yaratan O’dur. Rahmân’ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Haydi, çevir gözünü de bak, bir kusur, bir çatlaklık görebilecek misin?)
  4. Summerciıl basara kerrateyni yenkalib ileykel basaru hâsien ve huve hasîr(hasîrun). (Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak. Göz, aradığı kusuru bulamamanın ezikliği ve bitkinliği içinde sana geri dönecektir.)
  5. Ve lekad zeyyennâs semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a’tednâ lehum azâbes saîr(saîri). (Biz yere en yakın olan göğü kandillerle süsledik. O kandilleri şeytanlara atılan birer mermi yaptık; onlara bir de alevli ateş azabı hazırladık.)
  6. Ve lillezîne keferû bi rabbihim azâbu cehennem(cehenneme), ve bi’sel masîr(masîru). (Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Gidilecek ne kötü bir yerdir orası!)
  7. İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru). (Oraya atıldıklarında, cehennemin onları yutmak için homurtu­larla nasıl içine doğru nefes alıp, uğuldaya uğuldaya kaynadı­ğını işitirler.)
  8. Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun). (Kâfirlere öfkesinden neredeyse çatlayacak! Her bir bölük oraya atıldıkça cehennem bekçileri onlara: “Allah’ın azabından sakındıran bir uyarıcı size gelmemiş miydi?” diye sorarlar.)
  9. Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey-in in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin). (Şöyle cevap verirler: “Evet, bize bir uyarıcı geldi. Fakat biz onu yalanladık ve onlara: «Allah’ın bir şey indirdiği falan yok; siz ancak büyük bir sapıklık ve şaşkınlık içindesiniz» dedik.”)
  10. Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri). (Sonra şöyle hayıflanırlar: “Eğer uyarılara kulak vermiş veya aklımızı kullanıp gerçekler üzerinde düşünmüş olsaydık, şimdi şu çılgın alevli ateşin yoldaşları arasında bulunmazdık!”)
  11. Fa’terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashâbis saîr(saîri). (Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık Allah’ın rahmetinden uzak olsun o çılgın ateş mahkûmları!)
  12. İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiratun ve ecrun kebîr(kebîrun). (Buna karşılık, duyu ve idrak sınırlarının ötesinde bulunan Rab­lerine karşı kalpleri saygı ve ürpertiyle dolu olanlara gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.)
  13. Ve esirrû kavlekum evicherû bihî, innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri). (Söylemek istediğinizi ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun hiç fark etmez. Çünkü O, göğüslerde saklanan en gizli düşünceleri bile tam olarak bilir.)
  14. E lâ ya’lemu men halaka, ve huvel latîful habîr(habîru). (Yaratan yarattığını bilmez olur mu hiç? İlmi her şeyin bütün inceliklerine kadar nüfûz eden ve her şeyden hakkiyle haberdar olan yalnız O’dur.)
  15. Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıhî, ve ileyhin nuşûr(nuşûru). (O Allah ki, yeryüzünü sizin için uysal bir binek hâline getirmiştir. Öyleyse onun omuzları üzerinde rahatça dolaşın ve Allah’ın sizin için hazırladığı nimetlerden faydalanın. Ama sonunda O’nun huzurunda toplanacağınız unutmayın!)
  16. E emintum men fîs semâi en yahsife bikumul arda fe izâ hiye temûr(temûru). (Gökte olan zâtın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!)
  17. Em emintum men fîs semâi en yursile aleykum hâsıbâ(hâsiben) fe se ta’lemûne keyfe nezîr(nezîri). (Yahut gökte olanın, üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Siz, benim tehdidimin nasıl bir şey olduğunu yakında bileceksiniz!)
  18. Ve lekad kezzebellezîne min kablihim fe keyfe kâne nekîr(nekîri). (Gerçek şu ki, bunlardan öncekiler de âyetlerimi ve peygamber­lerimi yalanlamışlardı. Fakat beni inkâr etmenin âkibeti neymiş, gördüler!)
  19. E ve lem yerav ilât tayri fevkahum sâffâtin ve yakbıdne, mâ yumsikuhunne illâr rahmân(rahmânu), innehu bi kulli şey’in basîr(basîrun). (Üzerlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları havada tutan Rahmân’dan başkası değildir. Şüphesiz O, her şeyi hakkiyle görmektedir.)
  20. Em men hâzâllezî huve cundun lekum yansurukum min dûnir rahmân(rahmâni), inil kâfirûne illâ fî gurûr(gurûrın). (Size Rahmân’dan başka yardım edip sizi O’nun azabından kurtaracak ordunuz hangisi? Doğrusu kâfirler, büyük bir yanılgı ve tam bir aldanmışlık içindeler.)
  21. Em men hâzâllezî yerzukukum in emseke rızkahu, bel leccû fî utuvvin ve nufûr(nufûrın). (Eğer Rahmân size verdiği rızkı kesiverecek olsa, o zaman sizi rızıklandıracak olan hani kim? Gerçek şu ki onlar azgınlık içinde ve haktan uzaklaşmakta direnip duruyorlar.)
  22. E fe men yemşî mukibben alâ vechihî ehdâ em men yemşî seviyyen alâ sırâtın mustakîm(mustakîmin). (Düşünün bakalım; yüzüstü kapanarak sürünen mi emniyet içinde ve sapmadan yol alıp hedefine ulaşır, yoksa doğrudan hedefe götüren dümdüz bir yol üzerinde hiç sapmadan dimdik yürüyen mi?)
  23. Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne). (De ki: “Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne de az şükrediyorsunuz?”)
  24. Kul huvellezî zeraekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne). (De ki: “Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan da O’dur. En sonunda diriltilip yine O’nun huzurunda toplanacaksınız!”)
  25. Ve yekûlûne metâ hâzâl va’du in kuntum sâdikîn(sâdikîne). (Buna rağmen hâlâ: “Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit edip durduğunuz kıyâmet ne zaman gerçekleşecek?” diye alay ediyorlar.)
  26. Kul innemâl ilmu indallâhi ve innemâ ene nezîrun mubîn(mubînun). (De ki: “Onun bilgisi, sadece Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!”
  27. Fe lemmâ raevhu zulfeten sîet vucûhullezîne keferû ve kîle hâzâllezî kuntum bihî teddeûn(teddeûne). (Nihâyet kıyâmeti yakından gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri korku ve kederden simsiyah kesilir. Onlara: “Alay ederek küs­tahça isteyip durduğunuz şey işte bu!” denilir.)
  28. Kul e raeytum in ehlekeniyallâhu ve men maıye ev rahımenâ fe men yucîrul kâfirîne min azâbin elîm(elîmin). (De ki: “Allah beni ve beraberimdeki mü’minleri helâk etse veya bize merhamet etse, bu O’nun bileceği bir iştir. Peki, söyler misiniz bana, ya kâfirleri can yakıcı azaptan kim kurtaracak?”)
  29. Kul huver rahmânu âmennâ bihî ve aleyhi tevekkelnâ, fe se ta’lemûne men huve fî dalâlin mubîn(mubînin). (De ki: “O Rahmân’dır; O’na inandık ve yalnız O’na güvenip dayandık. Bu sebeple, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında siz de öğreneceksiniz!”)
  30. Kul e raeytum in asbaha mâukum gavran fe men ye’tîkum bi mâin maîn(maînin). (De ki: “Söyleyin bana: Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?”)

