Programa, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, Myk üyeleri Şükrü Balun ve Hasan Kütük, Eğitim İş Myk üyesi Veli Fırat Şimşek, Tüm Yerel Sen Myk üyesi Devrim Onur Erdağ, CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı İbrahim Zeki Yılmaz, CHP Sultangazi Meclis Başkanvekili Hüseyin Kara ve meclis üyeleri, Tüm Yerel Sen şube başkanları Özlem Osoy ve Gürhan Şimşek ile yönetim kurulu üyeleri, Genel Sağlık İş İl Başkanı Nazmi Şenel ve yönetim kurulu üyeleri, Güven Haber sen İl Başkanı Aytaç Gölge ve yönetim kurulu üyeleri, Eğitim İş İstanbul Şube Başkanları Kadir Toruş, Hakan Uzun, Oğuz Akkaş, Şenol Güzel ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı.
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül, programda yaptığı konuşmada “Umudumuzu büyüten, emek ve sınıf mücadelemize güç katan, haksızlığa karşı boyun eğmeyen, geleceğimizin güvencesi, Cumhuriyet ve demokrasinin yılmaz bekçileri, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı aydınlanma yolunu kendine rehber edinmiş, Birleşik Kamu İş Konfederasyonumuz ve bileşen sendikalarımızın saygıdeğer yöneticileri, siyasi partilerin, yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin değerli temsilcileri, değerli basın emekçileri ve kıymetli dostlar 101. Yıl Cumhuriyet balomuza hoş geldiniz diyor, İstanbul il örgütümüz ve şube yönetim kurulumuz adına hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum” dedi.
Başgönül “Değerli dostlar, konfederasyonumuz birleşik kamu iş 17 Ekim 2005’te, Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir" sözlerini kendine rehber edinmiş olan Eğitim-İş sendikamız ile çıktığı yolculuğa bugün, BÜRO İŞ, ENERJİ İŞ, GENEL SAĞLIK İŞ, KÜLTÜR SANAT İŞ, TAPU ÇEVRE YOL İŞ, TARIM ORMAN İŞ, TÜM YEREL SEN, EĞİTİM İŞ, ULAŞIM İŞ VE GÜVEN HABER SEN ile, toplam 10 bileşen sendikamız ile tüm kamu emekçilerinin haklarının savunucusu olarak devam etmektedir. Birleşik Kamu iş ve tüm bileşenlerimiz, sendikal mücadele kültürümüzün ve kurumsal etiğimizin gerektirdiği gibi, Cumhuriyetin değerlerini, demokrasiyi ve toplumsal kazanımları öncelemeye, özgürlüklerin gaspına ve insan hakları ihlallerine karşı dik ve ödün vermez duruşuyla toplumsal muhalefetin en önemli öznelerinden biri olmaya da devam edecektir. Değerli dostlar, değerli İstanbullular hepimizin bildiği gibi uzun yıllardır karanlık bir dönemden geçmekteyiz. Demokrasimize ve cumhuriyet kazanımlarımıza her geçen gün yeni bir saldırı her geçen gün yeni bir darbe girişimi gerçekleşmektedir. Çok değil, daha üç gün önce, İkinci yüzyılın ilk cumhuriyet bayramını tüm yurtta büyük bir coşkuyla kutladığımız 29 Ekim Cumhuriyet bayramının ertesi gününde, demokrasimize ağır bir darbe daha vurularak milletin seçilmiş iradesi yok sayılmış, Türkiye’mizin nüfus bakımından en büyük ilçesi olan Esenyurt halkımızın iradesine bir yargı darbesiyle kayyum atanmıştır. Daha bir hafta önce terörist başının elçiliğinden “Umut Hakkı” yasasıyla barış devşirmeye çalışanların, kıymetli bir akademisyen, rektörlük, dekanlık yapmış bir hoca ve sınırları ilçesini aşan bir kanaat önderi olan, Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’i soruşturma dahi açmadan gözaltına alması, demokrasimiz ve hukuk sistemimiz açısından adeta yeni bir utanç kaynağıdır. Türkiye demokrasisi, iktidar ekseninde hareket eden yargının şaibeli ve kasıtlı hamleleriyle günden güne tahrip edilmektedir. Darbe davaları bile 10 yılda zaman aşımına uğrarken seçilmiş bir belediye başkanının 10 yıldır süren bir terör soruşturması çerçevesinde tutuklanması, tıpkı kumpas davalarından hatırladığımız bir taktikle, tutuklamanın ve kayyum atanmasının önce yandaş basın tarafından duyurulması, halkın oylarıyla şekillenmiş belediye meclisini devreye sokup, bu ilçeyi kazanmış bir partinin ve seçmenin hakkını korumak yerine bir vali yardımcısının kayyum olarak atanması, maalesef demokrasi ve hukukla yan yana gelemeyecek bir tablo yaratmıştır. Cumhuriyetimizin kurululuş felsefesi olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” parolasıyla, her zaman demokrasiden ve hukuk devletinden yana olan Birleşik Kamu-İş olarak, bu olayda da demokrasiden yana tavır alacağımızın, hukuksuzlukların takipçisi ve ifşacısı olacağımızın, Cumhuriyetin tüm bileşenleri ve demokrasi güçleriyle, cumhuriyetimizin değerleri ve demokrasimize sahip çıkmak için mücadele edeceğimizin, mücadele etmeyenle de mücadele edeceğimizin bir kez daha altını çiziyoruz. Değerli dostlar, Birleşik Kamu İş ve tüm bileşenleri olarak, Cumhuriyet’in neferleri ve bileşenleri olan siz değerli dostlarımızla, bandırma vapurundaki inanç ve kararlılıkla, birer kıvılcım olarak yakacağımız çoban ateşleri ile, halkımızın sesi olacak ve Cumhuriyetimizin üzerindeki karanlığı, dağıtacak bir meşaleye hep birlikte dönüşeceğiz. Köklerimizden ve geleneğimizden aldığımız güçle, İstibdat döneminde nasıl ‘Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet’ diyerek baskının ve zulmün karşısında durup, Cumhuriyet’in yolunu açtıysak, bugün de ‘Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz’ diyerek toplumsal muhalefetin en önünde, tüm emekçileri, işçileri, çiftçileri ve halkımızı hor gören, aşağılayan ve zillet altında bırakan bu baskı rejimine karşı ‘Son bulsun Teslimiyet Yıkılsın Zillet Yaşasın Cumhuriyet Yaşasın Millet’ diyerek mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz”