“Hashimato hastalığı vücudumuz için hayati bir organ olan tiroid bezini etkileyen otoimmun bir hastalıktır” diyen Demir, “Bağışıklık sistemi hücreleri tiroid hormonu üreten hücrelere atak yaparak ölümüne sebep olur ve hormon üretimi yavaşlar. Hormon üretimi belli bir oranın altına düştüğünde kanda TSH isimli hormonun seviyesi yükselir fT3 ve fT4 isimli hormonların seviyesi düşer ve hipotiroidi dediğimiz tiroid hormon eksikliği durumu ortaya çıkar” dedi.
Demir, sözlerine şöyle devam etti;
“Hipotiroidi gelişen kişilerde
-Halsizlik yorgunluk
-Çok üşüme, soğuğa karşı tahammülsüzlük
-Saç dökülmesi, cilt kuruluğu
-Ödem ve kilo alma
-Kabızlık
-Çok uyuma isteği
-Seste boğuklaşma
-Adet düzensizliği
-Konsantrasyon güçlüğü buna bağlı öğrencilerde okul başarısında düşme gibi birçok şikayet gelişebilir. Hashimato hastalığı kadınlarda daha sık görülür Ailesel yatkınlık önemli bir risk faktörüdür ayrıca diğer otoimmun hastalıklar olan Tip1 Diyabet, Çölyak hastalığı, Vitiligo, B12 eksikliğine neden olan pernisiyöz anemi, böbrek üstü bezi yetmezliğine neden olan Addison hastalığı gibi hastalıklarla birlikte görülebilir. Hashimato hastalığının kesin kalıcı bir tedavisi yoktur ancak tiroid hormon tedavisi verilerek hastalık kontrol altında tutulur. Belli aralıklarla kanda tiroid hormon seviyelerinin ölçülmesi ve ilaç dozunun ayarlanması gereklidir. Bu nedenle hastaların mutlaka bir İç Hastalıkları hekiminin kontrolünde olması gerekir”