7.     Amme Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Amme Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Amme yetesâelûn(yetesâelûne). (Birbirlerine hangi şeyi sorup duruyorlar?)
  2. Anin nebeil azîm(azîmi). (O büyük haberi mi?)
  3. Ellezî hum fîhi muhtelifûn(muhtelifûne). (Ki kendileri hakkında anlaşmazlık içindedirler.)
  4. Kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne). (Hayır; yakında bileceklerdir.)
  5. Summe kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne). (Yine hayır; yakında bileceklerdir.)
  6. E lem nec’alil arda mihâdâ(mihâden). (Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı?)
  7. Vel cibâle evtâdâ(evtâden). (Dağları da birer kazık?)
  8. Ve halaknâkum ezvâcâ(ezvacen). (Sizi çift çift yarattık.)
  9. Ve cealnâ nevmekum subâtâ(subâten). (Uykunuzu bir dinlenme yaptık.)
  10. Ve cealnâl leyle libâsâ(libâsen). (Geceyi bir örtü yaptık.)
  11. Ve cealnân nehâre meâşâ(meâşen). (Gündüzü bir geçim-vakti kıldık.)
  12. Ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(şidâden). (Sizin üstünüze sapasağlam yedi-gök bina ettik.)
  13. Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen). (Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.)
  14. Ve enzelnâ minel mu’sırâti mâen seccâcâ(seccâcen). (Sıkıp suyu çıkaran (bulut)lardan 'bardaktan boşanırcasına su' indirdik.)
  15. Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten). (Bununla taneler ve bitkiler bitirip-çıkaralım diye.)
  16. Ve cennâtin elfâfâ(elfâfen). (Ve birbirine sarmaş-dolaş bahçeleri de.)
  17. İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten). (Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.)
  18. Yevme yunfehu fîs sûri fe te’tûne efvâcâ(efvâcen). (Sur'a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz.)
  19. Ve futihatis semâu fe kânet ebvâbâ(ebvâben). (O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.)
  20. Ve suyyiratil cibâlu fe kânet serâbâ(serâben). (Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir.)
  21. İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden). (Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir.)
  22. Lit tâgîne meâbâ(meâben). (Taşkınlık edip-azanlar için son bir varış yeridir.)
  23. Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben). (Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır.)
  24. Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben). (Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek.)
  25. İllâ hamîmen ve gassâkâ(gassâkan). (Kaynar sudan ve irinden başka.)
  26. Cezâen vifâkâ(vifâkan). ((İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak,)
  27. İnnehum kânû lâ yercûne hısâbâ(hısâben). (Doğrusu onlar, hesaba çekileceklerini ummuyorlardı.)
  28. Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben). (Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.)
  29. Ve kulle şey’in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben). (Oysa Biz, her şeyi yazıp saymışızdır.
  30. Fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(azâben). (Şimdi tadın. Size artık azaptan başkasını arttırmayacağız;)
  31. İnne lil muttakîne mefâzâ(mefâzen). (Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.)
  32. Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben). (Nice bahçeler ve üzüm bağları.)
  33. Ve kevâ’ibe etrâbâ(n). (Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.)
  34. Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan). (Dopdolu kadehler.)
  35. Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben). (İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan.)
  36. Cezâen min rabbike atâen hısâbâ(hısâben). (Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).)
  37. Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâr rahmâni lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben). (Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O'na hitap etmeye güç yetiremezler.)
  38. Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben). (Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman'ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir.)
  39. Zâlikel yevmul hakku, fe men şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben). (İşte bu, hak gündür. Şu halde dileyen Rabbine bir dönüş yolu edinsin.)
  40. İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yanzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben). (Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek.)

8.     İnşirah Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

İnşirah Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Elem neşrah leke sadrek (Senin için bağrını açmadık mı?)
  2. Ve vada'na 'anke vizreke (İndirmedik mi senden o yükünü?)
  3. Elleziy enkada zahreke (O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?)
  4. Ve refa'na leke zikreke (Senin şanını yüceltmedik mi?)
  5. Feinne me'al'usri yüsren (Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.)
  6. İnne me'al'usri yüsren (Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!)
  7. Feiza ferağte fensab (O halde boş kaldığında yine kalk yorul!)
  8. Ve ila rabbike ferğab (Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!)

9.     Nas Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Nas Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Kul e’ûżu birabbi-nnâs. (De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.)
  2. Meliki-nnâs. (İnsanların malikine)
  3. İlâhi-nnâs. (İnsanların ilahına)
  4. Min şerri-lvesvâsi-lḣannâs. (İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden.)
  5. Elleżî yuvesvisu fî sudûri-nnâs. (O ki insanların göğüslerine (kötü düşünce, şüphe) vesvese verir.)
  6. Mine-lcinneti ve-nnâs. (Gerek cin, gerekse insanlardan (olan vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım.))

10.  Felak Suresi’nin Okunuşu ve Anlamı

Felak Suresi’nin Okunuşu Ve Anlamı

  1. Kul e’ûzu bi-Rabbi’l-felak. (De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,)
  2. Min şerri mâ halak. (Yarattığı şeylerin şerrinden)
  3. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. (Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden)
  4. Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad. (Düğümlere üfleyenlerin şerrinden)
  5. Ve min şerri hâsidin izâ hased. (Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım).)

