Ah Özgürlük

Ah Özgürlük
Abone Ol

Irmaklardan, nehirlerden, derelerden ayak basılmamış çimenlerden duman ve is kokusunun olmadığı havayı soluyan yılkı atları kadar hür olmak hepimizin hayalini süslüyor.

Zaman kavramı  ve kolunda saat olmadan, yetişemedim,  yetiremedim demeden sadece o anı yaşayarak ,  arkasına  bakmadan,  nereye gideceğini  bilmeden ilerleyen bir yılkı atı olmak ister insan.

Bizim zirveye  çıkmak  için  hedeflediğimiz   hayaller yılkı atlarının ayaklarının altındadır.

Özgür doğanın   hakimi  olan yılkılar ; yular yok,  gem yok, tasa yok, semer yok, sahibim ne zaman yem ve su verecek derdi olmadan  yaşayan  dünyanın en şanslı  varlıklarıdır.

Onlar için müthiş bir yaşam şekli  vardır  doğada. İstediği zaman  istediğini  yapan  ve farkında olmadan ekolojik dengeyi sağlayan binbir çeşit bitki tüketip, sonrasında da tohumları gittiği yerlere serpiştiren doğal dengenin eşsiz mimarıdır onlar.

 Bağlı olduğunu bilerek özgür yaşamaya çalışan  bir varlıktır insanoğlu.

Hiçbir zaman özgür olmayan  insan  nasıl olur da  özgürlük nedir sorusuna doğru cevap verebilir?

 Ne kadar özgürüz?

Belki kendimizi özgür sanıyoruz  ama!  Bu sadece bir fikirden  ibaret, toplumsal  bir  varlık olarak yaşadığımız için ne yazık ki bu pek mümkün değil.

Sorgusuz sualsiz  özgürce gezmek tozmak aklının  estiği gibi yaşamak ister bir çok insan.

Ne güzel olmaz mı  her hangi bir kısıtlamaya , zorlamaya bağlı olmaksızın  düşünmeden davranarak yaşasak?

 Kendimizi ne kadar kontrol edebiliyorsak o kadar özgürüzdür.

Toplumsal bir varlık olarak yaşadığımız için özgürlüğünde bir sınırı var elbette.

Benim özgürlüğüm karşı tarafın  özgürlüğünü sınırlamayacak şekilde olmalıdır.

 Öz/ümüz ne kadar serbest , içimiz de ne  yaşıyoruz  ve bunu  dışarıya  ne kadar yansıtıyoruz?

 Bireysel varlığımız,  içinde yaşadığımız  grupla bağlantılıdır.

Kişinin kendisi ile kalbi arasında   bir kuş gibi sonsuzluğa uçabilmesidir özgürlük.

Yaşamı anlayabilmek anlamlandırmak kendi dışındakini bilme arayışıdır aslında.

Var oluşla ilgili olan  her tercih ve kendi olma durumu  özgürlük bilinci gerektirir. Eğer bu bilince erişirsek kendimiz hakkında düşünme ve  eyleme yeteneği geliştiririz.

Anlama arayışlarımız   derin ve  bütünlüklü olmalı, karanlıkta  kutup yıldızının pusula gibi yol göstermesine benzemelidir,  anlama pusulasını bulduğumuzda  karanlıktaki yolumuzu görür,özgürlüğümüze varırız.

 Önce kendimizi sonra karşımızdakini anladığınız anda bir kuş kadar özgürsünüzdür artık.

Anlamak, farkına varmak ile mümkün hale gelebilir. Önce farkına varmalıyız  farkına varamadığımız, bir şeyi anlamamız şey’in tabiatına aykırıdır.

Farkına varmak anlamayı doğurur. Bu anlam ise özgürlüğü koşullar. Aslında bu durum  doğanın , evrenin ve insanın temel bir sorunsalıdır.

‘’İnsanların özgür olmasını isterim, kralın kalablıklardan, benim sizden olduğum kadar.’’Lord Byron_Don juan.’’

Her zaman her yerde her daim özgür olmak hayaliyle yaşamaya devam …

O KADAR

Öz/ümüz ne kadar özgürse

O kadar hürdür

Göğüs kafesimizde ki  kuş!

Uykuya daldığında,

 Ne kadar rahatsa

Vicdanın o kadar hürdür rüyaların…