Kadir Gecesi okunacak dualar ve sureler hakkındaki tüm bilgileri sunduk. Peki Kadir Gecesi’nde yapılacak ibadetler nelerdir? İşte cevabı…

Kadir Gecesi’nde Yapılacak İbadetler Nelerdir

Kadir Gecesi’nde Yapılacak İbadetler Nelerdir?

Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen bir gece olduğu için bu geceyi ibadetle geçirmek büyük sevap kazandırır. İşte Kadir Gecesi’nde yapılabilecek ibadetler:

1.     Kur’an-ı Kerim Okumak

  • Kadir Gecesi, Kur’an’ın indirildiği gece olduğu için bol bol Kur’an okumak önerilir.
  • Özellikle Kadir Sûresi, Yasin Sûresi, Duhan Sûresi ve Rahman Sûresi okunabilir.

Kadir Gecesi Okunacak Dualar Ve Sureler (1)-1

2.     Namaz Kılmak

  • Tesbih Namazı: Nafile namazlardan olup, Allah’ı çokça zikretmek için kılınabilir.
  • Teheccüd Namazı: Gece ibadetinin en faziletlilerindendir.
  • Kaza Namazı: Vaktiyle kılınamamış farz namazları kaza etmek de bu gece yapılacak önemli ibadetlerdendir.
  • Hacet Namazı: Dilek ve duaların kabul olması için kılınabilir.

Kadir Gecesi’nde Yapılacak İbadetler Nelerdir

3.     Dua ve Tövbe Etmek

  • Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) öğrettiği dua: “Allahümme inneke afuvvun tuhibbu’l-afve fa’fu anni.” (Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet.)
  • Günahlardan arınmak için istiğfar edilmelidir: “Estağfirullah el-Azim ve etûbu ileyh.”
  • Anne-baba, aile, ümmet ve tüm insanlık için dua edilmelidir.

Kadir Gecesi Okunacak Dualar

4.     Salavat Getirmek

  • “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.”

Peygamber Efendimiz’e bolca salavat getirmek büyük sevaptır.

5.     Zikir ve Tesbih Çekmek

  • Kelime-i Tevhid: “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah.”
  • Tesbih:
  1. Sübhanallah (33 kez)
  2. Elhamdülillah (33 kez)
  3. Allahu Ekber (34 kez)
  4. La Havle ve La Kuvvete İlla Billah zikri çekilebilir.

Kadir Gecesi Okunacak Dualar Ve Sureler (2)

6.     Sadaka Vermek ve Hayır İşlemek

Fakirlere yardım etmek, yetimleri sevindirmek, ihtiyacı olanlara destek olmak bu geceyi değerlendirmek için güzel bir fırsattır.

Kadir Gecesi’nin Önemi Nedir?

Kadir Gecesi, İslam inancına göre Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı gece olup, bin aydan daha hayırlı olduğu kabul edilir. Bu geceye dair en önemli bilgiler Kadir Suresi’nde yer alır:

  • Melekler ve Ruh (Cebrail) o gece Allah’ın izniyle yeryüzüne iner.
  • O gece tan yerinin ağarmasına kadar esenlik ve barış gecesidir.
  • Bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilmiştir (Kadir Suresi, 3. Ayet).

Müslümanlar için bu gece dua, ibadet ve tefekkürle geçirilmesi gereken mübarek bir zamandır. Tövbe etmek, namaz kılmak, Kur’an okumak ve hayır işlerinde bulunmak bu gecede yapılması tavsiye edilen ibadetlerdendir. Kadir Gecesi’nin tam tarihi bilinmemekle birlikte, Ramazan ayının son on günündeki tek gecelerde (özellikle 27. gece) aranması gerektiği belirtilmiştir.

Oruca Nasıl Niyet Edilir-1

2025 Kadir Gecesi Ne Zaman?

Kur'an-ı Kerim'de "Bin aydan daha hayırlı" olduğu bildirilen Kadir Gecesi, ramazanın 27. gecesi olan 26 Mart'ta idrak edilecek ve Müslümanlar 30 Mart'ta Ramazan Bayramı'nı karşılayacak.

Kaynak: Ayşenur Yılmaz